İşte acısıyla tatlısıyla ve manevi olarak verimli olması için gayret edilen bu yılki Ramazan ayını idrak eyledik şükür. Ne mutlu oruç tutacak şuur ve sağlıkta olabilen ve bu bedenen yapılan ibadeti hakkıyla yerine getirenlere”¦ Bu ay içinde çarşıda dolaşıyoruz. Bazı lokantacı esnaflarımızın Ramazan ayına hürmeten dükkanlarını kapalı tuttuklarını ve zamanı değerlendirmek için de boya-tadilat yapma veya bayrama yaklaşıldığı için vatandaşlarımızın bayramlık çöreğini hazırlamakla meşgul olduklarını görüyoruz. Yolcu, hasta gibi mazeretleri olduğu için tutamayan ve bilerek/isteyerek oruç tutmayan vatandaşlarımıza hizmet vermek üzere açık olan dükkanının camlarına içeri görülmeyecek şekilde kağıtla kamufle etmiş olduğu görülüyor. Ama bazıları da Allah yardım etsin kapı, pencere ve vitrini sonuna kadar açık olarak hizmet veriyor. Ama edepten olsa gerek, diğer zamanlarda olduğu gibi “Buyurun efendim” demiyorlar. Bir yerde yan yana olan iki tekel bayii dikkatimi çekti. Bunlardan biri satışa devam ettiği halde komşusu dükkanını kapatmış. Demek ki o esnafımız, şeytanı Ramazanda bağlı olan kullardan. Burası Türkiye tabii”¦ İşte dükkanını açmak durumunda kalan duyarlı esnaflarımız tarafından yapılan kamuflajın iki türlü faydası olduğunu düşünüyorum. Birincisi yiyecekleri dışarıdaki oruçlu insanın görmesine mani olmak, dolayısıyla oruçlu olan insanlarımızın nefislerine eziyet etmemek. İkincisi de mazereti dolayısıyla yemek durumunda kalan insanlarımızı halka teşhir etmemek. Gençlere göre yaşlı sayıldığımız için yaz günlerindeki Ramazan ayını ikinci olarak yaşıyoruz. 1974-75 li yıllar ve sıcak günlerde oruç tutuluyor. Yapı meslek lisesinden henüz mezun olmuş bir genç ve şehir de Adana olunca; üstüne üstlük bir de inşaatta işçilik yapılıyorsa varın siz hesap edin oruç tutmanın zorluğunu. Çevreye bakıp görülene göre genelleme yapıldığında Adana'da sanki oruç tutan yok gibiydi. Çevre, gençlik ve bilgisizlik gibi faktörler de insanı olumsuz yönde etkiliyordu haliyle. Allah affetsin o zamanlardaki bazı günlerimizi. Sonrasında yüksek okul için Konya'dayız ve okul gece bölümü olduğu için yine inşaat işimiz devam ediyor. Ama Ramazan ayı gelince Konyalılar işçileri öğlene kadar çalıştırdılar ve yarım yevmiye yazıp öğleden sonra paydos ettiler. Ramazan ayı için çok güzel bir metottu. Hz. Mevlana'nın manevi gölgesinde böyle çözümler üretilince her şey de güzel oluyor. Yine 1981 yılında ihtilal yönetimi çok sayıda öğretmen adaylarıyla birlikte bizim de atamamızı yapmadığı için inşaattan bir türlü kurtulamıyoruz ve İskenderun'dayız. Bir okulun saha betonunu döküyoruz. Mardinli beton işçileriyle çalışıyoruz. Ramazan ayı geldi çattı. Elde tahta mala ile o sıcakta nasıl tefsiye yapılacak, nasıl mastar çekilecekti?.. İçlerinden yaşlı olan Necip amca bana gelerek sahurdan sonra gelip dayanabildiğimiz kadar çalışsak sende çalışır mısın, deyince ben de memnuniyetle kabul ettim ve o senenin Ramazan ayı da bu şekilde geçti. O insanlar sahurdan sonra başlayıp saat 9-10 a kadar adeta bayılacak duruma geliyorlardı betonda işinde çalışırken. Allah, herkesin özellikle o şartlarda çalışan insanlarımızın oruç ve diğer ibadetlerini kabul eylesin. Günümüzde de ateşin karşısında, güneşin altında ve bilemediğimiz zor şartlar altında çalışıp orucunu kaçırmayan gerçek pehlivanlara Allah yardım etsin. Şu sıcak ve uzun günlerde oruç tutmanın sevabı diğer zamanlara göre daha fazla olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Aynı zemheri günlerinde yağan karın meydana getirdiği buzun üzerinde durarak açık havadaki bir cami şadırvanında alınan abdest ve yine açık alanda esen soğuk rüzgarın üfürmelerine karşı direnerek kılınan namazın normal şartlarda alınan abdest ve kılınan namazlardan daha sevaplı olduğu gibi. İşte iftar vaktine yaklaşılan bu zamanlarda açlığın özellikle de susuzluğun verdiği mahmurluğun etkisiyle oruçlu olan insan, kendini Allah'a daha yakın hissediyor. Hatta, Allah Teala ile arasındaki manevi perdenin/engellerin daha da azaldığına kanaat getiriyor insan. Manevi duygu yoğunluğunun arttığı bu güzel anlarda tabii ki yapılan ibadetin, Kur'an okumanın, ellerin açık-gönüllerinde doğrudan yüce Mevla'ya bağlı olarak edilen duaların hazzı/lezzeti ancak yaşandığında fark ediliyor. Sevabına inanılarak yapılan ve karşılığının da sadece Allah'tan geleceğine güvenilerek yapılan ibadetin sonunda yapılan dua insanı ötelere götüreceği kaçınılmazdır. Bu görüşümüzün daha inandırıcı olması için iftar vaktine az bir zaman kala bu düşüncemiz hatırlansa diye düşünüyorum. Değilse bile elhamdülillah hepimizin inancı var. Ramazan ayında her şey güzel, yapılan her dua daha etkileyicidir. İşte bu ayda yapılan nükteler de daha seviyelidir. Çok sevdiğim bir Maraş beyefendisi eczacı Hasan Aytemiz beyden dinlemiştim. Beğeneceğiniz ümidiyle yaşandığı iddia edilen bir şakayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Saygı değer bir görevi ifa eden imam ve müezzinlerimiz akşam ezanını herkes sofra başında ailesiyle birlikte beklerken o insanlarımız camide beklerler. Oruçlu her insanın beklediği ezanı okuyup namazı da olan cemaatle birlikte camide kıldıktan sonra evlerine giderler. İşte sigara tiryakisi olan bir mahalle imamı cemaatten daha heyecanla vakti beklermiş ki, namazı bitirince hemen bir sigara içebilsin diye. Tütünü vaktinden önce özene bezene sarar adeta onu severmiş. Cemaatten bazıları, hocayı ezandan sonra camiye geçerken biraz oyalaması için birini ayarlıyorlar. Hoca ezanı bitirip minareden iniyor ve camiye geçerken o adam hocaya yaklaşıp “Hoca efendi bir maruzatım var” diyor. Hoca da aceleyle “buyur” diyor. Adam, “benim hanım, evdeki yaşlı anama bakmıyor ne yapayım” deyince hoca tek kelimeyle “hanımını bırak” diyor. Adam, “Ama hanım çocuklarımın anası hem de başka kusuru yok” deyince hoca yine aceleyle “o zaman bırakma” diyor. Adam yine “hocam cennet anaların ayağının altındaymış, anam ya hakkını helal etmezse” deyince hoca “o zaman hanımı bırak” diyor. Adam işi uzatacak ya; “Hocam hanımın kimsesi yok sokağa düşerse” deyince hiddetlenen hoca “Efendi; ya hanımı bırak ya da beni bırak” diyor ve camiye geçiyor. Efendim birlikte kısa bir dua edelim inşallah. Allah'ım; Peygamberimiz (s.a.v), senden neler istedi ve O'na neler verdi isen; biz de senden onları istiyoruz, bize de onları ver. Peygamberimiz, nelerin şer ve kötülüklerine karşı sana sığındı ve onlardan korudu isen; bizleri de onlardan koru Allah'ım.Amin. Selam ve dua ile hayırlı Ramazanlar”¦