Ayağına prangalar mı vurulmuş, çevresindeki iller devleşirken neden yerinde saymış, bir nazar eden mi olmuş, şehrin rengi neden solmuş? Şehir insanı arasındaki iletişimsizlik, esnafın esnaf zihniyetindeki eksiklikleri, “alacaksan indireyim” mantığı, beden dilini hakkıyla kullanamaması, yerli halkın alış veriş için dışarıları tercih etmesi ( gelinlik almak için İzmir ”˜e gitmeler, mobilya almak için Adana'ya gitmeler, bilgisayar almak için bilmem nerelere”¦ Sonrada devekuşu mantığıyla şehir neden ilerlemiyor anlamıyorum demeler”¦), diğer illerde yaşama isteği ve sermayeleriyle beraber diğer illere yerleşmeleri, diğer illerden gelenlerin buraya yerleşip burada yaşaması ;ama yatırımı buraya yapmaması ( Gaziantep'ten pikniğe gelen insanların etleri, ekmekleri dahi oradan alıp Kılavuzlu'da, Kapıçam'da yemeleri gibi”¦) bundaki bizim eksikliklerimizin, hatalarımızın bulunamaması”¦ Şehir insanımızın eğitim seviyesinin düşüklüğü, köylerden gelen göçün etkisi ve bizlerin köydeki yaşamı cazip hale getiremememiz, gerekli yatırımları yapamamamız, düşünüp üreten insanların azlığı, düşünenlerin projelerine destek çıkılamaması, dikkate alınmaması, projelerin yetkilerce takip edilip değerlendirilememesi, tuttuğunu koparan temsilciler yetiştiremeyip bu güçlü sesin çıkmasındaki bilinçli çoğunluğun sağlanamaması, Kahramanmaraş milliyetçiliğinin azlığı ve etkisizliği, tutuculuğun olmaması, insanımıza olan güvensizliğimiz”¦ Kadınlarımızın yeterince eğitimli olmamasından kaynaklanan aile ve toplumsal bağların zayıflatılması (aile, eş, dost , ev ziyaretlerinde kadınların bireyselliğe kaçarak gündüzleri ziyaretlere gidip aile reisleriyle ziyaretlerin azalıp iletişimin zayıflatılması) zayıflayan bağların tuğlalar arası harcın azalması gibi binaya olumsuz etkisi, iletişime olumsuz etkisi, duyarsız millet”¦ Bencil, tembel bireyselci hayata doğru yönlendirme politikasının şehir insanımızdaki tesiri”¦Her arabada bir kişinin gitmesi, yolcu almaların tüketildiği, insana güvenin zedelendiği, korku damarını kullanarak, iletişimin koparıldığı bir toplum oluşturmak ve bazılarının ekmeğine yağ sürmek, israfı genelleştirmek, doyumsuzluğu artırarak şükür mantığını kaldırıp isyancı bir zihniyet yetiştirmek ve bir yerlere hizmet etmek”¦ Aynı tabaktan yemek, yemek yerine herkese ayrı tabak verip israfı artırmak, kat kaloriferine özendirip tüm binada omuz omuza verip bin liraya ısınmak dururken herkesin kendi katını ayrıca ısıtıp her bir dairelerin biner lira vermesi gibi”¦“Ben” i beslemek, aynı ekmekten koparmak yerine, herkese ayrı dürüm yemeyi öğütlemek, aynı sürahiden ayran içmek yerine herkesin bardağının ayrılması, ayrı oturulması, ayrılmak, ayırmak, bir olmamak, ayrı düşünmek, parçalanıp yok olmak”¦ “ Bir” lerin ayrı ayrı durup hiçbir zaman on bir olmalarına izin vermemek”¦ İnsanların lüks yaşam, gösteriş, tembellik, acele etme, zamanından önce sahip olma arzusu, rahat yaşama, nefse hizmet adına boylarından büyük borçların, kredilerin altına girerek yaşamlarını kendi elleriyle zindana çevirmek”¦ Hasılı kelam, insanlarımız eskisi gibi israfçı bir zihniyetten kurtulup tasarrufla yaşasa, evlerde paralar artırılıp çevremizle beraber aynı sofrada hep birlikte yesek, aynı tastan çorbamızı içsek, ekmeğimiz, tabağımız, soframız, suyumuz bir olsa, başkaları içinde kazansak, yaşasak, birlikteliklerimiz çoğalıp muhabbetimiz artsa, iletişimimiz sağlıklı olsa, kaybettiğimiz değerlere yeniden sarılsak, tanımadığımız insanlara da selam versek, alış verişlerimizde doğruluktan ayrılmadan, ham laf etmeden sabırla davranabilsek, kaba saba laflardan davranışlardan uzaklaşsak, yerlere tükürüp argo konuşmaları bıraksak, köylere dağlara mesire alanları açsak oraları cazibe alanı haline getirip turizmi canlandırsak, iş imkanını artırıp şehrin zenginliğine katkıda bulunsak, Kürtler Avşar'ını batı köylerine bağlayan köprüyü derhal yapsak, su sporlarıyla, Hartlap Ilıcasıyla bağlantılı bir şah damarı eklense, binlerce insana geçim kapısı olsa ve binlerce insanın işi görülse, şehrimizin kalbinde bulunan kalenin altına iki ,üç dökümlü renkli ışıklı şelale yapılsa ve önünde resim çektirmek için misafirlerimizi yarıştırsak kötü mü olur? Başkonuş'a, Sersem'e spor tesisleri yapılsa kamp yapacağımız, halkın hizmetine sunulacak cevap verecek dağ evlerinden bir site kurulsa , kayak yapabilecek yerler olsa paralarımız cebimizde kalsa, şehrimizin insanı yese kötü mü olur? Çok mu zor bu dediklerimiz yoksa çok mu para gerek? Ama getirisi inanın ki çok olacak, sadece bu fikirleri hayata geçirecek insanları beklemekte”¦Bunların birgün gerçekleşeceğine ümit varız fakat testiyi su akarken doldurmak gerek”¦.İlgililere Duyurulur”¦ EDEMİN YERİ Gündeğmez'den eser, serin yelin. Dulkadir'de durup mola verin. Ahır dağı senin ak ciğerin, Dama çıkıp bir de Yavşan'a bak. “Kahraman” yakışır eşsiz adına, Ecdat varamamış ki tadına, Komşuların bile imdadına, Koşuşturan bir memleketsin sen. Her karışında cevherler saklı. Bazen Mesdekli, bazen Tokmaklı”¦ Dereköy'de pehlivanlar tahtı, Önsen'le Hartlap yarışır durur. Sersem'de bulutlarla oynarsın, Yeşilgöz'de menbayla kaynarsın, Deliçay ”˜da da balık avlarsın. Tekir'de yemesi ne de hoştur. Ahır dağını efkar kaplamış. Ökkeş, Ejder, Rıdvan'lar patlamış. Düşman hem iç hem dıştan yoklamış, Ama sen gel, bir de edeme bak. Bir bayrak dalgalanır kalede, Altın madalya, yakışır hele de, Çeteler dik yürür mahallede, Zevkini çıkaran çocuğa bak. Yürü şahlan artık ne durursun? Aksu, köpürsün; baraj kudursun, Bentler yıkılsın ;bahtın ak olsun, Yerin bu değil arşa çık artık. Rıdvan AKGÜL