Çünkü, İslam, mü'minlere kardeşliği ve sevgiyi emrediyor. Müslümanlık, kardeşlik ve sevgiyi gerektiriyor. Ancak, teorik olarak bu gerekliliğe rağmen, bir Müslüman toplumda fertler arasında sevgisizlik, husumet, haset, düşmanlık, şiddet ve benzeri olumsuz davranışlar yaygınlaşıyorsa, kabalık, cehalet ve saygısızlık mânâsına gelebilecek bir çok olay her gün gazete sayfalarını dolduruyorsa, her gün TV ekranların da yer buluyorsa, Müslüman bir toplumun fertleri olarak “şapkamızı önümüze koyup düşünmeliyiz”. Toplumdaki genel durumumuz bu açıdan endişe vericidir. Toplumda endişe uyandıran yozlaşma ve bozuşmaya dair oldukça fazla olay mevcuttur. İşte bu olaylardan bir tanesi. Bu olay dünkü (09.06.2010 tarihli) gazete ve TV'ler tarafından topluma yansıtıldı. Haber kısaca şöyle: “İstanbul Bayrampaşa'da park yeri yüzünden çıkan bıçaklı kavgada, 3 kişi hayatını kaybetti. Kavgada 2 kişi de yaralandı.” Gazete haberine göre, iki dükkân komşusu araba park yeri yüzünden birkaç gün öncesinden tartışmışlar ve olayın olduğu gün de, “sen bana yan baktın” diyerek birbirlerine saldırmışlar. Bu nasıl bir şiddet ve geçimsizlik hâlidir ki, bu nasıl ben merkezli düşünme hâlidir ki, kimse gözünün üstünde adeta kaş istemiyor. Kimse empati yapmıyor. Kimse komşunun durumunu düşünmüyor. Kaba-saba insanların ve kabadayıların ve magandaların etrafta kol gezdiği bir toplum olduk. Kimse bu mânâda güvende değil. Tabi ki toplumumuzda iyi, güzel ve doğru örnekler de vardır. Hatta belki bunlar sayıca daha fazladır. Fakat, son yıllarda yaşanan bu olumsuz olaylar dikkat çekici bir şekilde artmıştır. Bu artış Bizleri konu hakkında, toplumumuzdaki cehalet ve şiddeti, sevgisizlik ve düşmanlığı giderme noktasında şümullü bir şekilde düşünmeye sevketmelidir. Bir toplumda kardeşliği tesis etmede, sevgisizliği, şiddeti gidermede esas alacağımız ölçü esasta belirlidir. Ve bu ölçü Kuran-ı Kerim'de ve Hadis-i Şeriflerde çok açık bir şekilde bulunmaktadır. İşte Size bu mânâda üç ayet-i Kerime:"Mü'minler ancak kardeştirler; siz de kardeşlerinizin arasını düzeltin." (Hucurat Sûresi, 10. ayet) "Kötülüğe iyiliğin en güzeliyle karşılık ver. Bir de bakarsın, aranızda düşmanlık bulunan kimse candan bir dost oluvermiştir." (Fussilet Sûresi, 34. ayet) " O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever." (Âl-i İmrân Sûresi 134. ayet) Bu ayet-i kerimelerle birlikte gelin şu Hadis-i Şerif'teki ikazı da tefekkür edelim: "Müslümanın din kardeşine üç günden fazla küs durması helâl olmaz.” Toplum hayatındaki huzur ve mutluluk için esas alacağımız ölçü işte bu Ayet-i Kerimelerde ve Hadis-i Şerif'te vâz edilmiştir. Öyleyse ölçümüz bunlardır. Öyleyse esas alacağımız ana mihenk budur. Kaynağını bu ölçülerden alan Âlimlerimiz de mü'minleri ısrarlı bir şekilde uhuvvete çağırmış ve hikmetli, ibretli sözlerle kardeşliğe davet etmişlerdir. İşte, bir toplumda kardeşliği tesis noktasında Bediüzzaman Said Nursî (ra) beyan ettiği hakikatler:“Adâvet etmek istersen, kalbindeki adâvete adâvet et, onun ref'ine çalış. Hem en ziyade sana zarar veren nefs-i emmârene ve hevâ-i nefsine adâvet et, ıslahına çalış. O muzır nefsin hatırı için mü'minlere adâvet etme. Eğer hasmını mağlûp etmek istersen, fenalığına karşı iyilikle mukabele et. Çünkü, eğer fenalıkla mukabele edersen, husumet tezayüd eder. Zâhiren mağlûp bile olsa, kalben kin bağlar, adâveti idame eder. Eğer iyilikle mukabele etsen, nedâmet eder, sana dost olur.” Uhuvvet Risalesi baştan başa bir toplumun fertlerini huzur ve selamet içinde, kardeşlik ve sevgi atmosferinde bir arada bulundurmanın esas ve usulleriyle mücehhezdir. Hepsini yazmaya yazımızın hacmi müsait değildir. Ancak, yazımın hacmini biraz daha artırmayı göze alarak Uhuvvet Risalesinde geçen Hafız-ı Şirazi'ye ait iki veciz sözü de belirtmeden geçemeyeceğim: 1-"Dünya öyle bir metâ (mal) değil ki nizâa (kavgaya) değsin." 2 -"İki cihanın rahat ve selâmetini iki harf tefsir eder, kazandırır: Dostlarına karşı mürüvvetkârâne muaşeret ve düşmanlarına sulhkârâne muamele etmektir”. Sözü uzatmaya gerek yok. Kur'an-ı Kerim'de, Hadis-i Şerif'lerde ve Müslüman Alimlerin Kitaplarında ayan-beyan ifade ediliyor ki; “Mü'min olmak uhuvvet (kardeşlik) ve muhabbeti (sevgiyi) iktiza ediyor. Husumet (hasımlık) ve adaveti (düşmanlığı) ise men ediyor.” Bu vecihle Mü'minlere uhuvvet ve muhabbet yakışıyor. Bu bakış açısıyla Mü'minlere Müslüman kardeşlerinin hatalarını affetme yakışıyor. Husumet ve adavet ise yakışmıyor. Birbirine husumet eden Mü'minler varsa, şimdi düşünsün. Vesselam.