””Söyle bakalım, nefes almayı ne kadar çok istiyorsun? Öğrenci can havliyle hiç düşünmeden yanıtlar: ””Dünyadaki her şeyden daha çok istiyorum. ””Bilgeliği de bu kadar çok istediğin zaman o senin olacaktır. Hayatımızın değişik dönemlerinde yaşamdan farklı beklentilerimiz olabilir. Bu beklentilerin ruhsal boyutu olabileceği gibi maddi yönleri de olabilir. Yani herkesin yaşadığı hayattan beklentisi farklı olabilir. Kimi çok zengin olmak ister, kimi üst düzey bir yönetici. Bazıları bilim adamı olmak isterken bazıları da cennete girmeyi herkesten ve her şeyden daha çok arzulayabilir. Peki, her isteyen her istediğine kavuşabilir mi? Bence Sokrates'in dediği gibi, elde etmek istediğiniz şeyi ne kadar çok istediğinize bağlı. Sorularımızı biraz daha netleştirecek olursak; ””Zengin olmayı ne kadar çok istiyorsunuz? ””Bilim adamı olmak sizin için ne kadar önemli? ””Cennete girmeyi her şeyden çok istediğinizden emin misiniz? ””Yönetici olmak demek sizce her isteğinizin yerine gelmesi demek mi? ””Sanatçı olmak sizi için her şeyden daha mı önemli? Diyelim ki, bu sorulara nokta atışla hep olumlu cevap verdiniz. Her şey bitti mi? Hayır. Asıl sorun burada başlıyor. Yani hiçbir istek durup dururken kendiliğinden gerçekleşmiyor. Bu dileklerin gerçekleşmesi için yoğun bir çaba olağanüstü bir çalışma gerekebilir. Arzularınız için bu çabayı gösterebilir misiniz? Hayalleriniz sizi tutuşturabiliyor mu? Gecenizde ve gündüzünüzde her dem sevdanızla beraber misiniz? Sevdanıza kavuşma isteği hiç aklınızdan çıkmıyor mu? İşte o zaman sizin önünüzde hiç kimse duramaz. Ne istediğinizi biliyorsanız ve isteğiniz için çok sıkı çalışıyorsanız emin olun bütün dünya size yol verecektir. Baba, oğluyla balık tutmaya gidiyor. Oltayı suya atıyorlar ve sohbete koyuluyorlar. Bir süre sonra oltaya balık takılıp takılmadığını kontrol etmeye geliyorlar. Babası oğluna soruyor: ””Acaba oltaya balık takılmış mıdır? Çocuk, tereddüt etmeden cevap veriyor: ””Bence takılmıştır. Oltayı çekip bakıyorlar ki, gerçekten de oltanın ucunda balık var. Baba oğluna tekrar soruyor: ””Oltanın ucuna balık takılacağını nerden bildin? ””Çok kolay. Balık gelmesi için Allah'a dua etmiştim. Balığı alıyorlar ve oltayı tekrar suya daldırıp muhabbete koyuluyorlar. Aradan zaman geçtikten sonra oltanın başına geliyorlar. Baba tekrar soruyor: ””Bu sefer de balık var mıdır sence? ””Kesinlikle var babacığım. Oltayı çekip baktıklarında gerçekten koca bir balık görüyorlar. Baba oğluna aynı soruyu soruyor: ””Bu sefer nasıl bildin? ””Çok kolay. Balık yakalamak için Allah'a dua etmiştim. Bu durum adamın hoşuna gidiyor. Ne de olsa duaları kabul olunan bir çocuğun babası olmak adamı mutlu ediyor. Oltayı suya tekrar daldırdıktan sonra sahil gezintisine devam ediyorlar. Oltanın başına geldiklerinde baba, oğluna aynı soruyu yine soruyor: ””Ne diyorsun evlat, bu seferde balık var mı sence? ””Hayır babacığım. Bu sefer balık yok. Oltayı çekiyorlar ve ucunda balık olmadığını görüyorlar. Adam şaşkınlıkla oğluna oltanın ucunda balık olmadığını nasıl bildiğini soruyor. Çocuk gayet sakin cevaplıyor: ””Bu sefer dua etmedim babacığım. ””Peki, neden yavrucuğum, neden dua etmedin? ””Babacığım! Çünkü bu sefer sen oltanın ucuna yem takmayı unutmuştun. Bir hedef uğruna odaklanmak çok güzel bir yaklaşımdır. Hele bu hedefe ulaşabilmek için dua etmek, anne ve babamızdan, sevdiklerimizden, çocuklarımızdan dua almak, dua talep etmek yerinde bir davranıştır. Dualar ve dilekler iyi hoş amma hedeflere ulaşabilmek için gerekli tedbirleri alıp gerekli çalışmayı yapmak daha güzeldir. Odaklanmanın ve duaların gücünü asla küçümsemeyiz lakin bizi hedefimize ulaştıracak çabaları gerçekleştirmek ise fiili duadır. Kişisel gelişimle ilgili seminer çalışmalarımdan dolayı çok fazla seyahat ediyorum. Bu seyahatlerin bir kısmını uçakla, bir kısmını otobüsle yapıyorum. Bazen de özel arabamla yolculuk yapıyorum. İstisnasız olarak ifade edebilirim ki, her yolculuğumdan önce eşimin ve babamın mutlaka duasını alırım. Hele babamın duasını almadan yola çıkmamaya gayret ederim. Onların duasını alarak yola çıkmış olmak beni çok mutlu ediyor. İşlerimin yolunda gitmesine bir vesile olduğunu düşünüyorum. Ama aldığım dualar kadar bir şeye daha önem veriyorum. Yola çıkmadan önce aracımın yağını suyunu kontrol ediyorum. Lastiklerin havasına mutlaka bakıyorum. Yakıt deposunun beni yolda bırakmayacak şekilde dolu olmasına özen gösteriyorum. Yola zamanında çıkıyorum ve aşırı hız yapmıyorum. Risk oluşturacak şekilde trafik kurallarını ihlal etmiyorum. Babamın, eşimin ve yakınlarımın gönülden dualarını elbette önemsiyorum. Ancak onların duası sözlü duadır. Benim aldığım tedbirler ise fiili duadır. Ve en az sevdiklerimin sözlü duaları kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Ben elimden gelen bütün tedbirleri alıp, üzerime düşen vazifeleri yerine getirdikten sonra başıma bir iş gelirse bu Allah'ın takdiridir derim ve kadere rıza gösteririm. Ama hiçbir önlem almadan en ufak problemde, “Allah'ın takdiri” yorumunu yapmak ne derece doğrudur bilmiyorum. Bir şeyi isterken, oturduğumuz yerden talepte bulunmayı açıkçası çok samimi bulmuyorum. Samimi olarak istemek, yürekten dilemek, isteğimiz için bütün hazırlıkları yapmak, gerekli tedbirleri almak ve sebatla o yolda yürümekle alakalı bir tutumdur. Bu koşullar yerine geldiğinde istediğimiz şeye ulaşmak için önümüzde hiçbir engel kalmayacaktır. Bu yazı; www.yusufyesilkaya.com , www.dinahlak.com , www.haber46.com ve www.kisiseldunyam.com web sitelerinde eş zamanlı olarak yayınlanmaktadır.