Yaşlıların; “Nerede o eski ramazanlar!” geyiğinin her yıl zikredildiği fakat bir türlü eskimeyen; aklınca, yenilikçi ve ılımlı televizyonların bar bar din satıcılığı yaptıkları, her hafta çıplak kadın resmi dağıtan gazetelerin yarışırcasına dua veya kuran CD si dağıttıkları aya hoşgeldiniz. Sıkıştırılmış dini paket programdır bu ay. Pepsi- cola üreticilerinin reklâmlarında “aile duygusu” ve “ramazan sofrası” ne verdiği ehemmiyet ve saygının had safhaya çıktığı ay”¦ Ve sadece İsrail'in düşmanmış gibi göründüğü bir bağış ayı. İlahiyatçıların her zamankinden daha da sus pus olup, mankenlerin artistlerin fetva verdiği zamandır bu mubarek! Bazıları için toplumsal çekincelerin had safhaya çıktığı ama daha öteye gidemediği, bazıları içinse sorgulama dönemi olarak algılanan ay. Tezatların bulamaç olduğu ortamlarda: ””kimseye neden tutmuyorsun, demedim. Ancak işyerinde psikolojik baskı altındayım. Oruç tutanı yobaz sınıfına koyan önyargıdan da oruç tutmayanı kâfir sınıfına koyanlardan da nefret ediyorum. Lakırtı psikolojisinin şizofrenleri bulundurulduğu ay. Eğer çevrenizde kafa adamlar varsa, her akşam başka bir yerde iftar edildiği, fakirlerin unutulup, o ev senin bu restoran benim dolaşıldığı, tabi iftar ile sınırlı kalmayacağından çeşitli kafelere gidilip cay vs içildiği, sabah ayazında yemek yendiği, mübarek ay. Aksam namazlarının diğerlerine göre nasılda hızlı okunduğunun en iyi anlaşıldığı ay. Oruç tutmayanlar için cennet benzeri bir ay; aksam trafik yok, yemekhane ve kantin boş ve en güzeli pek tabii ki yağlı sütlü pide ayı. Muhafazakâr semtlerde alkol içeren bir şey almaya kalktığınız zaman, satıcının “ramazanda satmıyorum” gibi cevabıyla karşılaşabileceğiniz kafanızdan “ulan bu ramazanda günahta diğer aylarda sevap mı?” diye geçirdiğiniz veya satan bir yer olursa şişeleri/kutuları bolca gazete kağıdına sardığı ay. Bazı kantin restaurant ve kafeteryacıların kendilerini kaybettikleri ay. Müşteri azlığıyla bunalıma girip kontrolü kaybederler. "- deprem oldu, millet tırsıp üç buçuk attı, şimdi imana gelip oruç tutuyorlar, öğrenci adam oruç tutar mı? Tutar mı ha? Şimdi mi akıllarına geldi oruç tutmak." gibi benzer diyalogların olduğu ay. Kimilerine göre de bittiğinde yaklaşık 9 günlük devasa tatile girecek olmamız nedeniyle mübarek ay. Bir ay boyunca işten eve dönmenin işkence haline gelmesine sebep olacak olan ay. Özellikle iftara yaklaşırken insanların her yıl olduğu gibi bol bol küfür ve kavga edecekleri mübarek ibadet ayı. Toplumun vahim sosyoekonomik durumunun sebebi ya da getirisi olan birçok aksaklık, akşam saatlerinde trafik derdiyle birleşince insanlar kendilerini kaybedip oruçlarını hiçe saydıkları aydır. Bütün yıl iple çekilerek beklenen, biterken huzurla karışık hüzün hissedilen ay. Kışa isabet ettiğinde nasıl geçtiği anlaşılmayan zamandır. Aile fertlerinin daha çok yakınlaştığı, kendinizi daha iyi hissettiğiniz ay. Eskinin aksine pek çok mü'minin artık, "karşımızda yiyip, içmeyin, saygı gösterin" gibi bir beklentisinin olmadığı, onun yerini "inanmıyorsanız kafanıza göre takılın, ama karşımızda bo”¦ atıp asabımızı bozmayın bir zahmet" beklentisinin aldığı ryhaniyettir bu ay. Bazı kalın kafalı kardeşlerimin, oruç tutması gerektiğine inanmayan, birini oruç tutmuyor diye dövmenin hiç bir manası ve yeri olmadığını bir türlü anlayamadıkları ay. Bu tür kardeşlerimin sayıca az da olsalar milletin ağzına sakız olamayacak kadar da az olmadıkları için, kimin oruç tutup kimin tutmadığını iplemeyen veya bunu gidip ilgili şahsa belirtme lüzumu hissetmeyen "kahir ekseriyeti" gölgede bırakma lüzumsuzluğunda bulundukları ay. Hele ki, bu şehirde ne kadar çok insanın oruç yediğini görüp hayret ettiğim aydır. Yine de en sevdiğim ay, ramazan. Onlara göre böyle ise bize göre: Oruç tutanlar tarafından bir yudum su ve bir dilim ekmeğin kıymetinin daha iyi anlaşıldığı ay. Hayatın yeme, içme ve cinsellik yönlerine -gündüzleri- mola verilen; diğer yönlerine ağırlık verilebilen zaman dilimi. Müslüman zenginlerin, fakirleri mecburen anlamak durumunda kaldıkları zaman dilimi. “ Elini, dilini, gözünü haramdan sakındırmayıp sadece aç duranların açlıklarının yanlarına kâr kalacağı; çoğumuzun hiç "aç" kalmadan iftar vaktine ulaşacak kadar çok yiyerek oruç tuttuğumuz ve çalışana, çalışmayana, fakire, zengine çok farklı şekillerde gelen ve görünen rahmet ayı. "Hâdisin rivayetlerinde vardır ki: Cenab-ı hak nefse demiş ki: "ben neyim, sen nesin?" nefis demiş: "ben benim, sen sensin!" azabı vermiş, cehennem'e atmış, yine sormuş. Yine demiş: "ene ene, ente ente." hangi nevi azabı vermiş, enaniyetten vazgeçmemiş. Sonra açlık ile azab vermiş, yani aç bırakmış. Yine sormuş: "men ene vema ente?" nefis demiş: ente rabbirrahim ve ene abdik el- aciz. Yani: "sen benim rabb-i rahîmimsin, ben senin aciz bir abdinim." Niyetli misin? Sorusuna : Evet hem de iyi niyetliyim! Diyesimizi geldiği aydır bu ay. Bizim orucu değil; orucun bizi tutması gerektiği onbir ayın sultanı mubarek olsun hepinize.