Hemde Uluslar arası karasularda! Aslında şaşırmadık! Zîra öteden beri o kadar alışmıştık ki “İsrail'in yaptıklarına””¦ O kadar özdeşleşmişti ki, İsrail adı ölümle, terörle, katliamla, vahşetle, korkaklıkla, alçaklıkla, fesatla ve Dünya'nın akla gelebilecek bütün adî sıfatları ile... Yalnız bu sefer bir fark var. Bundan önce hep Filistinli Müslümanlar'ı öldürüyorlardı; şimdi ise Müslüman Türkler, başka milletlerden ve başka dinlerden insanlar da var katlettikleri arasında. Aslında her dinden ve her milletten insanların bir gemiye toplanıp ayağına kadar gitmeleri İsrail'in işini kolaylaştırdı. Zaten herkese, tüm Dünya'ya her fırsatta meydan okuyordu. Bu kanlı baskınla bu durum fiiliyata geçmiş oldu sadece. Ortadoğu'nun bağrına saplı zehirli bir hançer gibi sürekli kan akıtan bu gayri meşru devlete “dur” diyen, diyebilen kimse yok ne yazıkki! Bu kanlı baskından sonra dostumuz(!), müttefikimiz(!) ABD bile sadece “üzgün” olduğunu belirtti. Her fırsatta İslam Dünyası'na gülücükler gönderen, sadece ön adı müslüman olan(!) Obama bile, derin Amerika'nın emrinden çıkıp kınayamadı alçak saldırıyı. Aslında İsrail, bu saldırı ile Filistinli Müslümanlar'a her gün, her an batırdığı çuvaldızı tüm Dünya'ya iğne olarak batırmış oldu sadece bir kere... Yani gezegenimizin gelmiş geçmiş tüm kötü sıfatlarını hak eden İsrail, kendine yakışanı ve bekleneni yaptı. O bakımdan bu saldırı ve bundan sonra olacak saldırılara fazla şaşırmamalıyız. “İlk” olmadığı gibi, “son” da olmayacak. Bu saldırı ile bir kez daha gördük ki, varlığını fesatlığa, kalleşliğe, sinsiliğe, kan emiciliğe ve alçaklığa borçlu olan bu “korsan devlet”, bir o kadar da korkak. Bunun en son ve en açık örneğini bu saldırıda tüm Dünya hayretle izledi. O Kadar korkaklar ki, nerdeyse ölülere bile kelepçe takacakalar. Kendinden geçmiş sedyede ecelle cebelleşen yaralıların bile kendilerine saldıracağını düşünerek kelepçeliyorlar. Sadece ağaç sopalara Dünya'nın en moder silahları ile karşılık veriyorlar. Hemde “ölüm timleri” diye andıkları, siyonsitlerin en seçme komandoları bunu yapanlar! Peki bir müslüman olarak, en önemlisi bir insan olarak bütün bunlar karşısında üzerimize düşen görevler yokmu bizim? Elbette var! Öncelikle çok uyanık olmalıyız. Gelebilecek terör saldırılarını iyi analiz etmeliyiz. İsrail'in çok sinsi bir devlet olduğunu bir an olsun aklımızdan çıkarmamalıyız. Bundan önceki ve son zamanlarda yoğunlaşan Pkk saldırılarında Siyonist Yahudiler'in parmağının olduğunu görememek için “aptal” olmak gerek sanırım. Biz, Müslüman Türkler olarak elimize silah alıp israil'le savaşmaya gidemeyeceğimize göre, (belki çok klasik gibi olacak ama) en büyük silahımız “boykot” diye düşünüyorum. Savaşmak icâbederse de elbette, zevkle(!) gider en azından insanlık adına savaşırız. O ayrı. Ama savaştan daha etkili ve çok kolay yaptırım boykottur. Ülkemizde yiyecekten içeceğe, temizlikten giyime, sigaradan beyaz eşyaya, kozmetikten elektronik ürünlere kadar tükettiğimiz ne varsa İsrail ürünü! Ve aslında hepsininde, hemde yerli olmak üzere alternatifi var. İşte bu yüzden yapmamız gereken çok kolay. Sadece bu “melânet” devletin ürünlerini tüketmemek en ağır darbe olacaktır siyonist ideolojiye. İsaril ürünü kola içmesek ölürmüyüz? Hatta hiç kola içmesek”¦ İçiyorsak bile sigara denen zıkkımı, İsrail ürünü olmasa geberirmiyiz. Vs. vs”¦.. Bunları uzun bir liste şeklinde sıralayabiliriz. İşte tüm yapmamız gereken sadece ve sadece boy-kot! Ama bundan öncekiler gibi sadece üç günlüğüne değil! Aşırı duygusallıkla üç gün meyve suyu içip, dördüncü gün İsaril ürünü kolaya sarılmak değil. Hırsla meydanlara çıkıp, (üstelik bir kucak sakalla) tekbirler getirerek İsrail'li lanetleyip, üç gün sonrada Coca Colalar Pepsiler iftar sofralarımızı süslemesin! Bilinçli olarak. Çocuklarımıza da anlatarak. Kararlılıkla, inatla, ısrarla ve sabırla”¦ İnanın yapabiliriz. Başarabiliriz... Bir sonraki yazımızda görüşebilmek dileği ile Allah'a (cc) emanet olun.