Şenlik baştan sona ”“ufak tefek aksaklıklar göz ardı edildiğinde- oldukça başarılıydı. Son haftalarda Kahramanmaraş'ı biraz fazla gezdik. [B]Önce Karagöl, ardından Başkonuş ve Sersem yaylası, Gâvur Gölü, şimdi de Merk yaylası.[/B] Öğle yemeğini yediğimiz Merk Gölü muhteşem bir doğa güzelliği. Özel olarak gitmeseniz de yolunuz yakından geçerse mutlaka uğramalısınız. Festival boyunca, festivale katılan siyasetçileri gözlemleme fırsatı buldum. Bu yazımda siyasilerle ilgili gözlemlerimi aktardıktan sonra Kahramanmaraş Belediye Başkanı Mustafa Poyraz'la ilgili düşüncelerimi yazacağım. [B]Festivale Kahramanmaraş Milletvekilleri Nevzat Pakdil, Veysi Kaynak ve Mehmet Akif Paksoy'un yanı sıra Kahramanmaraş Belediye Başkanı Mustafa Poyraz, Vali Vekili Kürşat Kırbıyık, Vali yardımcısı Servet Güngör, Kahramanmaraş eski milletvekili Hanefi Mahçiçek, Ak Parti'nin çiçeği burnunda il başkanı Fatih Mehmet Erkoç, MHP Kahramanmaraş merkez ilçe Başkanı Ömer Özkan, Ak Parti Merkez İlçe Başkanı Necati Okay ve çok sayıda kurum müdürü katıldı.[/B] Festivale ilk olarak Nevzat Pakdil ve Necati Okay geldi. Pakdil ve Okay yaklaşık bir saat boyunca halkın arasında gezerek vatandaşlarla sohbet ettiler. [B]Özellikle Pakdil'in festivale katılan herkesi selamlaması ve el sıkışması güzeldi.[/B] Bu Pakdil'in hanesine artı bir puan olarak yazıldı. Festival alanına sonradan gelen MHP Kahramanmaraş Milletvekili M. Akif Paksoy'la eski milletvekili Hanefi Mahçiçek'de Pakdil tarafından ilgiyle karşılandı. Özellikle Hanefi Mahçiçek'le Pakdil'in samimi görüntüleri gözden kaçmadı. Festival boyunca Pakdil ve M. Akif Paksoy ara ara sohbet ettiler. Bu da siyaset etiği açısından hoş bir manzaraydı. Aşık İmami'nin merhum [B]Muhsin Yazıcıoğlu[/B] için yazdığı ağıtı okuması festivalde duygulu anlar yaşanmasına neden oldu. Ağıt okunurken Nevzat Pakdil'in ağladığını gördüm. Muhsin Yazıcıoğlu festival alanında bulunan herkes tarafından alkışlandı ve saygı ve sevgiyle anıldı. [I][B]Gelelim yazının başlığında sözünü ettiğimiz olaya.[/B][/I] Öğle yemeği için Merk Göletine gittiğimizde Mustafa Poyraz yemek alanında yoktu. Göletin çevresinde geziyordu. Biz yemek yedikten sonra geldi Başkan. [B]“Selamun Aleyküm”[/B] diyerek geldi yanımıza. İnanılmaz derecede neşeliydi. Belediye Başkanını hiç bu kadar neşeli görmemiştim daha önce. Bunda, ev sahibinin Belediye Meclis Üyesi olmasının etkisi var mı bilmiyorum. Ancak yemek boyunca ve devamında sürekli konuştu ve neşesinden hiçbir şey kaybetmedi. Yemek sonrasında bir kenarda öğle namazını kıldı. Ardından içinde benimde bulunduğum 10-15 kişilik bir grupla bir eve çay içmeye gittik. Burada öğle namazını kılmayanlar cemaatle namaz kıldılar. Başkan az sayıda sandalye olmasına rağmen içeriye geçmemizi söyleyen ev sahibine [B]“Beni içeri almayın. Şu manzara, şu hava bırakılır da içeri girilir mi?”[/B] dedi. Ev sahibi yaz geldiği için sarıp sarmaladığı halısını açtı misafirler için. Üzerine de kalın bir döşek serdi. Böylece ağır misafirler döşeğe, bizler de sandalyeye oturduk ve sohbete başladık. Başkan Mustafa Poyraz döşeğe oturduktan sonra birkaç defa [B]“Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn.”[/B] Dedi ve bu duanın anlamını bilen olup olmadığını sordu. [B]Risale-i Nurlarda[/B] çok güzel izahı bulunan Hazret-i Yunus kıssasını iyi bildiğim halde Başkan'ı dinlemeyi daha uygun buldum ve sustum. Başkan önce kelime kelime bu duayı tercüme ettikten sonra Hazret-i Yunus'un o meşhur kıssasını anlattı. Bu duanın akşamla yatsı arasında okunmasının faziletlerinden bahsetti. [B]Başkan Poyraz'ın okuduğu duanın Risale-i Nurlardaki izahı şu şekilde:[/B] [I]“Hazret-i Yunus İbn-i Metta Alâ Nebiyyina ve Aleyhissalâtü Vesselâm'ın münacatı, en azîm bir münacattır ve en mühim bir vesile-i icabe-i duadır. Hazret-i Yunus Aleyhisselâm'ın kıssa-i meşhuresinin hülâsası: Denize atılmış, büyük bir balık onu yutmuş. Deniz fırtınalı ve gece dağdağalı ve karanlık ve her taraftan ümid kesik bir vaziyette “Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn.” münacatı, ona sür'aten vasıta-i necat olmuştur.”[/I] Başkan duayı ve tercümesini okumakla, kıssayı anlatmakla kalmadı. Hemen sol başında bulunan arkadaşa duayı okumasını söyledi. İşte bu noktadan sonra eğlenceli bir süreç başlamış oldu orada bulunanlar için. Başkan, orada bulunan 10 dan fazla kişiye ”“çocuklar dahil- duayı okuttu. Ezbere okuyamayanlara tekrar tekrar döndü ve duayı okumalarını söyledi. Yaklaşık yirmi dakika boyunca herkes defalarca [B]“Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn.”[/B] Duasını okudu ve orada duayı ezberlemeyen kimse kalmadı. Bu noktada Başkan Mustafa Poyraz'la ilgili gözlemlerimi aktarmak istiyorum. Başkan'la ilk defa böyle bir ortamda bir arada bulunduk. O ortamda muhtemelen bir başkan olarak değil sade bir vatandaş olarak bulunduğunu düşünüyordu ve son derece rahattı. Özellikle başında bulunan Kahramanmaraş Belediyesi yazılı şapkayı orada bulunan bir çocuğa verdikten sonra tamamen rahatladı. Aslında başkanın bu rahat hareketlerinin gizli [B]bir gerginlikten[/B] geliyor olabileceğini de düşünmedim değil. Başkanı, [B]aldığı yüzde 65 oyun rahatlığı ve bu oyun omuzlarına yüklediği ağır sorumluluk arasına sıkışmış olarak[/B] gördüm. Türkiye'nin en yüksek oy alarak seçimi kazanan başkanı olmak onur verici olduğu kadar gerginlik yaratıcı da aynı zamanda. Başkanın işi bu yönüyle de çok zor. Sanılanın aksine aldığı oy Poyraz'ın gücüne güç katmadı. Aksine onu çok riskli bir zemine de itmiş oldu. Sanırım Poyraz'da bunun farkında. Halk kendisi dindar olmasa da dindar yöneticiyi seviyor. Poyraz'ın buradaki davranışlarının iyi niyete hizmet ettiğin düşünmek istiyorum. Samimi bir ortamda yapılan bu sohbetin orada kalacağını düşündü muhtemelen Başkan. Ancak, gördüğüm manzarayı yazmak bir gazeteci olarak benim görevim. Bu kadarına müsaade buyursun artık. Başkan seçimlerden önce başlattığı halkla iç içe olma gayretini sürdürüyor. Daha önce [B]“Mustafa Poyraz'la görüşmek Başbakan'la görüşmekten daha zor”[/B] diyenlerin bu dönemde farklı düşüneceklerini sanıyorum. Poyraz halkla yakın temasta bulunmaya devam ederse kesinlikle kendisi kazanır. Ancak burada başka bir hususu da belirtmek istiyorum. Festival başlamadan önce alana gelen ve bir saat boyunca tüm vatandaşlarla tek tek ilgilenen Nevzat Pakdil'in yaptığını Mustafa Poyraz'dan da bekledim. Doğrudan protokole gelmek yerine bir süre vatandaşların arasında kalsaydı daha uygun olurdu belki. Festivale geç katılmış olması bir mazeret olarak kabul edilebilir yine de”¦ Burada başka bir hususa daha değinmek istiyorum. Başkan'la 3. defa bir araya gelmiş bir gazeteci olarak açık yüreklilikle ifade etmek istediğim bir konu var: Sayın Başkan'ı eleştirmekten asla haz duyuyor değilim. Kahramanmaraş'ın marka şehir olması için yapacağı çalışmaları dört gözle bekliyorum. Başkana en ağır eleştirileri yapmak içimi acıtıyor. İstiyorum ki, Başkan önümüzdeki dönemde gözlerimizi kamaştıracak hizmetler yapsın ve [B]biz Başkana en ağır eleştirileri yapan gazeteci olarak değil, avuçları patlayıncaya kadar alkışlayan gazeteci olarak[/B] anılalım. Belki Başkan [B]“Lâ ilâhe illâ ente subhaneke inni küntü minez zâlimiyn.”[/B] Duasını Kahramanmaraş'ı karanlıktan kurtarmak ve aydınlık bir geleceğe kavuşturmak niyetiyle bir defa daha okur. Zira o sohbette ben ilkinde Cenab-ı Hakkın bizi nefsimizden kurtarması için yaptığım bu duayı ikinci defa okuduğumda aklımda tam da bu vardı. [B]Umuyorum Kahramanmaraş'ın yüzü de, bahtı da Belediye Başkanı Mustafa Poyraz'ın gün boyunca gülen yüzü gibi güler.[/B] Başkan Mustafa Poyraz gibi Kahramanmaraşlı da mutlu ve mesut olur. Başkan neşesini Kahramanmaraş'a yaptığı hizmetten ve Kahramanmaraşlının mutluluğundan almalıdır. Bu dönemde Kahramanmaraşlının yüzünü güldüremezse kendisinin de yüzü gülmeyecektir. Halk yüzde kaç oy alırsa alsın en yükseğe çıkardığı kişiyi en aşağıya indirmesini de bilir. Konuşmalarından zaten bunun farkında olduğu da anlaşılıyordu. Halk Başkan'dan acilen hizmet bekliyor. Kahramanmaraş'ın devasa sorunlarının üzerine bir bir gitmeli ve Kahramanmaraş'a hak ettiği hizmeti getirmelidir. Unutmasın ki [B]“Halkın efendisi Halka hizmet edendir”[/B] Saygı ve sevgilerimle”¦