Geçtiğimiz yıl [B]“şimdi evi çıkmış bir doğukentliyim”[/B] başlıklı mektubumda evi çıkmayan üyelerin üzerimizde hakkı olduğundan bahsetmiş ve evi çıkmayan üyelerden helallik dilemiştim. [B]Şimdi, evi çıkmış ve evinde oturmaya başlamış biri olarak bu mektubu tekrar yazmayı vicdani, İslami ve insani bir sorumluluk olarak görüyorum.[/B] Evimize kışın en şiddetli günlerinde geçtik. Çok soğuk. Elektrikli sobalarla ısınmaya çalışıyoruz. Bazı sabahlar yüzümüzü yıkamaya bile zor gidiyoruz. Halı serili olmayan yerlere çıplak ayakla basamıyoruz. İlk günlerimizde eski komşularımız bizleri yalnız bırakmadı sağ olsunlar. Her gün eski komşulardan birine gittik. Bu günlerde biraz daha rahatız. Hem bina ısındı, hem de havalar ısındı sanırım biraz. Bina ısınmaya başladıkça biz de evimize ısınıyoruz. Bu gün balkondan dışarıya bakarken ürktüm. Bu güne kadar evi çıkmayanların hakkını savunan biri olarak 50 gündür neden susuyordum. Yoksa şeytan beni de mi aldatıyordu. Oysa [B]“şimdi evi çıkmış bir doğukentliyim”[/B] mektubumda şöyle yazmıştım: [B]“Bu arada şeytanın beni aldatmaması, yapılanın bir haksızlık olmadığına beni ikna etmemesi için de Allah'a dua ediyorum.”[/B] Biz soğuk ta olsa evimizdeydik. Ama hala evine geçemeyenler vardı ortaklarımız arasında. [B]Ortaklarımızın bir kısmı sırtımıza yüklediği haklarıyla birlikte ahirete göçmüşlerdi. [/B] Bir kısmı kirada oturmaya devam ediyordu. Çocuklarının eğitim parasını, hasta babasının, anasının ilaç parasını kiraya yatıranlar vardı içlerinde. Korkunç bir gerçekle karşı karşıyaydım. [B]“Kul hakkı”[/B] gibi amansız bir yükün altına girmiştik hep beraber. Çoğunluk bizde evet ama çoğunluk olmak, haklı olmak anlamına da gelmiyor ki.. Geçtiğimiz günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos'ta İsrail Cumhurbaşkanı'na karşı [B]“Sayın Peres”¦ Sesin çok yüksek çıkıyor. Benim sesim o kadar yüksek çıkmayacak. Biliyorum ki, sesinin bu kadar yüksek çıkması suçluluk psikolojisinin bir sonucudur”[/B] sözleri geldi aklıma. Sonra da bir Doğukent Kooperatifi Genel Kurulu. Bir bayan çıkmıştı kürsüye. [B]“Evi çıkanlar 20 dolar kirayla evlerinde otururken ben 300 YTL veriyorum. Geçinemiyorum. Allah'tan korkun”[/B] diye haykırıyordu. Karşısında müthiş bir bağırtı duydu sonra. [B]“İn aşağı”¦ Konuşturmayın.. Kes sesini..”[/B] sözleri arasında küfürler de gırla gidiyordu. Kadıncağız ağlayarak indi kürsüden. Kiranın tamamen kaldırılması için önerge verenler de oldu aynı toplantıda. O toplantıda Ömer Faruk Şirikçi'de zor bitirdi konuşmasını. Onun da karşısında büyük bir kalabalık vardı ve o kalabalığın sesi daha [B]“gür”[/B] çıkıyordu. Aynı genel kurulda ben de bir önerge vermiştim. Kiraların ve aidatların artırılması yönünde. Daha adım bile okunmadan [B]“Yuuuuuh!...” [/B]sesleri kapladı alanı. Yuhlamalardan ve küfürlerden ben de nasibimi almıştım. Karşımızdakilerin sesleri daha gür çıkıyordu. Derdimizi anlatamıyorduk, [B]mağduriyetimizden ve masumiyetimizden [/B]bahsedemiyorduk. Bizi kimse dinlemiyordu. [B]Şimdi evine girmiş bir Doğukent üyesi olarak evinde oturanların safında evinde oturamayanların haklarını savunmayı sadece nostalji olsun diye üstlenmiş değilim. Bu dini bir vecibedir benim için aynı zamanda[/B]. Bu konuda her üye bizzat sorumludur. Suçu ve sorumluluğu başkasının üzerine atmaya çalışmak beyhudedir. Allah, başkasının eliyle bile olsa zulmetmeyi, haksızlık yapmayı, hak gaspetmeyi yasaklar. Son evin verilmesine az bir zaman kaldı inşallah. Kısa sürede herkesin evinde oturmaya başlamasını temenni ediyorum. Her şey düzelir zamanla. Bu kooperatif biter. Herkes evinde oturur. Ölenler ölür, kalanlar kalır. Hatta unutulur bile bu günler. Kimi 3, kimi 50 vererek ev sahibi olur. [I][B]Ama unutulmamalı ki, burada bedavadan ev sahibi olduk diye sevinirken ebedi bir cennette köşkler, saraylar kaybetmek de var hesapta.[/B][/I] [B]“Ahir zamanda İslâmı yaşamak elde kor ateş taşımak gibidir” [/B]diyor ya Allah'ın Resulü”¦ Gerçekten de öyle”¦ Nefsimiz neler de öğütlüyor şimdi bize şu satırları okurken değil mi? Kendimizi kurtarmak için kimleri kimleri suçluyoruz”¦ Nasıl da masumuz aslında, nasıl da günahsızız(!) Keşke öyle olsak. Ama değiliz”¦ [B]11 sene sonra evinde oturmaya başlayan bir Doğukent üyesi olarak henüz evi teslim edilmeyen ortaklarımızdan özür ve helallik diliyorum.[/B] Teselli olur mu bilmiyorum ama [B]“Şimdi evi çıkmış bir Doğukentliyim”[/B] yazısında anlattığım bir olayı bir de burada ifade etmek istiyorum. [I]“Yıllardır her çekilişe katıldığımda ve evim çıkmadığımda şöyle derdim. [B]“Ya Rabbi.. Biliyorum ki, haksızlığa uğramak haksızlık yapmaktan evladır. Bana haram yemeyi nasip etmediğin için sana şükürler olsun.”[/B] Ve her çekilişte evimiz çıkmadığı için ağlayan eşimi böyle teselli ederdim. Aynı şeyi şu anda evi çıkmayan kardeşlerime de söylemek istiyorum. Kısa, fani, faidesiz, ne zaman biteceği belli olmayan şu imtihan yerinde [B]“haksızlığa uğradığınız”[/B] için üzülmeyin. Aksine [B]“haksızlık yapmadığınız”[/B] için sevinin.[/I] [B]Masumiyetin ve mazlumiyetin geçer akçe olduğu hesap gününde [/B]bizi ancak hakkınızı helal etmeniz ve dualarınız kurtarır. Tekrar istirham ediyorum. Hakkızını helâl edin”¦