Çoğu zaman birlikte zikredilen bu iki ifade, toplumlarda ve insanın dinamiğinde vazgeçilmez değerleri oluştururlar. Çok hızlı değişen günümüz şartlarında, hayata adaptasyon sürecimizi belirleyecek yegâne mihenk ve mikyas, bizim bu sürece aklımız ve izanımız değerinde bir artı katabilmek için ortaya koyabildiğimiz marifetimiz olacaktır. Düşünce dünyamızda gerçekleştirmeye çalıştığımız değişim ve farklılaşma, hareket ve yaşam dünyamızda tezahür etmesi, diğer insanların pekte hoşlanmayacağı bir tepki sürecinin de başlaması anlamına gelebilir. Yeni ortaya çıkan farklı bir sürece, bizlerde aynıyla veya fazla bir tepki ortaya koyabiliriz. Galile'yi idama götürmek için toplanan halkın, Galile den isteği, o güne kadar var olan düşünce ve hayal dünyaları ile birlikte, sahip oldukları bilgilerinin yerle bir edilmememsi idi. Kendi idamı için toplanmış olan halkın elinden kurtulan Galile nin ağzından çıkan mırıltı aynen şu idi: - Sizler farkına varıp anlamasanız da ”˜DÜNYA DÖNMEYE DEVAM EDİYOR' Yeni bir yüzyılda yaşıyoruz ve bu yaşadığımız zaman, her gün bir önceki güne göre, bilginin misli ile çoğaldığı bir dönem. Ben yokum deme lüksüne sahip değiliz. Devrim sayılabilecek bu değişim sadece teknolojik gelişmelerle sınırlı kalmayıp, her kurum ve kuruluşun zerresine kadar sirayet edebilecek bir tarzda kendi göstererek arzı endam etmektedir. Değişimden kaynaklanan bu gelişmeyi görmemekle ve ya sırtımızı dönmekle, yok olacağı anlamına gelmemektedir. Belki de değişim ve gelişmeye karşı oluşan ve oluşabilecek tepkisel yaklaşım kötü ve art niyetli bir takımın, mücadelesinin olumsuz bir tezahüründen başka bir şey olmayacaktır. Hantallık, tembellik ve art niyetin bir araya gelmesi ile beraber, değişim ve gelişmeden söz edilemeyeceği aşikârdır. Oluşturulan katı kurallar belli bir süre sonra, bu kuralları koyanların karşısına yüksek kale duvarları oluşturabilmekle beraber aşılması da imkânsız görülebilmektedir. Sayıca çok fazla olan hantal bir yapıdan, değişim ve yenilenmeyi kendisine hedef alan bir azlık, çok fazla değer üretebilmekte ve iş yapabilmektedir. Sayıca, kendisinden devasa büyük olan koca fakat hareket kabiliyeti az olan haclı ordusunu, az ama hareketli çok küçük askeri birlikle darmadağın eden Kılıç Arslan' ı tüm dünya unutamamıştır. Bir televizyon söyleşisinde konuşulan konu; mayınlara çarparak infilak askeri eden araçlarda oluşan kaybın önlenmesi için neler yapılabilmeli. Dünyanın birçok organize olmuş ülke ordusunun sahip olduğu mayından etkilenmeyen araçlar bizde de kullanılmalı. Konu bu minval üzere devam ederken kim olduğunu bilmediğim bir yetkili şunu söylemişti: Bu araçları bizde satın alabiliriz ama bunun 5-6 yıllık bir adaptasyon sürecinin beklenmesi gerekir. Adaptasyon ve uyum makinelere ait bir hal değil, insana has olan bir gerçekliktir. İnsanın uyumsuzluğu ise değişim ve gelişme ye karşıdır. İnsanı, değişim ve gelişme sürecine getirdiğimiz zaman, yeniden yenileşme yaşanır olacaktır. İnsan, içindeki eskiyi bertaraf edebilecek gücü kendisinde gördüğü zaman değişiminin ve gelişiminin önünde hiçbir güç durmayacaktır. Değişimle ilgili birkaç söz: İki günü bir olan zarardadır. Derisini değiştirmeyi bilmeyen yılan yaşayamaz. Dünle birlikte gitti cancağızım, ne varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım. Selam ve dua ile”¦