Oğuz KARAKOÇ yazıyor Daha çok Eski Türk Evleri ile tanınan Safranbolu, tarihi boyutuyla, doğal güzellikleriyle ve kent ölçeğinde korumacılıkta örnek oluşturmasıyla gün geçtikçe daha çok ilgi görmektedir. 1200'ü koruma altında olan sayısız kültürel eseri bulunan Safranbolu, bugün kent ölçeğinde en iyi korunan yer olarak anılmaktadır. İlçe merkezinde 18 ve 19. yy. başlarında yapılmış yaklaşık 2000 geleneksel Türk evi bulunmaktadır. Evler Safranbolu'nun iki ayrı kesiminde gruplanmıştır. Birincisi şehir diye bilinen kışlık olarak kullanılan, ikincisi bağlar diye bilinen ve yazlık olarak kullanılan kesimdir. Gönül Köprüsü ekibi olarak zamanımızın olmayışı nedeniyle ilk anda Safranbolu'da gezebileceğimiz, inceleyeceğimiz yer olarak “Eski Safranbolu” diye tabir edilen ve geleneksel Türk evlerinin ağırlıklı olduğu bölgeyi gezmeyi kararlaştırdık. Gruplar halinde gezi çalışmalarımıza başlamak üzere eski çarşıya yöneldik. Eski çarşı Dünyanın değişik ülkelerinden ve Türkiye'nin değişik illerinden gelen insanlarla dolup taşıyor. O gün özellikle Japon turistlerin yoğunluğu gözleniyor. Eski çarşı cıvıl cıvıl insanlar tıpkı bir arı misali oradan oraya gidip geliyorlar. Yerli ve yabancı turistler yeni yerleri görme heyecanını yaşarken çarşı esnafı da yöresel hediyelerini satma telaşını yaşıyor. Ben daha öncede Safranbolu'yu gördüğüm için fazla etkilenmiyorum. Ancak beraber gittiğimiz arkadaşlar ilk defa gördükleri için onlara çok cazip ve ilginç geliyor, evlerin güzelliği karşısında hayretlerini gizleyemiyorlar. Rehber öğretmenimiz Mustafa Bostancı bize rehberlik ediyor ve özellikli yerlere bizleri götürerek onları tanıtıyor. Kaymakam evi veya “Kaymakam konağı” tabir edilen ihtişamlı görüntüsü olan bir konağa çıkıyoruz. Konak sanki geçmiş yılları yaşıyor. Gelin odası, misafir odası, mutfak, oturma odası. Banyo, kiler odası ne aklına gelirse hepsi yerli yerinde tasarlanmış. İnsanı geçmişe alıp götürüyor. Her şey tıpkısının aynısı tüm eşyalar o yıllardan kalma. Odalardaki manken heykellerde geçmişe göre uyarlanmış. Tüm odaları gezerek başka konak ve evleri incelemek üzere buradan ayrılıyoruz. Hepside az farkla birbirlerine benziyorlar. KAHRAMANMARAŞ'TA DA GELENEKSEL EVLER VAR Düşünüyorum da Safranbolu sahip çıktığı, koruduğu ve bakımını yaptığı bu geleneksel evlerle turizm merkezi olmuş ve insanlar bunları görmek için buraya akın akın geliyorlar. Kastamonu ve ilçelerinde de durum aynısı. Kahramanmaraş'ta da eski geleneksel evler var. Var ama ya yanıp kül oluyor, ya da bakımsızlıktan yok oluyor. Acaba bizim evlerde restore edilse aynı ilgi ve alakayı görmez mi? diyorum. Eski çarşıyı boydan boya dolaşarak, orada bulunan cami ve konakları gezdik. Herkes kendince uygun olan yöresel hediyelerinden aldı. Zaman çok çabuk geçiyor, eski çarşıdan ayrılarak ilçenin yoğunlaştığı yukarıya yani yeni çarşıya çıkıyoruz. Burası da gayet modern bir şekilde inşa edilmiş. Hikmet Namal Cadde ve çarşısında dolaşıyoruz, gözümüz bir tabelaya takılıyor,”Miş Miş Kuru Yemişçi ve Kahramanmaraş Dondurmaları” yazıyor. Selam vererek kendimizi tanıtıyoruz, Kahramanmaraş'tan geldiğimizi söylüyoruz. İsminin Süleyman Topal olduğunu söyleyen Kahramanmaraşlı hemşerimizle tanışıyoruz, çok memnun oluyor. Kahramanmaraş'tan 5 yıl kadar önce Safranbolu'ya gelmiş ve Dövme dondurma yapmaya başlamış burada da gereken ilgiyi görmüş. Bizlere de ikram ediyor. Herkes dondurma yemeye geliyor ve orada dondurma yiyen isimlerinin Galip Yücel ve Şaban Öcel olduğunu öğrendiğimiz beylere Kahramanmaraş dondurmasını nasıl buluyorsunuz? sorusunu yöneltiyoruz. İşte aldığımız cevaplar. Galip Yücel: “Safranboluluyum. Safranbolulu olmaktan da övünüyorum. Dondurmayı seven ve yaşım itibariyle de dondurmanın damak tadını da bilen bir kişiyim. Maraş dondurmasının ününün duyurduk ama hiç yememiştim. Ancak bu Maraşlı dondurmacılarının Safranbolu'ya gelmesiyle birlikte gerçekten Maraş dondurmasını süper olduğunu anladım. Bu arkadaşlar çok iyi insanlar ve ustalıklarına da diyecek yok. Bunlar bundan 30 yıl önceki vatandaşın damak zevkini veren dondurmayı yaptılar ve bize sundular. Her zaman gelip sık sık yiyorum. Bu arkadaşların hep burada kalmasını istiyorum. Bize gerçek dondurma zevkini yaşattıkları için bu ustalara ve tüm Maraşlılara şükranlarımı sunuyorum.” Şaban Öcel:” Bende Safranboluluyum, kızım Kahramanmaraş'ta öğretmenlik yaptığı için Kahramanmaraş'ta bulundum ve orada dondurmanın gerçek tadına vardım. Kahramanmaraş dondurmasının tadını ve ününü çok iyi biliyorum. Dondurma üretimi için ilçemize gelen Kahramanmaraşlı arkadaşları takdir ettim. Kendileriyle tanışıyoruz sık sık gelerek kendilerinden dondurma alıyoruz. Gerçekten güzel dondurmaları var, iyi ki gelmişler diyorum.” Safranbolulular Kahramanmaraşlı dondurma ustası Süleyman Topaloğlu ve Kahramanmaraş dondurması için övgü dolu sözler söylüyorlar. Bu sözler bizleri de onurlandırıyor ve son sözü dondurma ustası Süleyman Topaloğlu'ndan alarak vedalaşıp Safran buludan ayrılıyoruz. Süleyman Topaloğlu: “Safranbolu'ya gelerek burada Kahramanmaraş'ın hakiki dövme dondurmasını yapıp Safranbolu'nun güzel insanlarının beğenisine sunduk. Allaha şükür beğenildi ve insanlar tarafından aranan dondurma oldu. Az önce ağabeyimin söylediği gibi Kahramanmaraş dondurmamıza ilgi büyük oldu. Buraya herkes gelip yatırım yapabilir. Safranbolu eski ve yeni çarşısı ile görülmeye değer bir ilçe. Buradan sizin aracılığınızla Kahramanmaraş'ta bulunan hemşerilerime, dostlarıma ve aileme sevgilerimi, saygılarımı yolluyorum.” KASTAMONU'YA DÖNÜŞ Öğrencilerimiz Mihmandar Ailelerin refakatinde olduğu için bizde günü Safranbolu gezisiyle değerlendiriyoruz. Henüz akşama vakit çok ama Kastamonu'ya erken varıp öğrencilerimizi mihmandar ailelerden sağlıklı bir şekilde almayı planlıyoruz. Kastamonu'ya gitmek üzere Safranbolu'dan ayrılıyoruz. Yolculuk arkadaşlar arasında sohbetler, şakalaşmalar derken otobüsümüz Kastamonu Kredi ve Yurtlar kurumunun önünde bizleri bırakıyor. Elimizde bulunan eşyalarımızı bırakmak üzere yatakhaneye geçiyoruz. Daha sonra öğrencilerimizi karşılamak üzere “ Yurt Kur'un bahçesine iniyoruz. Henüz daha erken ama veliler yavaş yavaş öğrencileri teslim etmek üzere getirmeye başlıyorlar. Öğrencilerin çoğunlu neşeli ve şen bir şekilde dönüyor, kendisini getiren aile bireyinin elini öpüp yarın yeniden gitmek üzere vedalaşıyor. Derken benim öğrencilerim de gelmeye başladı. Huriye Kurt isimli öğrencimiz beni ve rehber öğretmenlerimi görür görmez bize doğru koştu ve bana sarılarak “Hocam ben bu gün ağladım” demez mi. Şaşırdık tabii. “Kızım ne oldu bir olumsuzluk mu yaşadın, ailen mi iyi davranmadı” diye. “Hayır, hocam ailemde iyi idi, hatta evde bilgisayarda vardı, Chat'ta yaptım ama ben sizlerin özlemine dayanamadım onun için ağladım” Bu söz karşısında duygulanmamak mümkün mü? Sonra ne oldu Huriye dedik.” Hep sizler geldiniz aklıma ve Arabaya taş koydum türküsü geldi aklıma kendimi teselli ettim ve ağlamaktan vazgeçtim”(Yolculuk boyunca hep birlikte topluca söylediğimiz dilimizden düşmeyen türkü) Huriye'yi alarak biraz teselli ettik. Derken diğer öğrencilerimizin tamamıda yurda döndü. Hepsiyle bir araya geldik. Herkes büyük bir heyecanla ailesinden yaşadığı olaylardan anlatıyor, çoğunluk ailesinden memnundu. Sabahleyin gitmekte tereddüt edenler şimdi güzel yanlarından bahsediyorlardı. Hasan Keklik isimli öğrencimiz otobüsümüzün en hareketli ve şakacı öğrencisiydi ama o akşam eski hasan gitmiş yerine yeni bir hasan gelmişti. Sessiz, sakin ve ağlamaklı bir Hasan olmuştu. Meğerse gittiği ailede beklediği ortamı bulamamıştı. Büyük bir projede ufak tefek olumsuzluklar yaşanması doğaldı. Hasan'ı dinledik ve ailesini değiştirmek için Milli eğitim yetkilileri ile görüştük problemi çözerek Hasan'ı eski neşesine kavuşturduk. O gece öğrencilerin yaşadıkları olayları anlatmaları sonucu gülerek, eğlenerek değerlendirdik. Öğrencilerimiz yarın da mihmandar ailelerle günü geçirecek bizlerde Şehir içi incelemelerimize devam edeceğiz.