Bu gemide tüm dünya vardı. Her ırkı temsil edenler vardı. Her dili konuşanlar vardı. Biri diğerinin renginde değildi ama sorun da değildi. Herkes bir diğerinin dilini bilemiyordu ama sorun da değildi. Çünkü geminin amacı ortaktı. Çünkü gemi, içinde taşıdığı yolcuların ortak diliydi. Ve bu gemi içindekilerle beraber aynı yöne gidiyordu. Gidilecek hedef özelde Gazze, genelde Kudüs ve Filistin, en önemlisi mazlum insanlarla birlikte olanların, zulme karşı onurlu ve insani direnişi idi. Gazze; direnişin adresi. Gazze; azmin ve mücadelenin getirdiği zafer toprağı. Haksızca dökülen kanın ısladığı kutsal topraklarda yetişen taze gülün, buram buram tüm dünyaya yayılan kokusunun anavatanı. Gazze; içinde birçok dinin temsilcilerinin yaşadığı, kendi küçük, yüreği büyük insanların anavatanı. Gemide bulunan yolcularla birlikte, aynı hedefe odaklanan sayısı altı yüzü bulmuş değerli insan bir araya gelmiş, yük gemileri için gerekli malzemeyi dünyanın farklı bölgesinden toplayarak, yönelecek hedef konusunda müthiş bir ittifak oluşturmuşlardı. Hedef aynı yöndü. Hedef ilk kıble idi. Ve bütün çaba ve gayret sarf eden insanlar, nebi ve sahabenin ilk kıblesini yön bellemişti. İlahi emir ve sünnet gereği, yöneliş Gazze, Kudüs ve Filistin idi. İnsani yardımdı; geminin yükü. Kalemdi, kâğıttı, çimento idi, inşaat demiri idi. Çocuklar için bir şekerdi, bir çikilota, bir oyuncaktı. Bir de kafes içinde kanarya. Ama asıl önemlisi sevgi idi, yürek idi. İslam ve insan kardeşliği idi. Belki de en büyüğü insanlık adına idi ki; her dinden insanların da yüreği vardı bu gemide. Korsanlığa alışmış Siyonist İsrail in yaptığı, her türlü insanlık dışı uygulamalarına karşılık, geminin içindeki tavır; Müslüman, Hıristiyan, Yahudi ve sosyalist insanların ortak insani duygularıyla yoğrulmuş olan, salt insan sevgisi idi. 31 Mayıs sabahı uluslar arası sularda seyir halinde bulunan gemiye, Zodyak denilen kırk kadar savaş botuyla yanlardan gerçek silahlarla ateş açarak yaklaşması, iki adet büyük savaş gemisi denizin üstünden, sayısını bilmediğimiz denizaltısı ile denizin içinden, büyük bir savaşa dâhil oluyormuşçasına üstten helikopterlerden inen askerlerin, otomatik silahlarından yağmur gibi ölüm yağdırarak yaptığı indirme anına kadar, gemide ve dünyanın dört bir tarafından gemidekilerden haber bekleyenlerin haleti ruhiyeleri saydığımız minval üzere idi. Saatler sabahın dört yirmi sularını gösterir iken, denizin hafif dalgası ve rüzgârının oluşturduğu esinti içerisinde, geminin arka güvertesinde bulunan üstü açık bölümünde, davudi sesiyle namaz kıldıran mısırlı hocamızın duygu yüklü sesiyle kılınan sabah namazında okunan konutlarla beraber yaşanan güzelliklerin bittiği an katil korsanlarla karşılaşma anıyla başlamıştı. Sonu甦 Sabah saat altı civarı. Güneşin dünyayı farklı olarak aydınlattığı günlerden bir gün. İkisi denize atlamış, üçü altı yaş İsrail korsanı. Tüm dünya ile güneşte şaşırmış olmalı. Yaşları; on yedi ile altmış arası değişen dokuz şehit. On tanesi ağır olmak üzere toplam kırk yaralı”¦ İHH televizyonundan tüm insanlığa canlı, orantısız güç örneğinin bir daha çekilmesi imkânsız başyapıtı”¦ Dillere düşen, gönüllere kazınan Gazze/Filistin”¦ Dünyanın nefretini kucağına almış ve dip yapmış İsrail korsanları”¦ İnsanlık onurunu yeniden tüm dünya insanlığına hatırlatan, Müslüman, Hıristiyan, Yahudi ve sosyalist'ten müteşekkil altı yüz kadar mücahit ve aktivist”¦ Yeniden İslami kimliği hatırlayan vicdanlar ve ümmet bilinci. Yeniden zulme karşı gelmeyi şeref ve vazife bilen, ezilmiş halklar”¦ Güçsüzlerin, güçlü görünme teraneleri ile, gerçek gücün, onur ve izzeti elinde tutan mazlumlara has bir kimlik olduğunun ilanı”¦ Gazze/Filistin çocuklarına ulaştırmak için bana teslim edilen, fakat ulaştıramadan geri getirdiğim küçük Ayşe Betül Bülbül ün çizdiği resim ve bir ablamızın orada yaşayanlara karşı yazmış olduğu özlem dolu mektubu. Ve asıl önemlisi, kalçasından aldığı ağır kurşun yarasını, basit bir pansumanla geçiştiren, ikinci pansumanı üç gün sonra uçağa bindiğimizde yaptığımız, asıl tedaviyi İstanbul a indiğimizde yaptıran Osmaniye li arkadaşımız Musa”¦ Daha da önemlisi; giderken canlı olup nağmeleri ile herkesi neşelendiren, ne kadar acı ki katil bir korsanın silahından çıkan kurşunla parçalanan kanaryanın cansız bedeni”¦ Daha ne olsun ki? Selam ve dua ile”¦