Saadet Partisi (SP) Malatya İl Müfettişi Osman Marasalı, "Batı dünyası Paris kumpası ile mazlum rolüne bürünerek işgal ve katliamlarına karşı İslam dünyasını psikolojik baskı altına alacaktır. Büyük bir ihtimalle bu yeni işgal dalgası Yemen ile başlayacaktır." dedi.

Osman Marasalı, Saadet Partisi İl Başkanlığı toplantı salonunda düzenlediği basın toplantısında, Fransa’daki Charlie Hebdo dergisine düzenlenen saldırıya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. ABD’nin 11 Eylül İkiz Kuleler kumpasına benzer bir kumpas ile karşı karşıya olunduğunu iddia eden Marasalı, "Bu kumpas ile Amerika’nın 14 seneden beri işgal, talan ve Müslüman katliamı yaptığını görerek kendisine örnek alan Batı dünyası, Paris kumpası ile mazlum rolüne bürünerek işgal ve katliamlarına karşı İslam dünyasını psikolojik baskı altına alacaktır. Büyük bir ihtimalle bu yeni işgal dalgası Yemen ile başlayacaktır. Batı işgal ettiği yerlerde sadece talan ve katliamla kalmayıp kardeşi kardeşe düşman edecek bir fitne tohumu ekerek iç savaş zemini oluşturmaktadır. Bu olaya kumpas diyoruz, çünkü olayın yapılışındaki profesyonellik, kamera kayıtlarının hazır oluşu, tetikçilerin silah kullanışları ve yine tetikçi olduğu iddia edilen kişilerin aslında var olup olmadıkları, her üç tetikçinin de kimliklerini araçta unutmaları, eylemi yapacakları yere girerken kendilerini tanıtmaları, daha sonrasında televizyon kanallarına bağlanarak finansörlerini dahi açıklamaları ve bu kişilerin ABD’nin Usame bin Ladin hayaletinde olduğu gibi ölü olarak ele geçirilmeleri bu konudaki düşünceleri desteklemektedir. Norveç’te 2011 yılında 77 kişiyi hunharca katleden Anders Behring Breivik olayında Hristiyan teröründen bahsetmeyenler bu trajikomik olay ile Müslümanları töhmet altında bırakmaya çalışmaktadırlar." şeklinde konuştu.

"Afganistan, Irak, Pakistan, Suriye, Mali, Orta Afrika Cumhuriyeti, Sudan, Somali, Arakan hep bu teröristler eliyle katliamlar görmüştür." diyen Marasalı, sözlerine şöyle devam etti: "Siyonizm’in çatı örgütü BM gözlemcileri bile Orta Afrika Cumhuriyetinde Müslümanlara karşı bir etnik temizlik yaşandığını rapor etmiş ancak bir soykırımın olmadığını söyleyerek adeta dünya ile dalga geçmişlerdir. Bu olaylar ile işgal ve Müslümanlara yönelik psikolojik harekât başlatılmış olup kumpasın merkezindeki derginin bugün Efendimiz (AS)’a hakaret içeren karikatürleri 16 dilde 4 milyon adet basacak olması ve İspanya hükümetinin domuz eti yemeyen el sıkışmayan, yâ da erkek doktora soyunmayan Müslümanları fişlemek üzere vatandaşlara fahri müfettişlik veren yasa tasarısı bu durumun ilk işaretleridir. İş İslam Peygamberi ve Müslümanlara gelince ifade özgürlüğünden dem vuranlar Fransız milli kahramanı ve Cumhurbaşkanı De Gaulle’nin karikatürü olunca, aynı dergiyi tepki göstererek kapatmaktan çekinmemişlerdir. Bütün bu olaylardan görüleceği üzere bu olayın tetikçileri bilinse de talimatı verenin emperyalist Batı ve onların patronu Siyonizm’in olduğu açıktır. Çünkü dünyadaki bütün terör hücrelerinin ucu emperyalist Batı başkentleridir. Terörist İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Fransa’daki Yahudilere İsrail’e göç etmeleri konusunda çağrı yapması II. Dünya Savaşı sonrasını ve Siyonist kumpasını hatırlatmaktadır."

Türkiye’nin bunlarla aynı safta ve en önde yürümesinin tarihe düşülen talihsiz bir an olduğunu vurgulayan Marasalı, "Allah’ın ‘Siz onlardan olmadığınız sürece onlar sizi sevmezler' ayeti ve medya patronu Murdoch’un ‘bütün Müslümanlar bu işten sorumludurlar’ mesajı bu katılımın hatalı ve hiçbir amaca hizmet etmeyen bir katılım olduğunu göstermektedir. Sayın Başbakan’ın savunmasında ‘Müslümanlara meşruiyet kazandırmak için gittim’ cümlesi özrü kabahatinden büyük bir açıklamadır. Müslümanlar hangi ihtiyaca binaen meşruiyet aramaktadırlar ve ne zamandan beri Avrupa başkentleri Müslümanlara meşruiyet vermektedir. Sayın Cumhurbaşkanı, Batı'nın ikiyüzlülüğüne vurgu yaparak bu oyunun planlı olduğunu söylerken acaba Başbakan, Cumhurbaşkanı'ndan habersiz mi bu yürüyüşe katılmıştır. Sayın Cumhurbaşkanı'nın İsrail’in yürüyüşe katılımını eleştirirken söylediği ‘İsrail önce 2500 kişinin hesabını versin’ ifadesi de talihsiz bir açıklamadır. İsrail’in 1948 yılından beri katlettiği Müslümanların hesabı görülmüş müdür. Yine İsrail Mavi Marmara’da katlettiği 10 Müslümanın hesabını vermiş midir? Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Cavuşoğlu’nun 'biz Hamas’a İsrail devletini tanıması için baskı yaptık ve ikna ettik’ açıklaması ve bizzat Sayın Cumhurbaşkanı’nın hükümeti döneminde kurduğu AB bakanlığı hala çalışırken bu açılamalar samimiyetten uzak bir görüntü vermektedir. Son olarak ifade etmek isteriz ki dünya barışı ve huzuru batılılara teslim edilemeyecek kadar önemlidir. Batı'nın hâkim olduğu son 300 yılın özetinin kan ve gözyaşı olması bunun delilidir. İslam ülkelerinin yöneticileri bir an önce batı iş birlikçiliğini bırakıp İslam birliğini kurmalıdır. Ya İslam birliği kurularak Müslümanlar ve bütün dünya huzura kavuşacak yâ da azgın haçlı ordusu karşısında teker teker yok olacağız." şeklinde konuştu.