‘’Sözüm Kahramanlara’’ yazımdan şunu gördüm ki, bugünlerde aslanlar gibi, Sur’da, Cizre’de ,Şırnak’ta, Nusaybin’de, İdil’de, Yüksekova’da çarpışan yiğitlerimizi, sadece şehit olduklarında hatırlıyoruz.
      Yaşları henüz 25-30…
      Bu gençlerin eşleri, çocukları, ana babaları , kardeşleri şehit haberlerinde görünüyorlar sadece. Hepsi de son derece üzüntülü, kederli…
      Hatırlarsanız ‘’Nefes’’ isimli sinema  filmimiz  vardı. Orada komutan, askerleri uyurken yakalıyor ve okkalı cümleler arasından, şu cümleyi söylüyordu.
     ‘’Eğer uyursanız ölürsünüz, televizyonlarda iki dakikalığına kahraman olursunuz’’ diyordu. 
     Ne yazık ki aslanlarımız şehit oluyor, televizyonlarda iki dakikalığına kahraman oluyorlar. Böylemi olmalı?
     Biz bu kahramanları, sadece şehit olduklarında hatırlama lüksüne sahip değiliz. Bu aslanları her an yüreklerimizde hissetmeliyiz. Bunlarla, ebedi aleme göçtüklerinde değil, sağken beraber olmalıyız.
     Özellikle, siyasetçilerimiz, iktidar ve muhalefetiyle (HDP hariç), bütün siyasetçilerimiz, her siyasi konuşmalarında, hatta sokak sokak, cadde cadde, ev ev, bu leş başkanların, leş kargalarının, kökünü kazıyan kahramanlarımızdan söz etmeliler. Televizyonlar, köşe yazarları, aydınlar bu yiğitleri göstermeli ve yazmalı…
     O eski meydan savaşlarını beklemeyin kahramanları yazmak için. Artık, cephe ve meydan savaşları yok. 
     Eğer, cephe de istiyorsan: Sur’a. Cizre’ye, Nusaybin’e, Yüksekova’ya, İdil’e bakabilirsin.
     Orada, canını namluya sürmüş kahramanlar var.
     Devlet büyüklerimiz, siyasetçilerimiz, onların yanına gidin; onların ekmeğine ortak olun, onlarla yiyin onlarla için, her bir köşeden yiğitlerimize destek olun.
     Daha ne duruyorsunuz!