Gerek kermeste satışa sunulan ürünlerin hazırlanması aşamasında, gerekse kermes süresince hizmet veren polis ve polis eşlerinin fedakarlıkları görülmeyecek gibi değildi.

Bu kermes, halkımızın huzur ve güven içinde yaşaması için zor şartlar altında görev yapan polislerimizin duygulu yönlerini de serdi ortaya. Bayan polis kardeşlerimizin ve polis eşlerinin kermes boyunca satış standtlarındaki çalışmaları da takdire şayandı. Ben üzülerek ifade ediyorum ki, polis kardeşlerimize yeterince değer vermiyoruz bu ülkede. Huzur ve güvenimiz için her an ölüm tehlikesi altında çalışan polisler bu milletin göz bebeğidir. Bazen gece ya da hafta sonları çalışan polis arkadaşlara “Hakkınızı helal edin. Bizim için çalışıyorsunuz. Çok yoruluyorsunuz.” derim. Bunu laf olsun diye değil samimiyetle söylüyorum. Fedarca çalışa polis teşkilatının hepimizin üzerinde hakkı var. Yaptıkları görev karşılığında maaş almaları bir şey ifade etmez. Öğretmenlerde çalışmalarımızın karşılığında maaş alıyor ama yine de toplum içinde müstesna bir yerleri vardır. Asayişi bozan her türlü olaya müdahale etmesi gereken polislerimizin zaman zaman zor durumda kaldıklarını da görüyoruz. Taşlamalar, sövmeler, kurşunlamalar”¦ Bir de diğer kurşunlar var bilirsiniz.

Polisi asıl yaralayan kurşunlar. Olaylara müdahale eden polislere yönelik dozu kaçmış eleştiri kurşunları. Molotof kokteyllerinin atıldığı, sopaların, taşların havada uçtuğu, devlete ve millete ağız dolusu küfürlerin edildiği, arabaların yakıldığı, dükkanların yağmalandığı anarşist eylemlere polisin gösterdiği tepkiyi aşırı sert olmakla suçlayanlar. Ya da dur ihtarına uymayan, trafikte her an büyük bir faciaya yol açması muhtemel, belki bomba yüklü de olabilecek bir araca uyarı ateşi açan polise yöneltilen ağır eleştiriler. Sözünü ettiğimiz malum olayı biliyorsunuz. Açtığı uyarı ateşi sonucu dur ihtarına uymayan sürücü ölmüştü. Biz basın ve bir takım sivil toplum örgütleri olarak polisimizi yerden yere vurduk.

Polisimizin bu denli sert eleştirilmesi, korunamamış olması, açığa alınması güvenlik güçlerimizin iradesini kırmıştır. Metanetini zayıflatmıştır. Polisin yetkileri yeniden gözden geçirilmeli, gerektiğinde toplumun güvenliği için müdahale hakkı verilmelidir. Bu müdahalenin şekline yeri geldiğinde orada bulunan güvenlik görevlisi karar verebilmelidir.  

Tekrar kermese dönelim. Ve şu yüreğimize dokunma meselesine. Kermesin ilk iki günü ordaydım. Bu kadar çok polisi aileleriyle birlikte ilk defa o gün gördüm. İlk defa polislerin de bizden biri olduğunu, bizim gibi düşündüğünü, bizim derdimizle dertlendiğini orada fark ettim. Pırıl pırıl insanlardı hepsi. Hiçte bazı kesimlerin topluma lanse etmeye çalıştığı gibi kaba, sert mizaçlı, duygusuz değillerdi. Bizim eşlerimiz gibi eşleri, bizim çocuklarımız gibi çocukları vardı. Onlar da çocuklarına bizim çocuklarımıza sarıldığımız gibi sarılıyorlardı. Orada bir şey daha yapıyordu polis kardeşlerimiz ve eşleri. Onlar, kendi çocukları dışında bir de kendilerine sarılacak babaları olmayan şehit çocuklarına sarılıyorlardı. Sadece kendi eşlerinin değil, şehit eşlerinin de ellerini tutuyorlardı. Sadece birbirlerine değil gazilere de sarılıyorlardı. Ve sadece şehit ailelerinin, çocuklarının, gazilerin ellerinden tutmuyor ayrıca bir de onların yüreklerine dokunuyorlardı. Aynen benim yüreğime dokundukları gibi..

Velhasıl. Allah, bu toplumun huzuru ve refahı için gece gündüz canları pahasına çalışan polis kardeşlerimizi esirgesin. Onlar nasıl ki şehit ailelerine sahip çıktıysa Allah' ta onlara sahip çıksın. Sizleri seviyoruz. Polis Haftası kutlu olsun.