1-Önce şunu açık yüreklilikle ifade etmeliyim ki, ne bayramlar eski bayramlar ne de memleketim eski memleket. Bayramın ruhaniyeti elbette üzerimizdedir. Fakat biz o ruhaniyeti doya doya yaşayamıyoruz. Gıybet-dedikodu almış başını gidiyor. Bayramlar küslerin barışması için bir vesile değil mi? Nerdeeeee? Küsler sert bir şekilde yine küs, barışlar ise pamuk ipliğine bağlı bir şekilde görüntüde barış hâli yaşıyor. Şunu demek istiyorum. Barışlar “küsmek için sanki bahane arıyor”. Küslerin barışması oldukça zor, barışların küsmesi ise çok kolay. Toplumumuzun genel ahvâli bu. Bayramda gördüğüm bir diğer ahvâl şu: Herkes akrabasıyla bayramlaşıyor ve birbirleriyle yiyip içiyor. Komşuluklar maalesef bitmiş. Komşunun evine gidip sohbetli bayramlaşmalar çok azalmış. Herkes birbirini yollarda görüyor ve bayramlaşıyor. İçimize, dar aile çevremize kapandık. 2- Gelelim gençlere. Gençlerde bayram coşkusundan çok, havai ve nefsi coşkular daha fazla. Kimileri internet kafeleri doldurmuş, kimileri kahvehaneleri doldurmuş. İki cümleyi bir araya getirmekten acizler. Bir ara Pazarcık'taki bir internet kafeye girip e-mail adresimden bir yazı gönderecektim. Girer girmez dışarı çıkmak zorunda kaldım. Gençlerin birbirlerine karşı küfürlü konuşmaları ahlaksızca bir davranıştı. Pazarcık'taki gençler arasında küfürlü konuşmalar maalesef çok yaygın. Sırf Pazarcık mı? Aynı durum Kahramanmaraş ve diğer yerler için geçerli değil mi? Elbette oralarda da gençlerimizin birçoğu aynı havailik içindedir. 3- Yukarıda iki madde ile sosyal durumu kısaca ele aldım. Bunun dışında ne gördüm. Kahramanmaraş şehir merkezinde yoğun hava kirliliğini gördüm. Niye böyle bu hava kirliliği? Doğalgaz yaygınlaşmadığından dolayı ısınmadan kaynaklanan hava kirliliği mi etkin, yoksa sanayiden kaynaklanan hava kirliliği mi yaygın? Yoksa her ikisi mi? Bu hususta benim şahsi kanaatim her ikisi de etkindir. Özellikle gecekondu tipi dediğimiz evlerde kışın kullanılan kömürlerin kalitesi önemlidir. Bırakın bu gecekonduları hâlen birçok apartmanda bile doğalgaz yaygınlaşmadığı için kömür kullanılmaktadır. Bu kömürler kalite yönünden zayıfsa işte sorun burada başlar. Sanayideki birçok fabrikanın baca gazı filtresi olmadığı biliniyor. Bunlar bir araya geldiğinde hava kirliliği oluşuyor. Üstüne üstlük Kahramanmaraş Şehir merkezinin hava akımı yönünden durumu da hava kirliliğini körüklüyor. Hava akımını Ahırdağı engelliyor. Neticede olan Kahramanmaraş'ta yaşayan halkımıza oluyor. Maalesef kış günleri hava kirliliğinden muzdaripiz. Yapılan araştırmalara göre hava kirliliğinde en olumsuz durumda olan ilk yedi il arasındayız. 4- Kahramanmaraş'ta yeni Rektör seçimi de halkımızda yeni beklentiler meydana getirmiş. Pazarcıklı Hemşehrimiz Fatih KARAASLAN'ın Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesine rektör olması herkeste bir heyecan oluşturmuş. Pazarcık'ta da hâlen açılmayı bekleyen Meslek Yüksekokulu dolayısıyla yeni rektörden beklentiler yüksek. Pazarcık'ta, Kaymakam Mustafa SARIKAYA Bey ve Belediye Başkanı Kamil DALKARA Bey ile bir sohbet esnasında, konu yine bu hususa geldi. Pazarcık Meslek Yüksekokulunun Pazarcık dışında hizmet vermesi kabul edilemez. Meslek Yüksek Okulu açıldığında Pazarcık'taki ekonomik ve ticari hayat elbette daha da canlanacaktır. 5- Bayramın dördüncü günü, Hemşehrimiz Sıtkı GÜVENÇ Bey ile görüştüm. Kendisi ile evinde bayramlaştıktan sonra, birlikte TEMA Vakfındaki Bayramlaşmaya iştirak ettik. TEMA Başkanı Cafer KALALI Bey'in ilgi ve nezaketi gerçekten takdire şayandı. Kendisiyle Kahramanmaraş'taki ormancılık ve ağaçlandırma çalışmaları ve genel olarak yeşillendirme çalışmaları üzerine istişarelerimiz oldu. Türkiye çapında ilk olma özelliğinde olduğunu ifade ettiği bir projeden bahsetti. Bu projeyi yakında gerçekleştiğinde göreceğiz hep birlikte. Bu arada Kahramanmaraş Belediyesince yaptırılan Muhsin YAZICIOĞLU Parkı görmeye değer bir yer olmuş. Çok beğendim. İnsanlarımızın huzurlu ve mutlu bir şekilde gün geçirmeleri için güzel bir park olmuş. Kahramanmaraş Belediye Başkanı Mustafa POYRAZ ve ekibini candan kutlarım. 6- Hem Kahramanmaraş ve hem de Pazarcık'ta ekonomik ve ticari hayatta bir canlılık gördüm. Pazarlar dolup taşıyordu. Bu husus güzel ve sevindirici bir durum. İnşallah bu canlılık böyle devam eder. Mesela Kahramanmaraş sanayisinin metal mutfak eşyaları alanında öncü konumunda olduğunu müşahede ettim. Bir Hemşehriniz olarak sevindim ve onur duydum. 7- Başka ne gördüm? Pazarcık-Kahramanmaraş arasında birkaç kez seyahat ettim. Bu iki yerleşim yeri arasındaki yolun, Narlı'dan itibaren ta Kahramanmaraş'a kadar, yol inşaatının bitirilememesi dolayısıyla tek şeritli olması trafikte sıkıntı oluşturuyordu. Hatta şunu da belirteyim. Yol bitmiş gibi duruyordu. Ancak açılmamıştı. Keşke Bayram'da bu yol açılmış olsaydı. İnsanlarımız daha huzurlu ve kolay bir seyahate kavuşurlardı. Bu arada Kurban Bayramında Ülke genelinde 160'dan fazla kişinin trafik kazalarında vefat etmesi ve yüzlerce kişinin yaralanması içimizi derinden mahzun etti. Bayram'a büyük gölge düştü. Bu hususta tedbirler yetmiyor mu? Neden bu böyle? İnsanımız eğitimli değil maalesef. Trafik kazalarındaki durumumuz maalesef çok acı. Çözümü ise Devlet değil Millet bulmalıdır. Trafikte, kendimiz çok dikkatli ve bilinçli olmalıyız. 8- Son olarak, Prof. Dr. Fahri KAYADİBİ Bey'in Cuma Günü Ulu Camii'nde namazdan önce verdiği vaazı anlatmak istiyorum. Gerçekten de çok yerinde ve çok anlamlı bir vaaz oldu. Vaaz sırasında, “kim bu Zat” diye kendi kendime sordum. Vaaz bittiğinde Hocamız kendisini tanıttı. Sanırım 30 yıl kadar evvel İlimizde Müftülük görevini ifa etmiş. Şimdi İstanbul Üniversitesinde İlahiyat Profesörü olarak görev yapıyormuş. Allah razı olsun. Gönüllerimize çok enfes bilgiler sundu. Kurban Bayramı dolayısıyla memleketimde gördüklerimin ve müşahede ettiklerimin bir kısmı bunlardı. Allah nice nice güzel ve mutlu Bayramlar nasip etsin. Amin.