Üzerinde çok da düşünmeyiz. Harcıalem (basit tüketilen) kelimelerdir bunlar. İşte sevgi bunlardan biridir. Sevgi nedir diye kime soracak olsam, “bu da soru mu, bilmeyecek ne var, sevgi çok açık, tarif gerekmez” gibi sözler sarfedeceklerdir. Ancak işin aslı hiç de böyle değil. Sevgiyi çok bildiğini sanan bile, bir tarif yapma durumunda kalsa, konuyu etraflıca açıklamaktan aciz kalabilir. Bir de bir konuyu tanımlamak önemli olsa da, bundan daha önemlisi o konuyu bütün muhtevasıyla ne fazla, ne de eksik tanımlamak daha önemlidir. Eskiler bu tanımlama şekline, “efradını cami, ağyarını mani” derlerdi. Sizi bilmem, şimdi sevgi hakkında böyle dört dörtlük bir tanımlama yapmaya kalksam başaracağımı sanmıyorum. Mesela bu hususta, “sevgi sevgidir” diyesim geliyor. Bilmiyorum bu tanım nasıl karşılanır sizce. Yani burada “Ahmet Ahmet'tir, Osman Osman'dır dercesine “tarife gerek yok” demek istiyorum da, işte öyle değil. Her şeyin bir tarife ihtiyacı var. Sevgi, “en yüce, en kutlu duygudur” desek oldu mu? “Sevgi, ruhun huzurudur” desek doğru mu? “Sevgi, sonsuzluktur” desek oldu mu? “Sonsuzluk sevgiden, sevgi sonsuzluktan doğar.” “Sevgi her dilde karşılığı olan ve yüceltilen bir kavram ve kelimedir” desek doğru mu? Sevgi kelimesinin Türkçe dışındaki bazı büyük dillerdeki karşılığını versek ve Arapça “Hub”, Farsça “Aşk”, İngilizce “Love”, Fransızca “L'amour , Almanca “Liebe”, İspanyolca “El Amor”, Japonca “Ay”, Çince “Ai” desek oldu mu? “Sevgi ruhumuzda vardır. Sevgi içimizde var olan bir duygudur. Bu duygunun kaynağı Allah'tır” desek oldu mu? “Hayatın kaynağı sevgidir, Allah sevmiş de insanı, dünyayı ve kainatı yaratmış desek doğru mu?” Evet, buraya kadar olan tanımlar genel olarak elbette doğru. Ancak, en doğrusu, “sevme duygusunun kaynağı Allah'tır” cümlesinde mevcuttur. Tüm varlıklar “sevgiden yaratılmıştır.” Kâinatın temeli sevgidir. Allah (cc), insanı, dünyayı ve tüm kâinatı sevgiden yaratmıştır. Bu hususta, Sevgili Peygamber Efendimiz (sav) bir Hadis-i Şerif'te; “Allah (cc), “gizli bir define idi; bilinmeyi diledi, sevdi, kendisini bilmemiz için tüm varlıkları yarattı” diye buyurmaktadır. Kur'an-ı Kerim'de, iki ayette Allah'ın Vedud (çok seven) olduğu belirtilir. Hud Suresi 90. ayetin meali şöyledir: (Şu'ayb şöyle dedi) "Rabbinizden bağışlanma dileyin; sonra O'na tevbe edin. Muhakkak ki Rabbim çok merhametlidir, çok sever" (Hud, 90) Buruc Suresi 14. ayette ise "O, çok bağışlayan ve çok sevendir" buyrulmaktadır. Sevgiyle ilgili olarak buraya kadar olan anlatımlarımda “sevgi ile Allah” arasındaki münasebete dikkat çektim. Bir de sevginin ruh ile olan münasebetine dikkat çekmek istiyorum. Evet, “sevgi ruhla alakalı bir kavramdır.” Bedenle alakası yoktur. İnsan ruh ve bedenden mürekkep bir varlık olsa da, beden sevgiye dahil değildir. Vücudumuzdaki kâlbin de öyle bilinenin aksine sevme merkezi olduğunu da düşünmüyorum. Bedenimizin maddesi topraktır. Kâlp de topraktandır ve insan ölünce o da toprak oluyor. Sevginin sonsuzluğuna inanan birinin, bu durumda, kâlbin sevgi merkezi olduğuna inanması mümkün değildir. Sevme merkezi ruhtur. Ruhun neden yaratıldığı konusu bir sırdır ve ruh hakkında insanoğluna çok az bilgi verildiği Kur'an'da bildirilen bir hakikattir. Eğer, ruha bir yapı taşı ya da bir harç aranacak olsa, inanın bunun için en yakın harç “sevgi” olacaktı. İşte bundan dolayı ruhumuz için sevgi merkezi diyoruz. Evet, buraya kadar olan açıklamalarda sevgiyi tarif etmeye çalıştık. Sevginin önemine ve hayatın temeli olduğuna dikkat çektik. Sevgi için “insanın, dünyanın ve kâinatın yaratılış sebebidir” dedik. Ancak, sevgi üzerine yaratılan insanlardan bir kısmı, maalesef, sevgiden uzaklaşarak, bu yapı taşını yerle bir edip asliyetini, özünü bozabildiği de bilinen bir gerçektir. İşte bundan dolayı, sevgiden uzaklaşan, özünü, aslını kaybeden bu insanlar, “eşref-ül mahlukattan esfel-i safiline” yani en şerefli varlıktan aşağılar aşağısına düşebiliyor. Allah (cc) bizleri bu duruma düşmekten kurtarsın ve “sevenlerden eylesin”. Sevmek başta Allah'ı sevmektir. Sonra Peygamberlerini ve iyi kullarını sevmektir. En sonra da yaratılmış canlı-cansız tüm varlıkları sevmektir. “Sevmek sonsuz huzuru bulmaktır, vesselam.”