Bu düşüncemi yazıya dökmemin nedeni, geçen gün Ahkaf Suresi 15. ayette dikkatimi çeken ve “kırk yaşına” atıf yapılan bir cümledir. O cümle şu şekildedir: “Nihayet olgunluk çağına gelip, kırk yaşına varınca şöyle der.” Ayetin bu cümleden önce ve sonra da kısımları vardır. O kısımlarda da nice hikmetler saklıdır. Onu biraz sonra belirteceğim. Ayetin bu kısmı bile şu hususu çok açık ve net bir şekilde açığa çıkartıyor: “Kırk yaşı olgunluk yaşıdır.” Yukarıda bahsi geçen ayetin tamamı şöyledir. “Biz insana anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu ne zahmetle karnında taşıdı ve ne zahmetle doğurdu! Onun (anne karnında) taşınması ve sütten kesilme süresi (toplam olarak) otuz aydır. Nihayet olgunluk çağına gelip, kırk yaşına varınca şöyle der: “Bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi, senin razı olacağın salih amel işlememi bana ilham et. Neslimi de salih kimseler yap. Şüphesiz ben sana döndüm. Muhakkak ki ben sana teslim olanlardanım.” Evet, kırk yaşı Peygamberimize (sav) risalet verilme yaşıdır. Kırk yaşında nice hikmetler mevcuttur. İnsan kırk yaşına vardığında, “olgunluğa erişiyor”, işte bu olgunluk yukarıdaki o duayı gerektiriyor. O dua ki, bir insanın kurtuluşu için gereken her şeyi içinde barındırıyor. Bir insan, “kendisine ve ana babasına verilen nimetlere şükrediyorsa, Allah'ın razı olacağı yararlı işleri yapmayı tüm gönlüyle istiyorsa ve bu isteğini kendisinden sonraki nesli için de diliyorsa ve tüm bunları gerçekleştiriyorsa” bundan büyük bir olgunluk alameti olabilir mi? Elbette olamaz. İnsan kırk yaşına vardığında “olgunluğun” yanında bir de “dönüş” yaşıyor. O dönüş, kırk yaşına kadar olan tüm hatalardan ve tüm günahlardan kesin olarak dönmek ve büyük bir pişmanlık duymaktır. Kırk yaşında olgunluğa eren insan, hatalardan dönen insan, “Allah'a teslim olmuş” demektir. Öyleyse, “kırk yaşının hikmeti nedir” diye kendi kendime sorduğum sorunun cevabını, yukarıdaki üç nokta ile izah etmek mümkündür. Bu üç nokta, “olgunluk, hatalardan dönmek ve Allah'a teslim olmaktır.” Evet, “kırk yaşı” çok çok önemlidir. İnsan, kırk yaşına kadar Dünyada maddi ve manevi olarak yaşayacağı çoğu hususların farkına varıyor. Bu yaşa geldiğinde, Dünyanın maddi zevkleri yavaş yavaş sönmeye başlıyor. Bu yaşta maneviyat daha da ön plana çıkmaya başlıyor. Bunlar “genel olarak doğru” gerçeklerdir. Dikkat edildiyse, yukarıda, “bunlar genel olarak doğru gerçeklerdir” diye bir ibare kullandım. Yani, herkes için “kırk yaşında maneviyat yönünde bir ivme kazanıp da hatalardan dönülüyor” diye bir durum sözkonusu değil. Maazallah “kırk yaşından sonra azanlar” da yok değil. Bunlar için kullanılan terimi de biliyoruz. “Kırkından sonra azanı teneşir paklar” diyoruz. Buna göre, “kırk yaşının” önemi vicdanlarda da yer etmiştir. Bir nevi, bu yaşa kadar olan hata ve günahlar, halk tarafından da belirli bir anlayışla karşılanıyor. Ancak, bu yaştan sonraki hata ve günahlar oldukça yadırganıyor. Nitekim, gençlik yaşı dediğimiz kırk yaşına kadar olan dönem günah işleme zemini açısından daha müsaittir. Bu müsaitliğe rağmen, en güzeli “gençlikte de hata ve günahtan uzak durmaktır.” Bu mümkün olamıyorsa, artık kırk yaşından sonra olgunluğu ermek gerekir. Evet, kırk yaşı kemal yaşıdır. Bir insan hata ve günah içindeyse, artık kırk yaşı hata ve günahlara veda etme yaşıdır. Bir insan, o yaşına kadar hâlâ Allah'a teslim olmamışsa, artık kırk yaşı “teslim olma yaşıdır”. Kırk yaşında hikmet var, onda nice nimet var. Tabi bilene, anlayana ve tefekkür edene. Yazımın sonunda, Yüce Rabbime şu dua ile niyazda bulunuyorum: “Allahım (cc), bizleri yaşına, başına uygun davrananlardan eyle. Tüm yaşlarda günah ve hatalardan uzak eyle. Özellikle kırk yaşından sonra hata ve günahlardan muhafaza buyur.” Amin.