Manifest der Vielfalt (Çeşitlilik Manifestosu) başlıklı girişimin üyelerinden Mehmet Çelebi, ‘Alman İslamı, ‘Devlet İslamı’, ‘modern İslam’ veya ‘liberal İslam’ gibi kavramların bolca kullanılmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirdi.

The Huffington Post’a yazan Çelebi, ‘İslam Almanya aittir‘ tezinin tartışılmaya başlanmasıyla birlikte sürekli kullanılan bu kavramların kafaları karıştırdığını ve problemlerin sebeplerini görmeyi engellediğini dile getirdi.

Aynı zamanda Avrupa Türk-İslam Birliği (ATİB) Yönetim Kurulu Üyesi olan Çelebi, bu kavramların ‘Müslümanlarla birlikte’ eleştirel bir sorgulamaya tabi tutulmasını istedi.

Almanya’da dinini yaşayan Müslümanların dinlerinin bu ülkenin bir parçası olduğunu yıllardan beri bildiğine dikkat çeken Çelebi, eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un ‘İslam Almanya’ya aittir’ sözünün tartışma konusu haline getirilmesini Müslüman toplumun bir ‘geriye gidiş’ olarak gördüğü tespitinde bulundu. Çelebi, Wulff’un sert tepkilere maruz kaldığında Müslümanların ilk kez ‘Ben Almanya’ya ait miyim?’ sorusunu sorduklarını ifade etti.

‘Alman İslamı’ ile ilgili tartışmaları, kendini ‘liberal meslek Müslüman’ı tanımlayan ve bir avuç Müslümandan fazlasını temsil etmeyenlerle birlikte yürüten siyasi aktörlerin Pegida gibi tepkiler de eklenince cevaptan çok soru oluşturduklarına değinen ATİB üyesi, ‘Alman İslamı’ talebinin bir gerekçesinin bulunmadığını yazdı.

Almanya’da yaşayan Müslümanların çoğunluğunun barışçıl bir birlikten yana olduğunu söyleyip aynı cümle içinde ‘modern’, ‘liberal’, ‘Alman’ İslam’ı isteyen politikacılara tepki gösteren Çelebi, tartışmanın siyasi olduğunu, ‘Alman İslamı’ kavramının da sosyal, kültürel ve siyasi arka plana sahip olmakla birlikte İslam ilahiyatıyla alakalı olmadığını ifade etti.

İslam tartışmalarında öne çıkan Almanca, özgürlük ve hoşgörü, Alman tarihini benimseme, imamlar gibi sorunlara da değinen Çelebi, 3. ve 4. neslin Almancayı ana dilinden daha iyi konuştuğunu hatırlattı. Eksik olanın sadece Almanca konuşan imamlar olduğunu belirten Çelebi, “Şu halde sorun Almanca konuşan İslam’dır ve bunu ‘Alman İslamı’ olarak göstermek yanıltıcıdır.” dedi.

Özgürlük ve hoşgörüyü ‘Alman İslamı’na bağlı görmenin de Türkiye, Fas ve Balkan ülkelerinden gelen Müslümanlara bu özellikleri çok görmek anlamını taşıdığını anlatan Çelebi, bu özellikleri ‘Alman İslamı’na bağlamanın ülkede yaşayan Müslüman çoğunluğa tokat anlamını taşıdığını ifade etti.

Alman tarihini benimseme meselesinde Alman gençlerinin de zorluk çektiğine değinen yazar, mesele Nazi geçmişiyle ilgili olduğunda ise benimsemenin daha da büyük bir adım anlamına geldiğini söyledi.

Tartışmada kültürel arka plan ve ekonomi gibi hayat tarzına etki eden iki faktörün de hesaba katılmasını isteyen Manifest der Vielfalt üyesi, örnek olarak savaşa giden Selefilerin yüzde 98’inin sosyal hayatı bitmiş insanlar arasından çıkmasını gösterdi.

Çelebi, bu tartışmada Müslümanların dümeni eline almasının zamanının geldiğini kaydederek, “Alman İslamı’na değil, İslam inancının temellerinden olan itidali insanlara aktaracak bir yola ihtiyacımız var.” tespitinde bulundu.