“Maraş, İslam orduları tarafından ne zaman fethedildi” diye kendime sordum. “Hz. Ömer'in hilafeti döneminde” cevabını aldım. “Peki, Kudüs, İslam orduları tarafından ne zaman fethedildi” diye kendime sordum ve “yine Hz. Ömer döneminde” cevabını aldım. Evet, Maraş ve Kudüs'ün İslam orduları tarafından fethi aynı döneme rastlar. 636 yılında hemen hemen tüm Suriye'nin fethini tamamlayan Halid b. Velid komutasındaki İslâm orduları Antakya, Antep, Adana ve Maraş'a doğru da seferlere başladılar. İşte Maraş, bu seferler sırasında fethedildi. Aynı İslam orduları, Bizans'ın elinde bulunan Suriye ve çevresinin fethini tamamladıktan sonra, yönünü Kudüs'e çevirmişlerdir. Ebu Ubeyde kumandasında bulunan bir ordu Kudüs şehrini muhasara etmiştir. Kudüslüler, teslim olmak için Hz. Ömer'i davet ettiklerinden, Halife, bizzat gelerek halkla görüşmüş ve herkesin emniyet ve adelet içinde yaşayacağını ilan etmiştir. Kudüs, bu şekilde Müslümanların eline geçmiştir. Bu yönüyle Maraş ve Kudüs arasında bağ ve irtibat vardır. Çünkü, ikisi de Hz. Ömer'in şehridir. Gel gör ki, Hz. Ömer'in şehri Kudüs, şu an, Yahudi zulmü altında. Bir Hz. Ömer'i düşündüm ve bir de bizi. O büyük Halife'nin 10 yıllık halifelik döneminde, Başkent Medine'ye neredeyse her gün fetih müjdesi gelmiştir. Suriye, Irak, İran, Mısır, Kudüs, Maraş çok kısa süre içerisinde fethedilmiştir. En büyük özelliği “adalet” olan Hz. Ömer'e olan ihtiyaç, bir Miraç kandili arefesinde olduğumuz bu günlerde kat be kat artıyor. Kudüs'ü düşündükçe içimize binlerce hüzün düşüyor. Maraş ve Kudüs, her ikisi de Hz. Ömer'in şehri dedik. Peki, başka ne gibi ortak özellikleri var? Maraş ve Kudüs, ikisi de beş harfli bir kelime. Maraş ve Kudüs, ikisi de fethedilmiş iki şehir. Maraş ve Kudüs, ikisi de mübarek insanların bağrında yattığı iki mekân. Kudüs'te, Uzeyr Peygamber(as)'in mezarı, Davut Peygamber(as)'in mezarı ve daha onlarca Peygamberin mezarı bulunmaktadır. Hz. Süleyman(as)'nın mezarının yeri belli değildir. Ancak, bir rivayete göre, Kudüs'te Kubbet-üs Sahra'da bulunduğu belirtilmektedir. (En doğrusunu Allah (cc) bilir) Gelelim Maraş'a. Maraş'ta da sahabeden bazı zatların kabirleri bulunmaktadır. Çünkü, sahabelerden bazıları Maraş'ın fethine bizzat katılmış ve bir kısmı burada şehit düşmüştür. İşte bunlardan birisi de, Malik b. Eşter'dir. Buraya kadar olan sözlerimden Kudüs ve Maraş arasında bağ kurmaya çalışıyorum. Esasında çok da araştırmaya lüzum yok. Çok da kafa yormaya lüzum yok. Çünkü, İslam'ın tüm şehirleri arasında sarsılmaz bir manevi bağ vardır. Hem Kudüs ve hem Maraş, ezelden beri İslam'ın şehirleridir. Bu kıyamete kadar asla değişmez. Kudüs, tüm İslam Şehirleri içerisinde Mekke, Medine'den sonra üçüncü sırada gelir. Dördüncü sıra İstanbul'undur. Kudüs'ün önemini anlatmak için çok da çaba sarfetmeye lüzum yok. Çünkü, yalnızca bir ayet bile bunu anlatmaya yeter. Yüce Allah, Kur'anı Kerim'de şöyle buyuruyor: "Kulunu, kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için bir gece Mescidi Haram'dan çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa'ya yürütenin şanı pek yücedir." (İsra, 17/1) Burada bir husus, bir ibare hemen dikkat çekiyor. "Çevresini mübarek kıldığımız" sözünden anlaşıldığı üzere, Kudüs mübarek bir mekândır. Evet, Maraş'tan Kudüs'e nice yol, nice iz vardır. Müslümanlar kardeştir, sen ben yoktur, biz vardır. Bu durum itibariyle Maraş ve Kudüs kardeştir. Son yıllarda moda kabilinden ve görüntüde ilan edilen Kardeş Şehirler gibi değil bu kardeşlik. Maraş ve Kudüs'ün kardeşliği özdedir. İkisi de ezelden beri kardeştir. Miraç bir muştudur. Miraç bir başlangıçtır. İnşallah, Maraş'ta karşılayacağım bu Miraç Nurlu bir başlangıç olur. Evet, “Maraş'tan Kudüs'e Miraç Düşüncelerim” bunlar. Bu vesile ile Ümmet-i Muhammed'in Miraç Kandili'ni tebrik eder, iman, sağlık, başarı, Huzur ve Nur dolu günler dilerim. Allah (cc), eski günlerimizde olduğu gibi Ümmet-i Muhammed'e tekrar fetih dolu günler nasip etsin, İnşaallah”¦