Son zamanlarda ise bir furya aldı başını gitti. Ahlaki acıdan toplumumuza uymayan yakıştırmalar, aile kültürümüzle bağdaşmayan yakınlaşmalar. Çok acıdır ki bizlerde bu furyanın bağımlısı olma yolunda ilerliyoruz. Hiç belgesel izliyor muyuz acaba? Çok az değil mi çünkü dizi filimler daha cazip geliyor. Hatta kimilerimiz bu dizileri kaçırmamak adına çok sevdiği etkinliklerden hatta ailesinden bile bir anda vazgeçebiliyor. Hayatımızın merkezi olmuş adeta. İşten veya okuldan çıkıp koşa koşa evimize gidiyoruz gözümüzü bile kırpmadan saatlerce o renkli kutunun karşısına oturup o çok sevdiğimiz ama bize bir şey kazandırmayan bunun yanında bizden bir çok şey çalan o dizileri izliyoruz. Hatta yemek yapmasını unutan kocasının eve geldiğini bile fark etmeyen kadınlar var. Buna ne demeli şimdi. Son zamanların en meşhur dizi filmlerin de konuları gereği bizden hatta yaşam tarzımızdan çok uzakta gelişen hikayeleriyle kendini bulan insanlara sadece üzülüyorum. Olduğu yerde kendini unutarak canlandırılan karakterlere kendini benzetmeye çalışan diğer insanlara da maalesef yorum bile yapasım gelmiyor. Dizi filmlerde, magazin programlarında boy gösteren sadece gösterişten ibaret aslında ilim ve kültürden yana nasibini almamış güzelliğin ön planda olduğu ama nedense zekanın ve bilginin zerresinin bulunmadığı bu insanlara benzemeye çalışmak kişinin kendi benliğini kaybetmesine de yol açmıyor mu sizce. Kendimiz olmaktan daha güzel ne olabilir ki. Bizi biz yapan benliğimiz , bizi diğer insanlardan farklı kılan karakterimiz, her şeyden önce yaradanın bize bahşetmiş olduğu zekamızı neden böyle boş işler için kullanıyoruz acaba. Geç olmadan kendimize gelelim bence. Bizden sonraki nesillerin ahlak güzelliği için kendimize gelelim. Okuyalım ilim sahibi olalım ama benliğimizden ve insanlığımızdan ödün vermeyelim”¦ Kendimiz gibi olalım. Görünmek istediğimiz gibi değil”¦