Yaklaşık 250 bin vatan evladının (Bunların çoğu o dönemde medrese ve mekteplerde okuyan ülkenin geleceğine yön veren nesildi.) toprağa düştüğü o günde insanlığından hiçbir şey kaybetmeden mertçe ve yiğitçe çarpışmış esir aldığı hiçbir düşman askerine zarar vermemiş, yaralı olanları da sırtında taşıyarak Sahra Hastanelerine yetiştirmiştir. O dönemde Avrupa’nın gaddar, zalim ve bir o kadar da şımarık devletleri bu milletin asil duruşu karşısında insanlığın ne olduğunu bir daha hatırlamıştır.
Fitneden Çıkış Çanakkale Ruhuyla Mümkün
18 Mart 1915 Tarihinde itilaf devletleri merhum Mehmet Akif’in dediği gibi “kimi Hindu kimi yamyam kimi bilmem ne bela’’ Osmanlı devlet-i aliyesine saldırmanın ne manaya geldiğini büyük bir hezimet yaşayarak görmüşlerdir.
Osmanlıyı ve dolayısı ile Alem-i İslam’ı o gün bu başarıya götüren ne ise bugün de hem ülkemizi hem de Alem-i İslam’ı içinde bulunduğu buhrandan çıkaracak odur. İstiklal marşımızda merhum Mehmet Akif’in dediği gibi ;
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var
Ulusun korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar
Yani imanın gereği olarak İslam’ı hakkıyla yaşayabilmek, ben değil biz diyebilmek, şahsi çıkarların yerine ülkenin menfaatlerini koyabilmek; kin adavet, bencilliklerin bir tarafa bırakılarak Çanakkale’de olduğu gibi hiç kimseyi ötekileştirmeden; Laz’ı ile Çerkez’i ile kürdü, arabı, türkü ile herkesi samimane kucaklamak demokrasinin hukukun hakimiyetini sağlamak tek çıkış yoludur.
Bizlerde Burç İnşaat olarak 8 yıldır özel Çanakkale takvimi ve ajandası hazırlatarak vefa borcu olarak her yıl dağıtıyoruz. Zira Çanakkale ruhu bugün buhranlar anaforunda çırpınan insanlığımızın tek kurtuluş yoludur.