Hayatını ayakkabıcılık mesleğine adayan ve bu uğurda zor badireler atlatan Mahmut Yabasın, tamirciliğin eskisi kadar rağbet görmediğini belirtti. Eskiden bu mesleği yapan ustaya, kalfaya hatta çırağa bile hürmet olduğunu belirten Yabasun, şimdi kimsenin kıymetinin kalmadığını belirtti.

45 YIL ÖNCE ÜÇ MESLEK POPÜLERDİ

Babasının kendisine 3 meslek önerdiğini kendinin de ayakkabı tamircisi mesleğini seçtiğini belirten Yabusun şöyle konuştu: “Babam beni bu mesleğe verdi. Bu meslekte kalmışım. Özel bir nedeni yok. Bizim çocukluğumuzda ya kunduracı, ya berber, ya da kalaycı olunuyordu. Üçünden birini seçecektiniz. Babamda bizi kunduracı olarak verdi. O dönemde bu dönemki kadar ayakkabı yoktu. Herkesin bir ayakkabısı olur. Senede bir çift ayakkabı alabilirdi. Bir ayakkabı en aşağı 20 sefer yapılırdı. Öyle bu kışlık, bu yazlık yoktu. Bir ayakkabısı olurdu insanın yaz kış onu giyerdi.

ESKİDEN AYAKKABI BU KADAR ÇOK DEĞİLDİ

56 yaşındayım ben. İlkokul birinci sınıfa giderken bu mesleğe başladım. Atatürk ilkokulunda okuyordum. O zaman valiliğin yanındaydı. Bir öğün sabahçı isen, sabahleyin okul, öğleyin iş yerine, öğlenci isen sabah okula, öğleyin okula giderdik. Birinci sınıfa giderken ben mesleğe başladım. Okulda zorluk yaşardım. Ustamız, ayakkabıyı boya derdi. Boyardım elim boya olurdu. Öğretmen eskiden eline bakardı. Tırnağa bakardık. Orada zorluk yaşardım.

MESLEK İÇİN ÇOK ÇALIŞTIK

Bizim dönemizde ustalar bizi döverdi, meslek için ama. Şimdikı çırağa dükkana geç geldin desen, dükkana geri gelmiyor. Babası geliyor ya da benim çocuğuma neden böyle dedin diyor. Bizim zamanımızda ustamız bizi döverdi, biz babamıza demeye korkardık. Eski ustalar şimdi yok.

BU MESLEĞİN ZORLUKLARI ARASINDA İLK SIRADA MÜŞTERİ GELİYOR

Müşteriye o işi beğendirmek zorunluluğun var. Eskiden bu kadar değildi, şimdi böyle oldu. Çünkü ayakkabı ucuzlayınca, vatandaşın alım gücü çoğaldı. Alım gücü kolaylaşınca, tamire verdiği ayakkabıya bakıyor, dikişi beğenmedi, ayakkabıyı atıyor hemen yenisini alıyor. Eskiden böyle değildi. Yeter ki sağlam olsun, çirkinlik güzellik aranmazdı.

MESLEĞİN DEĞERİ KALMADI

Müşterinin yanında ne ustanın, ne kalfanın, ne de çırağın bir hürmeti kalmadı. Eskiden bir çırağın bile müşterinin yanında kıymeti vardı. Şimdi bir ustanın değeri bile yok. Kalfanın yok, zaten çırağın şimdi değeri yok. Ama eskiden bir müşteri geldiği zaman usta, kalfa diyerekten konuşurdu. Şimdi müşteriye 5 dakika bekle desen, beklemiyor. Mesleğin ilerisi için iyi görmüyorum. Alttan çırak yetişmiyor. Alttan çırak yetişmediği zaman ne olacak, ben yaşlandım, birisi mesleği bıraksa bunu yapacak kimse kalmayacak. Anlayacağınız 5-8 sene sonra ne elektrikçi tamircisi, ne sucu ne de kunduracı olacak. Alttan çırak yetişmeyecek”
Haber: Mustafa Kılınç