Kamu yönetiminde “reform şart.” Bu cümle birinci ve ikinci n'yi birlikte açıklar. Birinci ve ikinci “n” için, genelde hiç kimse itiraz etmez ve hiçbir tartışma yaşanmaz. Bu iki hususta büyük ekseriyetli bir fikir birliği ve uzlaşma vardır. Bu reforma tepeden tırnağa, A'dan Z'ye kamu yönetimi içerisinde yapılmalıdır. Kamu yönetiminin neden yapılacağı konusunda da genelde uzlaşma vardır. Çünkü, kamu yönetimin etkinsiz ve verimsizliği nedeniyle reform yapılması gerektiği açıktır. Reformu kimi yapacağı da tartışmasız kabul edilebilecek bir husustur. Kamu yönetimi reformunu hükümetin yapacağı da açıktır. Burada da bir sorun ve tartışma yoktur. Gel gör ki, geriye kalan 2 n konusunda oldukça müphem ve belirsizlik vardır? Bu reform “nasıl” ve “ne zaman” yapılacak? İşte asıl mesele burada. İşte asıl sıkıntı burada. Nasıl ve ne zaman! İşte müphem olan husus budur. Bu müphem hususlardan “ne zaman” sorusu da yetkili ve ilgililerin takdirindedir. Bu nedenle üzerinde kafa yormaya gerek yoktur. Bu durumda, yalnız 1 n üzerinde fikir beyan edebilirim. O da “nasıl” sorusu üzerinedir. Kamu yönetiminde reform nasıl yapmalı sorusu üzerine uzun uzun açıklamalar yapmak mümkündür. Bu yazıda uzun uzun açıklamalar yerine, kamu yönetiminde reformun 4 alanda yapılması üzerinde duracağım. Kamu yönetimindeki reformun bir çok alanı kapsaması gerektiği elbette düşünülebilir. Ancak, genelde şu 4 alanı mutlaka kapsaması gerektiğini üzerinde büyük oranda fikir birliği olduğunu düşünüyorum. Kamu yönetiminde reformun gerçekleştirilmesi gerektiği 4 alan şahsî görüşüme göre şunlardır. 1- Kamu yönetimindeki organizasyon ve teşkilatlanmada dikey yapılanma yerine yatay yapılanma esas alınmalıdır. 2- Merkezden yönetim yerine yerinden yönetim sistemi getirilmelidir. 3- Çalışanlar performanslarına göre değerlendirilmelidir. 4- Çalışanlar arasında eşit işe eşit ücret sistemi esas alınmalıdır. Kamu yönetimindeki reformun, esasta bu dört alanda olması gerektiğini düşünüyorum. Dikkat edilirse, alanların ilk ikisi, genel mahiyette, yani organizasyon ve teşkilat yapısı üzerine, diğer iki ise özel mahiyette, yani insan kaynakları üzerinedir. Bu reformların kısa açıklamalarını yapmak gerekirse, şu görüşlerimi ifade edebilirim. Dikey örgütlenme, iş ve zaman kaybına neden olan bir örgütlenmedir. Bir işlemin ikmal edilebilmesi için, memur, şef, şube müdürü, daire başkanı, genel müdür yardımcısı, genel müdür, müsteşar yardımcısı ve müsteşar şeklinde sekiz aşama gerektiriyorsa, bu dikey bir örgütlenmedir. Bu sekiz aşama yerine belki de, iki aşama bile yeterli olacaktır. Dikey örgütlenmede hiyerarşik konum öne çıkar. Yatay örgütlenmede ise iş bölümü ve etkinlik öne çıkar. Merkezden yönetim ve yerinden yönetim noktasında ise şu görüşümü ifade etmek istiyorum. Merkezden yönetim güçlerin tek elde ve tek merkezde toplanmasıdır. Yerinden yönetim ise, hizmetin etkin ve pratik şekilde tabana doğru yayılmasıdır. Bu genel mahiyetteki reformların yanında, kamu yönetiminde çalışanların etkinliğini sağlamak üzere, performans kriterleri getirilmeli ve bu performansı gösteren ile göstermeyen personel arasında değerlendirme farkı olmalıdır. Performansı yüksek olana daha fazla ücret ödenebilmelidir. Eşit işe eşit ücret konusu da tarife ihtiyaç göstermeyecek derecede açıktır. Bir işi memur yapıyorsa farklı ücret, işçi yapıyorsa farklı ücret alması kabul edilemez. Önemli olan işi yapanın unvanı ve statüsü değildir. Önemli olan işin kendisidir. Kamu yönetimi mevcut hâliyle etkin ve verimli bir şekilde işleyemez. Kamu yönetiminde reform, özellikle yukarıda belirttiğim 4 alanda şarttır. Kamu yönetiminde bu reformun bir an önce sağlanmasını dilerim.