BEDİÜZZAMAN “HÜRRİYET, CUMHURİYET VE MEŞRUTİYET”İ SAVUNUYOR 1-Risale-i Nur'a göre Demokratlık nedir? Demokratlık, kelime anlamıyla demokrasi yanlısı olmak demektir. Demokraside olduğu gibi demokrat kelimesi de "hürriyeti" referans alır. Demokratlığın en önemli özelliği hürriyetçi olmaktır. Hürriyetçi olmak da sahip olmak istediği özgürlüğün ve hakların karşısındaki insana da aynı ölçüde sunulmasını istemek, buna çabalamak ve bundan rahatsızlık duymamaktır. Demokrat olanlar, başkalarının da haklı olabileceklerini kabul ederler, eleştiriyi demokratlığın bir gereği sayarlar. Bir kişinin siyasal düşüncesinin ne olduğu önemli değildir, ne olursa olsun “demokrat” olması önemlidir. Risale-i Nura göre “demokrasinin hâkimiyeti demokratlık iddia edenlerin hâkimiyeti değil, demokratik prensiplerin hâkimiyetidir. Demokratik prensiplerin hâkim olmasıyla demokrasi hâkim olur.” Risale-i Nurların müellifi Bediüzzaman Said Nursi, ülkede henüz demokratlık ve demokrasinin çoğu kimse tarafından bilinmediği ve tartışılmadığı Osmanlının son dönemi ve Cumhuriyetin kuruluş aşamasında demokrasiyi savunuyor ve demokrat olduğunu bütün âleme ilân ediyordu. Bu dönemde bir çok kimse demokratlığı, demokrasiyi ağzına almaya korkarken, Bediüzzaman demokrasiyi izah ediyor ve korkmadan ve kendinden emin bir şekilde demokrasiyi savunuyordu. Yine fazla kimsenin bilmediği ve İslam'a aykırı olarak gördüğü “hürriyet, cumhuriyet ve meşrutiyet” gibi kavramları savunuyordu. Müslümanların aynı zamanda birer demokrat olması gerektiğini ve cumhuriyete, demokrasiye sahip çıkması gerektiğini öneriyordu. RİSALE-İ NUR'A GÖRE DEMOKRATLARIN VASIFLARI Emirdağ Lahikası'nda Risale-i Nur'a göre demokrat olmanın ölçüleri ve demokratların vasıflarını görmek mümkündür. Bunlar şöyle özetlenebilir: Demokrat kişi, din ve vicdan hürriyetine taraftardır, Hürriyetçidir, Demokrat olmayanların yaptığı tahribatı tamire çalışır (CHP tarafından Türkçeleştirilen Ezan ile ilgili uygulamayı aslına dönüştürmesi gibi). Dinin topluma ve sosyal hayata bakan yönünü ihya etme konusunda samimidir. Komünistlik ve dinsizlik cereyanlarına karşı durur. İttihad-ı İslam cereyanına tabi olmak ve alem-i İslamı arkasına almak. Devleti ve memuriyeti millete hizmet olarak görür ve millete hizmeti esas alır. Risale-i Nurlara ve nur talebelerine taraftardır. Irkçılığa, dini siyasete alet etmeye karşı olmayı ve İslam kardeşliğini esas alır. AHRARLAR HÜRRİYETÇİDİR Risale-i Nur'a göre Ahrarlık nedir? “Ahrar” kelimesi” “hür” kelimesinin çoğuludur. Osmanlı döneminde liberallere “ahrar” deniliyordu. Bediüzzaman da demokratlığın, meşrutiyet zamanındaki ahrarlık olduğunu ifade eder. Ahrarlık, kısaca hürriyetçi olmak, hürriyet taraftarı olmak, hürriyeti herkes için kabul etmektir. Ahrarlık genelde Liberalizm ile açıklanır. Zira liberalizm hürriyetçi anlayıştır. Ahrarlık için “bireyin özgürlüğünü ve ekonomik güçler arasında hür yarışmayı savunan, bireyler, sınıflar ve uluslararasındaki ekonomik ilişkilere devletin karışmaması anlayışı” ve “herkese vicdan, inanç, düşünce özgürlüğü tanınmasının gerekli olduğunu savunan, hür düşünüşe bağlı dünya görüşü” gibi tanımlar yapılır. Kısaca ahrarlar hürriyetçidir, dolayısıyla demokratlar hürriyetçidir, hürriyetçi de demokrattır. Ayrıca demokrat cumhuriyetçidir, cumhuriyetçi de demokrattır. Bediüzzaman Said Nursi de kendisini “demokrat ve dindar bir cumhuriyetçi” olarak tanımlamıştır. Risale-i Nura göre ahrarlık, İslamın yaşanmasına, din ve vicdan hürriyeti dahil tüm hürriyetlerin yaşanmasına, İslami hizmet ve ibadetlerin yapılmasına yardımcı olmak, en azından engel olmamaktır. RİSALE-İ NURA GÖRE SİYASET “AMAÇ DEĞİL”, “ARAÇ OLMALIDIR” Risale-i Nur'a göre siyaset nedir ve nerede durulmalıdır? Siyaset, demokratik ve hürriyetçi bir toplumda ülkeyi yönetme hak ve yetkisini kullanacakların belirlenmesi sürecini ilgilendiren çaba ve çalışmaları ifade eder. Siyasetin din ve iman hizmeti ile ilgisi, Müslüman vatandaşların ülkeyi yönetecek idarecilerin belirlenmesine ilişkin seçime gidip vatandaşlık görevi icabı oy kullanarak demokratik bir cumhuriyetin tesisine katkı yapmaktan ibarettir. Bediüzzaman'a göre İslam, “İman, ibadet, adalet, ahlak ve fazileti esas alan” çağlar ve asırlar üstü ilahi mesaj ve tüm insanlığa hitap eden Allah'ın dinidir, bütün asırlara ve bütün zamanlara hitap eder. Bu konuyu oransal olarak değerlendirdiğimizde, Risale-i Nura göre “dinin ancak yüzde biri siyasetle ilgilidir, o da çoğunlukla idarecileri ilgilendirir. Bu bağlamda Risale-i Nura göre siyaset “amaç değil”, “araç olmalıdır”. Bediüzzaman, siyasi hayattaki ölçünün dindarlık değil, demokratlık olduğunu ifade eder. Ortaya koyduğu vasıflara uyan demokratları da zikretmekten çekinmemiştir. Bunu yaparken hak ve hakikat namına hareket etmiş ve hakkın hatırını üstün tutmuştur. Bediüzzaman'ın siyasi yaklaşımı şahıs odaklı değil, fikir odaklıdır. Yani önemli olan şahıs değil vasıftır. Önemli olan kimin ve hangi partinin iktidar olacağı değil, ne yapacağı ve hangi ilkelere göre hareket edeceğidir. Mesele şahısların hâkimiyeti değil, prensiplerin hâkimiyetidir. Bu ölçü ve çerçevede olmak kaydıyla Müslümanların siyasete girmesinde de sakınca yoktur. CEMAAT OLARAK SİYASETE “ÇOK YAKIN OLMAK” ÖNERİLMEMİŞTİR Risale-i Nur'a göre cemaat-siyaset mesafesi nasıl olmalıdır? Risale-i Nur'da, daha önce belirttiğimiz ölçüler ve prensipler çerçevesinde bir cemaate mensup bir bireyin siyaset ile ilgilenmesi ve hatta siyasete atılmasının mümkün ve normal olduğuna dair açıklamalar görmek mümkün ise de, cemaat olarak siyasete “çok yakın olmak” önerilmemiştir. Kısaca, Risale-i Nurda ifadesini bulan “din dünyaya alet edilmez; ama her şey dine hizmete yönlendirilebilir” kuralı gereği, hizmet siyasete alet edilmemeli ama her şey gibi siyaset de cemaatin hizmeti doğrultusunda yönlendirilebilir veya kullanılabilir. Risale-i Nurdaki açıklamalara göre partiler şahıslara göre değil, icraatlarına göre değerlendirilmelidir. Ölçü de şahsî ve cemaat ile ilgili bir fayda gözetmek değil, “Vatan, Kur'an ve İslamiyet namına” hareket etmektir. Risale-i Nurda Bediüzzaman'ın belli bir partiye oy verilmesini önermesi bir diğerine verilmemesini önermesinin açıklaması da bu ölçü ve ilkeler doğrultusunda “fikir odaklı” siyaset yaklaşımı ile açıklanabilir. Risale-i Nurdaki ölçü ve prensipler çerçevesinde hareket eden bir kişi veya cemaat, sadece ülkeye ve topluma hürriyet, adalet, eşitlik ve hakkaniyetin egemen olduğu bir sistem getirmeyi program olarak seçen bir siyasal görüş veya partiye oy verebilir ve insanlara bu yönde hareket etmeyi önerebilir. NUR TALEBELERİ POLİTİK AMAÇLI ATRAKSİYONLARIN İÇİNE GİRMEMELİ Risale-i Nur'da, Hac bahsinde geçen "Siyaset-i Aliye-i İslamiye" ışığında, Nur talebelerinin siyasete bakışları hangi çerçevede olmalıdır? Risale-i Nur'da, Hac bahsinde geçen "Siyaset-i Aliye-i İslami'ye" kavramı ile, iç ve dış mihrakların marifetiyle bazı İslam ülkelerinde siyasetin dinin önüne konulması, yani daha önemli hale getirilmesi suretiyle farkında olarak veya olmayarak Afrika'da, Ortadoğu'da, Asya'da, Kafkasya'da, Balkanlarda İslam ülkelerinin İslam ülkelerine ve Müslümanların Müslümanlara karşı savaşması, aleyhine çalışması ve netice itibariyle İslam birliğinin zayıflatılması, hatta yok edilmesini sonuç veren parçalanma ve İslam'dan uzaklaşma yönündeki gelişmeler açıklanır. Bu gün İslam ülkeleri öyle bir durumdadırlar ki, değil “cihan”a hükmedecek bir İslam birliğine katkı sağlamak, kendi ülkelerini ve toplumlarını bile bir arada tutamayacak durumdadırlar. Hürriyete susamışlar ve dikta rejimlerle yönetilmektedirler. Risale-i Nur Talebeleri, siyasetin bu menfi şeklinden uzak durmalı, İslam birliğini bozacak gelişmelerin farkında olmalı, politik amaçlı atraksiyonların içine girmemelidir. Risale-i Nur kültürü ve ahlakını edinmiş ve cemaat olarak hareket eden Müslümanlardan beklenen, oy verdiği siyasal görüşü dini ve imani hizmetin önüne koymamaktır. Ve sırf siyasal mülahazalar ile bireyler, ülkeler veya toplumlarla arasına mesafe koymamalıdır. Tersine, gerekirse benimsediği siyasal hareketin, görüşün veya partinin İslam birliği ve dini hizmetin lehine çalışmasını sağlamaktır. www.RisaleHaber.com