Yargıtay 4'üncü Hukuk Dairesi, eşiyle kendi isteğiyle "imam nikahı"yla evlenen ve daha sonra eşinden ayrılması üzerine manevi tazminat talebiyle dava açan kadının isteğini "dul bir kadının yeniden evlenmesi zor" diyerek kabul eden yerel mahkeme kararını bozdu. Karara neden olan olayda, davacı kadın resmi nikah kıymadan davalı eşi ile bir yıl süreyle evlilik yaşadığını, evliliğin bozulmasına davalının neden olduğunu, düğünde takılan ziynet eşyasının da eşinde kaldığını belirterek, ziynet eşyasının iadesi ve manevi tazminat istemiyle dava açtı. Davalı eş ise davacının akrabası olduğunu, evlendikten sonra resmi nikah yapmak için çalışma başlattığını, ancak davacıdan kaynaklanan nedenle resmi nikahın kıyılamadığını bildirdi. Davalı eş, kendi psikolojik nedenle hastanede yatarken de eşinin babaevine döndüğünü, takıları götürdüğünü kaydetti. Davalı koca, resmi nikah yapmadıkları için manevi tazminatla sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın reddini istedi. "DUL, YENİDEN EVLENMESİ ZOR" Yerel mahkeme, kadının bir süre davalı eş ile evli kaldığını, sosyal çevre gözetildiğinde "dul" bir insanın yeniden evlenmesinin güç olduğu gerekçesiyle manevi tazminat ve ziynet eşyası yönünden davanın kısmen kabulüne karar verdi. Temyiz incelemesi yapan Yargıtay ise kocanın ziynet eşyasıyla ilgili savunmasını hayatın olağan akışına uygun buldu. 4. Hukuk Dairesi, ayrıca resmi nikah olmamasının kadının reşit olması nedeniyle kendi kusurunu oluşturacağını vurguladı. Bu nedenle manevi tazminat koşullarının oluşmadığını vurgulayan Daire, yerel mahkeme kararının bozulmasına hükmetti.