Devletimizin yükseklerinde açılımlar ardı ardına dillendirilirken, bölgenin bugün geldiği noktayı dramatik bir şekilde ortaya koyan söz konusu e-mail, oldukça düşündürücü. Yapılacak açılımlara katkısı olur ümidiyle aynen aktarıyoruz: “Sayın Ökkeş Şendiller”¦ Biraz dert dinlemek ister misiniz? Ben dertliyim. Nedeni de aşağıda yazıyor... Öğleden sonra okula gittim. Benim sınıflarımdan birinin sınıf öğretmenliğini yapan bir bayan hocamız sınıfa anket yapmış. Anketleri benim de okumamı istedi. O sınıftaki öğrencilerden birisi En mutlu olduğu anı, gerilla diye nitelediği teröristle dağda geçirdiği bir gün olduğu ve en mutsuz anının da onlardan ayrılışı olduğunu yazıyordu. Diğer birkaç öğrenci de Abdullah Öcalan'ın hayranı olduğunu, kahraman olarak gördüğünü yazmıştı. Ve başka kaynaklardan öğrendiğim kadarıyla bu çocuklar birkaç yıl içinde dağa çıkacaklarını söylüyorlardı. Sınıf öğretmeni bu çocuklarla görüşürken teröristleri kahraman savaşçılar olarak gördüklerini söylemişti bana... Başka bir öğrenci Türk bayrağı ile problemim yok ama bizim bayrağımız sarı kırmızı yeşildir diyebiliyor. Kürtçe bilmeyen arkadaşlarını hainlikle suçluyor. Bu bölgede özerklik olmadan çözüm gelmeyeceğini söyleyebiliyorlar. Bunları duyan kulaklarım bana hesap soruyor. İnanın buralarda görev yapmak artık bana çok zor geliyor. Bunları duyup bir şey yapmadan durmak ağrıma gidiyor, canımı yakıyor, dayanamıyorum artık... Ben bu çocukların isimlerini polise de askere de vermiştim. Bu çocuklar dağa çıkacak demiştim. Hiç bir şey yapılmıyor. Gözümün önünde dağa çıkışlarını hep beraber seyrediyoruz. Anlamıyorum Yine yasaların veya kanunların elimizi kolumuzu bağladığını mı mazeret göstereceğiz. Bu çocuklar yakında dağa çıkar, onları yakalamak için operasyonlar düzenlenir. Binlerce milyonlarca lira masraf yapılır, hatta kan akıtılır can verilir. Türk Milleti büyük bir acı içine girerken diğer tarafta birkaç yıl sonra da bu dağa çıkan çocukların cesetleri evlerine gönderilir. Bunu biliyor olmak müneccimlik değil ki... Canım yanıyor, bunu durduracak bu devletin hiç bir kurumu yok mu? Benim ilgilenmem ve tedbir almam mı bekleniyor. Ne yapacağımı bilemiyorum. İlk fırsatta en radikal ve lider konumundaki bir öğrencimi memleketime götüreceğim. Onu yanlış yoldan çıkarabilmek için bir ümit ile gideceğim. Kafasındaki ayrımcılığın gerçek olmadığını, kandırıldığını göstermeye çalışacağım. Ya onu etkileyeceğim ve dağa çıkmasına engel olup arkadaşlarına da örnek olmasını sağlayacağım ya da hafta sonumu ve paramı boşa harcamış olmaya değil ama ülkemin geleceği yönündeki ümitlerimin sönmesine üzüleceğim”