. Oyunların her çeşidi, çocuğun gelişimine büyük tesir yapan ve gelecekteki hayatını etkileyen özellikler taşır. Bu etkiler olumlu da olabilir, olumsuz da olabilir. Tabi, etkinin olumlu ya da olumsuz olması, oyunun mahiyetine bağlıdır. Bazı oyunlar vardır, çocukta olumlu, iyi ve doğru çağrışımlar oluşturur. Bazı oyunlar da vardır, çocukta olumsuz, kötü ve yanlış çağrışımlar oluşturur. Bazı oyunlar vardır, çocuğa savunmayı öğretir, bazı oyunlar vardır, çocuğa saldırıyı öğretir. Bazı oyunlar vardır, çocuğa yapmayı ve onarmayı çağrıştırır. Bazı oyunlar vardır, çocuğa yıkmayı ve tahrip etmeyi çağrıştırır. Sanmayın ki, oyunlar sadece bir oyundur. Sanmayın ki, oyunlar basit bir eğlencedir. Oyuncaklar da böyledir. Oyuncak silah ve oyuncak araba erkek çocuklarının vazgeçilmezidir. Erkek çocukları bu oyuncaklarla şiddete ve hızlı yaşamaya yavaş yavaş yönlendirilir. Kız çocuklarının vazgeçilmezi oyuncak bebek ve oyuncak ev eşyalarıdır ki, kız çocukları da şefkate ve sakinliğe doğru yönlendirilir. Her ikisi de çocuğun geleceğini etkiler. Oyunların ve oyuncakların etkisinin olduğu muhakkak da, en zararlısı sanal oyunlardır. Bu yazıda ona dikkat çekmek istedim. Sanal oyun deyip de geçmeyin. Sanal oyun deyip de basite almayın. Bu oyunları sırf çocuklar oynamıyor, gençler ve yetişkinler de oynuyor. Tamam, bu oyunlar yetişkinler üzerinde fazla tesirde bulunmayabilir. Ya çocuklar ve gençler? Onların bu sanal oyunların tesiri altında kaldıkları muhakkaktır. Sanal oyunların bir çoğu saldırı, vurdulu-kırdılı temalar içermektedir. Sanal oyunların bir çoğu kanlı ve vahşet dolu sahneler içermektedir. Bu tema ve sahnelerle hemhal olan ve zihnini, gönlünü bu görüntüler dolduran bir çocuk, bir genç, bir insan mutlu olabilir mi? Bu tema ve sahnelerden etkilenen bir çocuk, bir genç, bir insan olumlu düşünebilir mi? Pozitif davranabilir mi? Bu yazıyı yazdığım yer de tevafuk ya, bir internet kafe. Bayram dolayısıyla evden uzaktayım. Bulunduğum evde de internet imkanım yok. Çoktandır yazmayı düşündüğüm bu konuyu yazmak üzere, internet kafenin yolunu tuttum. (Şimdi yazımın bu noktasında içinde etrafımda olup biteni kısaca özetleyeyim) İnternet kafede, çocuklar ve gençler bağırtılı-çağırtılı bir şekilde sanal oyunda dünyadan kopmuş vaziyetteler. Kimisi oyundaki heyecanla sövüyor. Kimisi arkadaşıyla araba yarışındayken geride kalmanın etkisiyle bilgisayarın bulunduğu masayı yumrukluyor. Öbür masalardaki çocuğun birisi “bombalar” diyor, “mavi ev” diyor, “ağaçların arasından düşman çıktı” diyor. Öbürü, “düşman çatıda” diyor. Yine bir bağırtı duyuldu. ”Beni oyundan attı” diye bir çocuk bağırıyor ve hayıflanıyor. Çocukların birbirlerine hitap şekli bile çok acaip, “herkes birbirine oğlum” diye hitap ediyor. Bu vaziyet içerisinde sanal oyunların tehlikesine dikkat çektiğim bu yazıda “Vah neslim, vah gençlik vah” demekten başka bir şey şu an elimden gelmiyor. Bu arada, internet kafenin sahibi, benim rahatsızlığımı hissetmiş gibi; “küfürlü konuşmalar yapmayın” diye çocukları ve gençleri uyarıyor. Tekrar yazımızdaki asıl konuya dönecek olursak, sanal oyunların tehlikeli içerikler taşıdığı ve çocukları ve gençleri olumsuz etkilediği tartışılmaz bir gerçektir. Bu gerçeği anlamak ve fark etmek için konunun uzmanı bilim adamı olmaya gerek yok. Yazımın bu bölümünde bu husustaki araştırma sonuçlarına kısaca değinmek gerekirse; “sanal oyunların depresif (huzursuz) hale getirdiği ve saldırganlığa ittiği”, sanal oyunlarına çok zaman ayıran çocukların “zihinsel sorunlar yaşadığı”, sanal oyun bağımlısı çocukların “depresyon anksiyete (endişe) ve sosyal fobi gibi ruhsal sorunlarla karşılaştığı” birer tartışılmaz gerçeklerdir. Şurası kesin bir gerçek ki; sanal oyunları sadece bir oyun veya eğlence olarak görmemeliyiz. Bunlar içeriğinde bulunan unsurlarla birer tehlike ve tehdit olabilir. İçeriği zararlıysa elbette çocuklar ve gençler için birer tehlike ve tehdittirler. Maalesef, bilgisayar oyunlarının ekserisi şiddet ve vahşet içerdiği için baştan itibaren zararlıdır. Bunların faydalı olduğunu kimse savunamaz. Yazımın sonunda, Sosyal Hizmet Uzmanı Yücel CAN Kardeşimin geçen gün bir sohbet sırasında altını çizerek belirttiği bir tespiti ben de sizler altını çizerek aktarıyorum: Yücel CAN Kardeşim “Osmanlı'da çocuk oyunlarının en karakteristik özelliği, çocukları bir saldırıya karşı savunmaya teşvik etmek ve savunmayı öğretmektir. Şimdiki sanal oyunlar ise tam tersi bir özellik taşıyor. Sanal oyunlar savunmayı değil, saldırıyı teşvik ediyor ve öğretiyor” şeklinde tespitler sunuyor. Ah Osmanlı ah. Her konudaki üstünlüğün burada da ortaya çıktı. Çocukları oyunlarla eğitmeyi sen başardın. Biz ise bu başıboş dünyada, kıyamete doğru son sürat yuvarlanan dünyada, çocukları mantıklı oyunlarla eğitmek yerine, sanal oyunlarla eğriltiyoruz. Bu gidişatı kim durduracak? Çocukları ve gençleri kim koruyacak? Merak konusu işte asıl bu! (Bu arada saat 23.16 oldu. Çocuklar hâlâ, aynı şekilde bağırtılı ve seviyesiz konuşmalarla sanal oyunlarını sürdürürlerken, ben gariban bir yazar olarak, yazımı bitirip biraz sonra düşünceli bir şekilde misafir olarak kaldığım evin yolunu tutacağım)