Yine aynı bildik demeç ve ifadeler gündemde idi. Sadece fark olarak genelkurmay başkanımız dahil kuvvet komutanlarımızın olay bölgesine gitmeleri ve bizzat onların nezaretinde yürütülen operasyonların devam etmesi. Hem de yapılan açıklamalarla bu operasyonun bitirme kararlığında yapılmasıydı. Pazar günü yazıyı hazırlarken operasyonlarda şu ana kadar 100 kadar teröristin gebertildiği belirtiliyordu. Değil yüz, bin yüz sayıya ulaşsa bile inanın benim yüreğimdeki yangın sönmeyecek. Sizlerin ne kadarla rahatlayacağınızı bilemiyorum. Allah, şehitlerimize rahmet eylesin. Ailelerine ve milletimize de sabırlar Devlet büyüklerimiz tarafından hep sağduyu tavsiye ve telkin mesajları veriliyor. Tabiî ki sağduyu ama ne zamana kadar?.. Bakın ülkemizin her tarafında terörü tel'in miting ve yürüyüşleri yapılıyor. Sokaklardaki Molotofçular, birkaç cılızın dışında ortalarda yok, kenara çekildiler. Başka zaman olsa operasyonlar dursun diye yollara düşüyor, molotof atacak işyeri ve polis arıyorlardı. Biliyorlar ki şu anda milletin öfkesi durulacak gibi değil, pabuç pahalı ve sokağa çıkacak olsalar her birinin sonunun Kaddafi gibi olacağını iyi biliyorlar. 12 Eylül öncesinde olaylara karışan ülkücü gençlere, gençleri yakalayan polis ve yargılayan savcı/hakimler:”DEVLETİN POLİSİ ASKERİ YOKMU, SİZE NE OLUYOR? SİZ KENDİNİZİ POLİS VE ASKERİN YERİNE Mİ KOYUYORSUNUZ? diye sığaya çekiyorlardı. İşte şimdi sokakta ülkücü gençlik de yok başka gençlik de. Peki PeKaKa nasıl yapıyor? Şer örgütü çocuk ve kadınların da içinde olduğu kalabalıklarla yürüyüş, mitingler ve güvenlik güçlerine saldırılar gerçekleştiriyorlar. Ne acı ki, devletimizin verdiği maaş ve makam aracı ile barış ve demokrasi kelimeleriyle (diye diye bu güzelim kavramları da dumura uğrattılar) siyaset yapan milletvekilleri de bu kalabalığa destek verebiliyorlar. Hatta bazıları polis aracına taş, amirine tokat atmaya yeltenebiliyorlar!.. Bu insanlar milletvekili zırhından dolayı daha ifadeleri bile alınamadı. Efendim biz onların seviyesine düşmemeliyiz denilebilir. Ama onların silahı ile onlarla mücadele edildiğinde ancak başarı sağlanacağını bilmek için mutlaka terör uzmanı olmak gerekmez diye düşünüyorum. O zaman milletimize, bağrından çıkan güvenlik güçlerimize olan güven ve desteğini göstermesine fırsat verilmelidir. Bu aziz milletimiz hainlerin maşaları gibi her toplantının sonunda dedikleri olmazsa vitrin-bankamatik-belediye otobüsü gibi milli servet düşmanlığı yapıp yakma yıkma, kaldırım taşlarını sökme gibi seviyesizliklere düşmeyecektir. Aralarına provokasyoncuların girmemesi için otokontrollerini de kendileri yapabilecek dirayette olduklarını düşünüyorum. Milletimizin güvenlik güçlerimize güven ve desteğini dost düşman görmelidir. Yani güvenlik güçlerimiz(şehirde polislerimiz, arazide askerlerimiz) sadece orada görevli oldukları için, hainlerin maşası olan kalabalığın taş-molotof-havai fişek gibi saldırılarında onların ortasında yalnız bırakılmamalıdır. İnanın haberleri seyrederken kalbim duracak gibi oluyor. Bu arada Milletimiz derken ırk olarak Türk veya ana dillerinin Türkçe olması bakımından değil, kendini bu devletin bir sade bir vatandaşı olarak hisseden her yurttaşımızdan bahsediyorum. Değerli kardeşlerim bunları bir yürek yangınından dolayı yazıyorum. Yoksa vatan sevgisi-milliyetçilik hassasiyeti olan insanlarımızın kalkıp sokağa çıkarak şunlara, bunlara ve şer odaklarının binalarına saldırılsın diye yazmıyorum ki Allah biliyor. Emekli bir komutanın Eskiden güney doğuda her hangi bir sebeple asker/polis araçları konvoy halinde köy, kasaba ve şehirlerden geçerken araçlar alkışlanır ve çiçek atılırdı. Şimdi taş atıyorlar şeklindeki tespiti çok önemli. Bundan hareketle bir amaç birliği ile bir araya gelmiş vatandaşlarımızın temsilcileri olan sivil toplum kuruluşlarının da açıktan desteklerinin alınması gerekli tabii. PeKaKa kurşunu-bombası-mayını ile saldırıya uğramış şehidi olmayan il kalmamıştır diye düşünüyorum. Çünkü, yol güzergahlarında yer alan şehir, kasaba ve köy mezarlıklarının belli bir bölümü gelincik bahçeleri gibi baş uçlarında Albayrak'ların dalgalandığı şehit mezarları dikkati çekmektedir. Kahramanmaraş'ımız da son bir iki hafta içinde üçüncü şehidini bağrına bastı. İskenderun'un Denizciler beldesindeki saldırıda şehit olan polisimiz Kadir Alcıoğlu, Türkoğlu'na bağlı Kılılı kasabasındandı. Doğu görevini tamamlayarak İskenderun'daki görevine yeni başlamıştı. Dedesi ile aynı adı taşıyan oğul Ali, diğer şehit çocukları gibi babasızlığa alışmak durumunda. Allah, bahtını açık eylesin. Çukurca şehitlerinden biri olan rahmetli İdris Çam, merkeze bağlı Döngele kasabasından ve 2009 yılında aynı kasabadaki Çok Programlı Liseden mezun olan bir gencimizmiş. Ailenin onbir çocuğundan birisi olan şehidimiz için öğretmenleri de çok üzgün. Rahmetli şehidimiz, askere gitmeden önce bir fabrikada işçi olarak çalışıyormuş. Anne baba da ekmeğini elleriyle kazanan bir aile. Göksun Büyükkızılcık kasabasından olan Siirt'in Pervari kırsalında şehit olan uzman çavuş Bayram Kocabaş, bir kız bir de erkek iki çocuğunu anneleriyle birlikte gözleri yaşlı olarak bırakıp rahmeti Rahman'a ulaştı. Kasaba halkı genelde ekonomik yönden geçici mevsimlik işçilikle geçim temin eden ailelerden oluşuyor. Çevre köylerde ve il dışındaki işlerde çalışıyorlar. Kasabada, kaç yıllık kasaba olmasına rağmen köy halinden kurtulamamış bir yapılanma mevcut. Bu durumu Göksun'da görev yaptığımdan biliyorum. Evet, her şehidimizin ayrı bir hikayesi var. Basından öğreniyoruz yüreklerimiz burkularak. Erzurumlu şehidimiz rahmetli Mesut Kazanç'ın annesiyle bir görüşmesinde söylediği ve cenaze töreninde pankart olarak açılan Kalbim çok acıyor, sana göndereyim öp de geçsin annem Sözüne kim nasıl dayanır. Annesi nasıl dayansın bu acıya. Bir başka anne “Bütün şehir analarına sabır diliyorum. Diye kendi acısını bırakıp diğer kader arkadaşlarının haline tercüman oluyor. Bir şehit adayı evladını doğurmaktan başka bir dahli olmayan masum annelerin yüreğine ateş düşüren hainler inşallah operasyonların devam ettiği kazan vadisinde kaynarlar. Allah'tan şehitlerimize rahmetler, ailelerine ve milletimize sabırlar, devletimizin güvenlik kuvvetlerine de güç kuvvet ve muzafferiyetler ihsan esin inşallah. Başka ne demeli. Selam ve dua ile KALBİ ÖPÜLESİ ŞEHİTLERİMİZ Haberlere artık bakamıyoruz Kanunun dışına çıkamıyoruz Doyasıya ağıt yakamıyoruz ..Gurur duydu sizlerle milletimiz ..Kalbi öpülesi şehitlerimiz. Elazığ'dan, Edirne'den her ilden Şehitler karışık Kürt-Türk her dilden Şehitlikler bahçe çiçekler gülden ..Kalbimizde açan gonca gülümüz ..Kalbi öpülesi şehitlerimiz. Kalleşçe gizlenip arkadan vurdu Türk toprağı olmaz, hainin yurdu Sıkışınca hain hepten kudurdu ..Sıkın-kaçın” derken duyduklarımız ..Kalbi öpülesi şehitlerimiz. Analar babalar bacı kardeşler Kaderine razı, gencecik eşler Dağda kalsın hain, kokuşsun leşler ..Dua oldu dilde, bildiklerimiz ..Kalbi öpülesi şehitlerimiz. Acı hüzün doldu üzgün milletim İntikamın için vurur devletim Behlül, sahibine ver emanetin ..Sevgi-hasret-dua dileklerimiz ..Kalbi öpülesi şehitlerimiz.