Sözkonusu yasanın tam olarak yürürlüğe girmesi 31 Ocak 2011 günü itibariyle gerçekleşti. Bu tarihten sonra, gazete ve televizyonlara yansıyan haberlerden öğreniyoruz ki, bazı Tıp Fakültesi öğretim üyeleri sırf parasal gerekçelerle hastaları muayene etmekten kaçınmaya başladılar. Bazı Tıp Fakültesi hastanelerindeki bazı hocalar kapılarını hastalara kapadılar. Bu tür davranışlar bırakın Hipokrat Yeminini, ilim adamının şan ve şerefine yakışmayan davranışlardır. Konunu bu etik yanı dışında, Tıp Fakültesi Öğretim Üyelerince sergilenen bu davranışlar vatandaşlarımızda derin kaygılar da meydana getirmiş ve sağlıklı nesil için umut ve beklentilerimizin kırılmasına neden olmuştur. Bu Ülkede yaşayan hiç kimsenin vatandaşlarımızın umutları ile oynamaya hakkı yoktur. Bu Ülkede yaşayan hiç kimsenin vatandaşlarımızın umutlarıyla oynamaya hakları olmadığı gibi sağlıklarıyla oynamaya hiçbir şekilde hakları yoktur ve olamaz da! Kamuoyunda Tam Gün Yasası olarak bilinen bu yasayı protesto ederek hastaları muayene etmekten kaçınan üniversite hastaneleri öğretim üyelerine sade bir Vatandaş olarak sesleniyorum: Ne oluyor? Ne yapıyorsunuz? Tiyatro mu oynuyorsunuz? Yoksa vatandaşlarımızın sağlıklarıyla mı oynuyorsunuz? Soruyorum hangisini icra ediyorsunuz bu davranışlarınızla. Bir Vatandaş olarak bu seslenişimle birlikte şunu da ifade ediyorum: Bir doktorun hastasını muayene etmekten kaçınması tedaviyi engellemek manasına gelir ki bu durum hasta haklarının en ciddi bir şekilde ihlal edilmesidir. Bu şekildeki bir tavır ve davranış başta insan haklarına aykırılık teşkil eder. Her insanın sağlık hakkı vardır. Bu şekildeki bir davranış Anayasa'ya ve diğer ilgili Kanunlara da aykırılık teşkil eder. Hasta Hakları Yönetmeliğinin 5. maddesinde “sağlık hizmetinin verilmesinde, hastaların, ırk, dil, din ve mezhep, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç ve ekonomik ve sosyal durumları ile sair farklılıkları dikkate alınamaz. Sağlık hizmetleri, herkesin kolayca ulaşabileceği şekilde planlanıp düzenlenir” ve 11. maddesinde de “hasta, modern tıbbi bilgi ve teknolojinin gereklerine uygun olarak teşhisinin konulmasını, tedavisinin yapılmasını ve bakımını istemek hakkına sahiptir” der. Anayasa, Kanun ve ilgili Yönetmeliklere uymuyorsanız bari vicdanınıza uyun. Hiçbir gerekçe hastalarımızın muayene ve tedavi hakkından mahrum edilmesi için gerekçe olamaz. Şimdi bu sözlerim karşısında bazı Doktorlar; “bizim tavrımız bu Yasa'yadır. Bize getirilen yeni yükümlülükleredir. Bizim tavrımız çalışma saatleri ve şekillerinin değiştirilmesinedir. Bizim maksadımız para değildir” falan filan türü açıklamalar yapabilirler. Bu tür açıklamalar dahi Doktorların kendisine muayene için gelen hastasını bakmaması için geçerli bir sebep olamaz. Bir hasta, sağlık sistemi içerisinde bir üniversite hastanesinde bir hocaya muayene olmak için gelmişse o hoca, “ben bu hastadan para almadığına göre, bakmam da gerekmiyor” diyemez. Doktor olarak o hastanede sana görev verilmişse bakmak ve muayene etmek zorundasın. Hastasına bakmayan o doktora sormak lazım, “Devletin çıkardığı kanunlar mı üstün yoksa senin keyfin mi üstün?” Bu Ülkede kimse kendisini kanunlardan üstün göremez. Bu Ülkede kimse kendi kişisel çıkarlarını, Milletin ve genel olarak Kamunun menfaatinden üste göremez. Bu duygu ve düşünceler içinde, Kamuoyunda Tam Gün Yasası olarak bilinen, “Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”u bahane ederek hastasını muayene ve tedavi etmekten kaçınan ilgili tüm doktorları kınıyor ve kendilerini insafa çağırıyorum. Sözüm elbette tüm doktorlara yönelik değildir. Sözümün muhatabı doktorlardan paragöz olanlardır. Sözümün muhatabı insanın sağlığını hiçe sayan doktorlardır. Para yığan doktorlar, “nere götüreceksiniz bu kadar parayı onu da anlamıyorum ya!” Yazımın sonunda, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 25. maddesini bilmeyen ve anlamayan doktorlar için bir kez daha yazmak gerekir: “Her insan, kendisinin ve ailesinin sağlıklı bir şekilde hayatını sürdürmesi tıbbi bakım hakkına sahiptir.”