Danıştay 14. Dairesi Akdeniz Belediyesi'nin, Çay, Çilek ve Özgürlük mahallerinin TOKİ tarafından, kentsel dönüşüm projesi kapsamında,'gecekondu önleme bölgesi' ilan etmesine karşı açtığı davada belediye lehine karar verdi. Yerel mahkemenin hükmünü oy birliğiyle bozan Danıştay kararında adı geçen alanın gecekondu önleme bölgesi olarak nitelendirilmesine 'olanağın olmadığı' vurgulandı.

Danıştay, adı geçen 3 mahalle hakkında alınan 'gecekondu önleme bölgesi' kararının, 775 Sayılı Gecekondu Kanunu'na aykırı olduğunu da hükmetti. Bu arada, Bakanlar Kurulu'nun bu mahalleler hakkında geçmiş yıllarda verdiği 'Acele Kamulaştırma Kararına' ilişkin belediyenin yaptığı itiraz da Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından kabul edilmişti.

Akdeniz Belediyesi'nden yapılan açıklamada, Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı'nın (TOKİ), 3 mahalle hakkında 30 Kasım 2011'de aldığı 'gecekondu önleme bölgesi ilanına' karşı, Akdeniz Belediyesi'nin açtığı davada Mersin 2. İdare Mahkemesi, davanın reddi yönünde karar verdiği hatırlatıldı. Akdeniz Belediyesi'nin, yerel mahkemenin bu kararının temyizi istemiyle yüksek mahkemeye başvurduğu belirtilen açıklamada, belediyenin itirazını görüşüp değerlendiren Danıştay 14. Dairesi'nin,
yerel mahkemenin kararını bozduğunu bildirdi. Akdeniz Belediyesi'nin, Mersin 2. İdare Mahkemesi kararı aleyhine yaptığı itirazı haklı bulan Danıştay, adı geçen 3 mahallenin gecekondu önleme bölgesi ilan edilemeyeceğine 'oybirliğiyle' hükmetti.
Danıştay kararında şöyle denildi: "Uyuşmazlığa konu Çay, Çilek ve Özgürlük mahallelerinin, gecekondu önleme bölgesi alanı olarak belirlenen kısımlarının büyük bölümünün planlı alanlardan oluşması ve bu alanlardaki yapıların bir kısmının ruhsatlı olduğu, büyük bir kısmının ise kişilerin kendilerine ait arsalar üzerinde yaptıkları ruhsatsız yapılar olduğu dikkate alındığında, söz konusu alanın gecekondu önleme bölgesi olarak nitelendirilmesine olanak yoktur."

'TOKİ İŞLEMİNDE HUKUKA UYARLIK, MAHKEME KARARINDA HUKUKİ İSABET YOK'

Gerekçeli kararında, 775 Sayılı Gecekondu Kanunu'na da atıfta bulunan Danıştay 14. Dairesi, bu kanunun 2. maddesinde geçen, 'gecekondu' deyimi ile imar ve yapı işlerini düzenleyen mevzuata ve genel hükümlere bağlı kalınmaksızın, kendisine ait olmayan arazi veya arsalar üzerinde, sahibinin rızası alınmadan yapılan izinsiz yapıların kast edildiğine dikkat çekti. Adı geçen alanların, gecekondu önleme bölgesi ilanına ilişkin 30 Kasım 2011 tarihli TOKİ işleminde 'hukuka uyarlık, aksi yöndeki mahkeme kararında ise hukuki isabet görülmediğine' işaret eden Yüksek Mahkeme, verdiği kararda, "Şahısların, kendi arazileri üzerinde ruhsatlı veya ruhsatsız olarak yaptıkları yapıların bulunduğu alanda, 775 Sayılı Gecekondu Kanunu uyarınca ıslah, tasfiye ve önleme projelerinin uygulanmasına olanak bulunmamaktadır." şeklinde hüküm yer aldı.

'GECEKONDU KANUNU İLE İLGİLİ YETKİ VE GÖREVLER BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİNE AİTTİR'

Mersin 2. İdare Mahkemesi tarafından uyuşmazlığa konu alanlarda 2 defa keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldığını da hatırlatan Danıştay, her 2 bilirkişi raporunda da adı geçen mahallelerin gecekondu önleme bölgesi alanı olarak belirlenen kısımlarının büyük bölümünün planlı alanlardan oluştuğuna, bölgedeki yapıların bir kısmının ruhsatlı, bir kısmının ruhsatsız olduğuna, 'gecekondu önleme bölgesi alanı olarak belirlenen bölümlerde kalan parsellerin ise 'özel mülkiyete konu olduklarına' işaret etti. Danıştay, gerekçeli kararında, Gecekondu Kanunu'nun belediye sınırları ile mücavir alanlardaki tatbikatı için TOKİ Başkanlığı'na verilen hak, yetki ve görevlerin ilgili belediyelere devredildiğini belirterek, belediyelerin de bu hak, yetki ve görevleri yetkili organları eliyle kullandıklarını hatırlattı. Büyükşehirlerde bu kanunun tatbikinin, Büyükşehir belediyelerinin koordinatörlüğünde ilçe belediyelerince yapılacağı yönündeki hükme dikkat çeken Danıştay, açıklanan nedenlerle, Mersin 2. İdare Mahkemesi'nin kararının bozulmasına oybirliğiyle hükmetti.

Danıştay'ın kararını değerlendiren Akdeniz Belediyesi Eş Başkanı Fazıl Türk, TOKİ'nin 3 mahallede uygulamak istediği 'kentsel dönüşüm projesindeki hukuksuzlukların yargı kararıyla teyit edildiğinin altını çizdi. Bakanlar Kurulu'nun geçen yıllarda mahalleler hakkında verdiği 'Acele Kamulaştırma Kararına' ilişkin belediye olarak yaptıkları itirazın da Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından kabul edildiğini hatırlatan Türk, on binlerce insanı borçlandırıp yeni bir göç dalgasına yol açacak projenin uygulanabilir olmadığını vurguladı. Rant ve tasfiye amaçlı projelerin sonuçsuz kalacağını en başından söylediklerini kaydeden Türk "İnsan hayatından daha değerli hiçbir şey olamaz. Nitekim ekiplerimizin mahallelerde yaptığı saha araştırmalarında da Çay, Çilek, Özgürlük mahallelerinde yaşayan halkın yüzde 97'si yerinde iyileştirmeden yana olduğunu ifade etmiştir. Akademisyenler, mimarlar ve şehir plancıları, çevre, inşaat ve harita mühendisleri, belediye uzmanları ve sivil toplum örgütleri de her fırsatta TOKİ’nin projesinin uygulanabilir olmadığını belirtmiştir. Sorun, yıkım ve tasfiye ile değil, 'alternatif yerinde kentsel dönüşüm' projesiyle çözülebilir." ifadelerini kullandı.