Bebek, başlı başına bir umut, Ellerini tut ve dünyayı unut, Gözlerine baktığında sonsuza yürürsün, Gözbebeğinde sonsuzu görürsün. Çocuk, neşe, heyecan dolu bir dünya, Sevincin merkezi, can dolu bir dünya, Tertemiz, masum bir hayata bakan, Bir ırmak, tertemiz, dupduru akan. Genç, deli deli akan bir ırmak, Yakışır mı bir gence boş durmak, Hayatın karşısında yıkılmaz bir güç, Ayağa kalk, harekete geç, bir, iki, üç. Yaşlı, sanmayın ki, yarışta son dönemeçte, Tepenin arkasına geçmek için son yamaçta, Şunu iyi tefekkür et, yaşlılığın yoktur sonu, Sakın yanılma, ölüm dediğin ayrı bir konu. Sen bebeksin, çocuksun, gençsin, yaşlısın, Bunları aynı anda taşıyan tam dört başlısın, İçindedir hep, bebekliğin, çocukluğun, gençliğin, Sen hep aynı sensin, zamanla azalsa da dinçliğin. Bir yaşında olsa da, yüz yaşında olsa da, Gonca gül halindeyken, safha safha solsa da, İnsan gönlü hiç yaşlanmaz, hep aynı yaştadır. Başı hep gökyüzünde, kökü hep topraktadır. Sen ruh ve bedenden mürekkep bir desensin, Bir hâlden, diğer hâle geçsen de sen hep sensin, Ruhun ölümsüzlüğünü anlatmaya var mı hacet, Anlamak için, özüne bir dön, hemen fark et. Bebek, çocuk, genç, yaşlı, gönül, ruh ve can, Hepsinin toplamı sonsuzluk yolcusu insan, Üzerinde büyük bir yükü ve bir vazifesi olan, Son nefesine kadar, sırtında nefsini taşıyan.