Fatiha suresi bir huzur, bir kurtuluş verdiği gibi, Miraç da huzur ve kurtuluş verir. Yükseklere çıkan nasıl huzur buluyorsa, Miraç öyle huzur verir. Kurtulur insan, ağırlıklarından, yüklerinden kurutulur insan, yol aldıkça semada. Miraç, zamandan ve mekandan da kurtuluştur. Bizi üzen esasında zaman ve mekandır. Bize rahatsızlık veren, zaman ve mekan arasında sıkışmışlığımızdır. Miraç da zaman da yok, mekan da. Miraç hadisesine çok boyutlu bakmak mümkündür. Sırların açılışı olarak da görebiliriz miracı. Bir insanın sırlara vakıf olması nasıl olur? Öncelikle o sırların bulunduğu yere gitmesi ve görmesiyle olur. Miraç'ta ne var? Gitme ve görme var. Miraç bir seyahat ve müşahedattır. Seyahat eden kişi seyahat etiği yerleri görür, gözlemler ve müşahede eder. Sevgili Peygamber Efendimiz (asm) Miraç'ta seyahat etmiş, görmüş ve gözlemlerde bulunmuştur. Tabi bu seyahat zamana ve mekana bağlı olmayan mucizevi bir yolculuktur. Miraç hadisesi Kur'an-ı Kerim'de şöyle anlatılır: “Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed'i) bir gece Mescid-i Haram'dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren Allah'ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” (İsra Suresi, Ayet:1) İsra gece yürüyüşü manasına gelmektedir. İsrâ ve Mirac hadisesi, Efendimizin (asm) peygamberliğinin on ikinci yılında, Mekke'de vuku bulmuştur. Hadise özetle şöyle cereyan etmiştir: Recep ayının 27. Gecesi Cenab-ı Hakk'ın daveti üzerine Cebrail Aleyhisselâmın rehberliğinde Peygamber Efendimiz (asm) Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksâ'ya, oradan semaya, yüce âlemlere, İlâhî huzura yükselmiştir. Evet, bu seyahat Peygamberimize (asm) mucize olarak ikram edilen bir büyük ve kutlu seyahattir. Miraç hadisesinin belirtildiği ayet, “kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye” başlıyor. Daha sonra, “kulunu (Muhammed'i) bir gece Mescid-i Haram'dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren” şeklinde devam ediyor. Burada iki husus, daha doğrusu iki fiil öne çıkmaktadır. Bunlar “göstermek ve götürmek” fiilleridir. Göstermek bir maksattır. Götürmek ise bir yöntemdir. Miracın hedefi göstermektir. Neyi göstermek derseniz, onun açıklaması da ayette var. Ayetlerden bir kısmının gösterilmesidir. O ayetler, kainata, hayata ve ahirete dair bir kısım ayet ve delillerdir. Yüce Rabbimiz (cc), bu ayetleri, Sevgili Peygamber Efendimize (asm) bulunduğu yerde de gösterebilirdi. Seyahat ve götürmeye ne gerek vardı diye sormak mümkündür. Onun cevabı şudur: Miraç bir yükselme ve yol alıştır. Seyahat etmeden yol alamazsınız. Oturduğunuz yerde yükselemezsiniz. Hareket gerekmektedir. Hareketten sonra gelir bereket. Ekmeden biçemezsiniz. Biçtiğinizi harmanda işlemeden yenilecek hale getiremezsiniz. Berekete giden yol aşama aşamadır. Neticede, Miraç'taki seyahat bir çok hususa işaret etmektedir. Miraç'ta Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa mekanlarından bahsedilmektedir. Bu iki yer, birer basamaktır. Yükselmek için ayağınızı bir yere basmak zorundasınız. Yükselmek için yerden kuvvet alacaksınız, ancak semanın da yükseltme gücünden yararlanacaksınız. Mescid-i Haram yeryüzünü, Mescid-i Aksa ise gökyüzünü temsil ediyor olabilir. Yeryüzü de, gökyüzü de Müslüman'ın emrindedir. Mescid-i Haram da, Mescid-i Aksa da Müslüman'ındır. Miraç'tan Peygamber Efendimiz (asm) hediyelerle, müjdelerle döndü. En büyük hediye namazdır. En büyük müjde de şudur: “Beş vakit namaz kılan ve şirk koşmayanlar Cennet'e gireceklerdir.” Bu gece idrak edeceğiz Miracı İnşallah. Miraç gecesi öncesi bu düşünceler doğdu zihnime. Miraç Kandilinizi bu duygu ve düşüncelerle tebrik eder, Miraç hediyelerinin kıymetini bilen ve müjdeye nail olan Kullardan sayılmamızı Yüce Rabbimden (cc) niyaz ederim.