TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Teoman Öztürk Toplantı salonunda 26-27 Haziran günü gerçekleştirilen sempozyumda TMMOB Yönetim Kurulu adına konuşan Mehmet Soğancı, kapitalizmin kar hırsıyla her şeyi ticaret ve rant kapısı olarak gördüğünü, çevreye dönük telafisi olmayan yanlış politikalar hayata geçirdiğini söyledi. Kapitalist küreselleşmenin yerli işbirlikçileri eliyle ülkemizde hukuku da hiçe sayarak, maden, çevre, nükleer ve kentsel dönüşüm, belediyeler kanununda değişiklik gibi birçok projeyi hayata geçirmek istendiğini belirten Soğancı “Park ve tarım alanlarının halkın aleyhine talan ve sömürüsü buna en iyi örnektir” dedi. Enerji üretiminde bir dizi alternatifin yaratılabileceğini, fakat tarihin ve doğal değerlerin yok edilmesinin telafisi olmayacağını söyleyen Soğancı, yöre halklarının doğanın sömürüsüne karşı verdiği mücadelenin aslında sınıfsal bir nitelik taşıdığını çünkü saldırının kapitalist emperyalist bir saldırı olduğunu sözlerine ekledi. GÖRGÜN: ÇEVRE DİRENİŞLERİ BÜYÜMELİ DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün ise, “Haklar, özgürlükler, doğa ve emek söz konusu olduğunda sahip çıkmak kaçınılmazdır” diyerek, Dikili ve Munzur mücadelelerinin TEKEL ve Samatya direnişlerinden ayrı düşünülemeyeceğini belirtti. Görgün çevre direnişçilerinin ortaklaştırılarak büyütmenin önemli olduğunu da vurguladı. Çevreci projelerin getirisi altından yüksek Sempozyumda siyanürlü altın çıkarma, Termik Santraller, Hidro Elektrik Santraller (HES) ve Nükleer Santrallere karşı mücadele yürüten çevre ve yöre dernekleri, platform aktivistleri mücadele deneyimlerini paylaştı. Bergama Çevre Platformu adına konuşan Erol Engin, 1989'lu yıllarda başlayan ve “Baldırı Çıplaklar Hareketi” olarak adlandırılan Bergama Köylülerinin direnişini önemli yeri olduğunu söyledi. hukukun hiçe sayılarak altın çıkarma ve işleme faaliyetinin devam ettiğini halkın hukuka olan güveninin tükendiğini belirten Engin, Bergama davasının şimdi AİHM'de olduğuna dikkat çekti. Dersim Çevre Girişimi adına konuşan İsmail Duman ise gerek siyanürlü altın arama, gerek ise HES faaliyetlerinin Dersimde siyasal amaçlar da taşıdığına dikkat çekti. 65 kilometrelik Munzur Vadisine 25 baraj yapılmak istendiğine değinen Duman, il ve ilçelerin baraj projesiyle bağlantılarının kesilerek halkın dağıtılmak istendiğini söyledi. Baraj projesiyle ilin en temel iklim faktörü olan kar yağışlarının bitirilerek, kendine özgü 220 endemik bitki türünün yok olacağını hatırlatan Duman, çevreci projelerin altın ve barajlardan elde edilecek gelirin kat be kat üstünde getirisi olacağını ifade etti. Kahramanmaraş'ın Pazarcık Ovasına 40 bin dönümlük araziye kurulmak istenen termik santrallerin bir şahsın ya da şirketin çıkarlarının üstün görülerek, halkın sağlığını, geçim kaynağını ve iradesini boşa sayan bir girişim olduğunu söyleyen 90 yaşındaki Mustafa dede, "Ana karnındaki çocuğun dahi zarar göreceği bilinmesine rağmen neden kurulmak istenen termik santrale olumlu rapor veriliyor? Bu güne kadar direndik direnmeye de devam edeceğiz, yılda iki mahsul aldığımız verimli ovamızın yok edilmesine, torunlarımın özürlü ve sakat doğmasına son nefesime kadar izin vermeyeceğim" dedi. Çevreciler, emperyalist ve kapitalist dünya düzeninin yerli işbirlikçileri eliyle yarattıkları doğa ve insan sömürüsüne karşı biraraya gelerek ortak mücadele kararı aldı.