Biz de düne kadar (25.02.2012 tarihine kadar) Ankara-Konya arasındaki Yüksek Hızlı Treni seyahat eden arkadaşlardan duyuyor, televizyonlardan izliyor ve “iyi olmuş” diye tebrik ediyorduk. Tabi durumu, yakinen bilmiyorduk. Dün yakinen bildik. Çünkü Yüksek Hızlı Trene bindik. Yükske Hızlı trene binince “iyi olmuş” sözü tam yerine buldu. Ankara-Konya arasındaki Yüksek Hızlı Trenin hizmete girişi sanırım daha bir yıl bile olmadı. Geçen Ağustos Ayı içinde ticari anlamda seferler başladı. Bu serflerden birine katılmak bize de dün nasip oldu. Sırf Konya'da Hz. Mevlana Türbesine gitmek ve Hz. Pir'in makamında dua etmek için yola çıktık. Hareketten sonra, birkaç saat içinde Hz. Mevlana Makamına vardık ve gönlümüzü sunduk, gönül erlerinden yüce bir Er Hz. Mevlana'ya. Kısmet oldu, çıkarttığım yeni kitabımı da Mevlana Türbesi kitaplığına hediye ettim. Zaten, kitabımın ilk şiiri (kitabıma ismini veren Daha Vakit Varken şiiri) Hz. Mevlana'ya atıfla başlıyordu. Böylece tevafuk oldu, benim basit kitabım da büyük kitaplar arasında yer buldu. Mevlana Müzesinde, Mesnevi'nin orijinal sayfalarını görünce, benim kitap “devler arasında cüce gibi kaldı.” Ya da “deryalar içinde bir damla su gibi kaldı.” Olsun mühim değil, bir yağmur damlası, deryaya karıştığında, o da derya oluyor. Biz de bu mânâda deryaya karıştık, İnşallah. Evet, Ankara-Konya arasındaki Yüksek Hızlı Tren Mevlana Aşıkları için vuslata da vesile oluyor. Günübirlik ve yorulmadan gidip gelmek artık mümkün. Sincan'da 1 dakika, Polatlı'da 1 dakika duruyorsunuz ve son sürat Konya'ya uçuyorsunuz! Evet, uçmak gibi bir şey. Ankara-Konya arası git-gel 3 saat şimdi! (Gerçi bazı yerlerde, hız azalması olduğu için ve kış şartlarından dolayı, git-gel 3 saati geçti yolculuk, ancak yorucu değildi) Bir yolculukta mesafe ve süre yanında önemli olan yolculuğun yorucu olup olmamasıdır. Eskiden de Konya'ya giderdik. Meşhur şu git-gel Konya 6 saat sözü var ya, o söz öyle kolay da değil. Otobüsteki bu 6 saat insanı oldukça yorardı. Duraklarda “in-bin yolcu al”. Hatta durak dışında “yolcu al” derken, insanı yorardı. Özellikle de, yollar çok düz olduğu için sıkıcı gelirdi. Ben Ankara-Konya arasındaki otobüs güzergâhı olan yolu hiç sevmem. Bu yol bilindiği gibi manzarasız ve özellikle Kulu Makas dedikleri yerden sonra, dümdüz bir yoldur. Aynı, Ankara-Sivrihisar arasındaki kara yolu gibi dümdüz ve manzarasızdır. İşte bu manzarasızlık ve düzlükten dolayı bu iki güzergâhta yolculuk etmek bana çok zor gelirdi. Ah şu yol bir bitse diye dua ederim hep. Yol dediğin manzaralı ve virajlı olacak! Neyse, bu iki yolda da Yüksek Hızlı tren var artık. Ankara-Koya, Ankara-Eskişehir arasında artık sıkılmak yok. Biniyorsunuz Yüksek Hızlı trene ve vardığınızı bile anlamıyorsunuz. Ben her iki güzergâhta da hızlı tren yolculuğu yaptım. İki sene kadar önce Eskişehir'e gitmiştim. Dün de Konya'ya gittim. Her iki yolculuktan keyif aldığım gibi, bu Ülkede bu tür güzel gelişmeler oluyor diye gurur duydum. Hem Ankara-Konya, hem Ankara-Eskişehir arasındaki bu Yüksek Hızlı Tren'e emeği geçen herkesi, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım ve TCDD Genel Müdürü Sayın Süleyman Karaman ve ekibini kutlarım. Bu şekildeki bir hizmeti ve TCDD'nin yeni bir vizyona ve yeni anlayışa kavuşacağını bundan 5-10 sene önce hayal etmek bile mümkün değildi. Yazımın sonunda şunu da belirteyim. Kamu görevine, TCDD Genel Müdürlüğünde Müfettiş Yardımcısı olarak başlamış bir kişiyim. Bu Kurumda, 1987 yılından itibaren, 5 yıl çalıştıktan sonra kendi isteğimle ayrıldım. Bu beş yıl boyunca hep şunu gördüm ve şunu yaşadım: TCDD yeni yol yapamaz. TCDD yeni makine alamaz. TCDD yeni bir görünüm kazanamaz. Hep bir umutsuzluk vardı. Hatta bir görev dolayısıyla tanıştığım Zile Tren İstasyonu Şefi, “bu Kurumda 40 yılım geçti. Bir kilometre yeni yol yapılmadı. Yeni bir yol, yeni bir hat yapıldığını görmeden emekli olursam gözüm arkada kalır” demişti. Sanırım o İstasyon Şefi bu yeni yolların yapımını görmeden emekli olmuştur. Zaten, ben de TCDD'den ayrılmış isem, o zamanki Kurumun atıl ve geri kalmasıdır. Vizyonu olan ve ileriye yönelik perspektifi olan Kurumlarda çalışmak çalışanlara her zaman mutluluk verir. Biz bunu, o zamanki TCDD'de göremediğimiz için kurum değiştirmiştik. Fakat bugünkü TCDD gerçekten o günkü TCDD'den çok çok ileride. Daha da ileride olması mümkün. İnşallah o da olur. Bu memleketin müreffeh olması için, bu memleketin insanının huzur bulması için “taş taş üstüne koyan herkesten Allah razı olsun.”