Öncelikle şunu belirteyim. Pazarcık yine toz toprak içinde. Çocukluğumun geçtiği sokaklardayım. Geçtiğim yollarda şöyle eskiyi tahayyül ediyorum. O sokaklar biraz değişse de, yine eskisi gibi, toz toprak içinde. Eskiden o sokaklarda müstakil ve tek katlı evler mevcut iken, şimdi dev gibi apartmanlar yükselmekte. Bir mahallede sokağın başından sonuna kadar 40 ev varken, artık, mahalledeki bir apartmanda 40 daire var. Komşuluklar ve dostluklar azalmış. Memleketimde maşallah bol düğün var. Her hafta sonu sabahları, bir cadde üzerine kurulan iki ayrı düğünden yayılan davul ve zurna sesiyle uyanıyoruz. Pazarcık'ta düğünler caddelerde başlıyor, akşamları düğün salonunda devam etse de, genelde ağırlık caddelerde vur patlasın çal oynasın eğlence doruğa çıkıyor. İyi hoş de, gürültü insanı rahatsız ediyor. Pazarcık'ta bol miktarda gürültü kirliliği var. Sırf düğünler mi? Şu sepetli motorlar ve mobiletler insanı gece yarısı evinde rahat ettirmiyor. Sanki sokaktan sepetli motor ve mobilet değil de jet motoru geçiyor gibi, rahatsızlık veriyor. Bu araçları kullananlar öyle saygısız ki, gece saat 12'de nerden geliyorsa geliyor, sokaktan son sürat ve etrafı gürültüye boğarak geçiyor. Bu adamlarda hiç insaf yok. O saatte insanlar uyuyor mu, evde hasta mı var, umurlarında değil. Bunlar ister gündüz geçsin, ister gece geçsin, sokakları bir ralli yarış pisti gibi kullanıyorlar. Sırf motosikletliler ve mobiletliler mi hız yapıyor? Benim gözlemim şu, Pazarcık'ta sokaklarda genelde tüm arabalar hız yapıyor. Bir dostum anlattı. Geçen gün, Pazarcık'ta bir motosikletli bir kişi, bir gence çarpmış ve durmadan kaçmış. Çocuk acil olarak hastaneye kaldırılmış ve halen tedavisi sürüyormuş. Ben bu hususta tüm yetkilileri göreve çağırıyorum. Pazarcık'ta başka ne gözlemledim? Bol inşaat faaliyeti var. Furya halinde eski evler, sırf arsası daire karşılığı alınıyor. Bir ailenin oturduğu arsaya 40 dairelik bir apartman inşa ediliyor. Ana yol kenarlarındaki evler için 10 kat mıdır, daha fazla mıdır, yüksek kat izni verilmiş ve çirkin binalar yolları kaplamış vaziyette. Sevmiyorum o yüksek katlı binaları. Bir başka faaliyet olarak, başta ceviz olmak üzere, meyvecilik gelmektedir. Dağ taş ceviz ağaçlarıyla dolmuş desem yeridir. Bir Kardeşimiz Halep Keçisi getirmiş ve süt keçiciliği üzerine çiftlik kurmuş. Köyleri gezdim. Köylerde sütçülük gelişmektedir. Eskiden süt toplama araçlarını çok görmezdik. Şimdi her köye süt toplama araçları girerek, kapıdan süt toplamaktadır. Sütün büyük kısmı dondurma imalatlarına gitmektedir. Pazarcık'ta Milletvekilimiz Sıtkı GÜVENÇ Bey ile görüştük. Kendisi ile Pazarcığın sorunları ile ilgili görüş alışverişinde bulunduk. Kaymakam Bey ile görüştüm. Esnaflarla ve çiftçilerle devamlı görüşüyoruz. Allah esnafımıza, çiftçimize bol kazanç versin. Hayvancılıkla uğraşan çiftçilerin bir kısmı saman fiyatlarının yüksek olmasından şikâyetçiydi. Zaten, memur Kardeşlerimizde her zaman görüşüyoruz. Hastanede çalışan memur Arkadaşlarımızı ziyaret ettik. Bunların yanında gazetecilerle görüştük. Pazarcık Aksu Gazetesi, Anadolu Ajansı Yetkilileriyle görüştük. Anadolu Ajansı Muhabiri Kardeşimizle bir çevre sorununu yerinde görmek üzere, Pazarcık Evri Kasabasında bulunan Bağlama Gölü'ne gittik. Gördüğümüz manzara iç acıtıcıydı. Aynı zamanda korunması gereken bir sulak alan mahşyetinde olan Bağlama Gölü adeta bir çöplük haline getirilmişti. Kimisi pet şişe, meşrubat kutusu, poşet atmış, kimisi çer çöp dökmüştü göle. Üzüldük. Bu göl öyle bir göl ki, endemik bitki ve havyan türlerini bünyesinde barındırıyor. Mesela, sarı nilüfer çiçekleri Kahramanmaraş Yöresinde yalnızca bu gölde mevcut. Bu gölün yüzeyinde tamamen nilüfer çiçekleri bulunmaktadır. Bu çiçekler Ülkemizde en fazla dört-beş yerde bulunmaktadır. Gölde endemik tür olarak onlarca kuş türü de bulunmaktadır. Mesela, karabatak, yelfe kuşu, yaban ördeği gibi onlarca kış türü de o gölde yaşam alanı bulmuştu. Ancak gün geçtikçe kuş türleri azalmakta olduğunu Köylüler ifade ettiler. Bu gölün kirlenmeye maruz kalması şahsımı çok üzdü. Gölde ne bir tabela, ne bir tel örgü hiçbir önlem yoktu. Yetkilileri göreve çağırmaktan başka elimizden bir şey gelmiyor. Bu ziyaretin yanında, Hanobası Köyüne de gittik. Pazarcık Hanobası Köyünde Selçuklulardan kalma bir kervansaray kalıntıları var. Bu köyde Roma ve Hititlere kadar uzanan tarihi değerde çok kalıntı var. Bunlar da korunmalıdır. Pazarcık'ta tarihe ve çevreye önem verilmek zorunluluğu vardır. Çünkü temiz havası ve güzel iklimiyle, bol sularıyla ve tarihten gelen eserleriyle memleketimin kesinlikle korunması gereklidir. Biz konunun takipçisi olacağız. Şimdilik gözlemlerim bu kadar. İkinci 10 günlük için İnşaallah gözlemlerimi yine sizinle paylaşırız.