Vodafone Vakfı’nın Allensbach Enstitüsü’ne yaptırdığı bir araştırma, sosyal durumu farklı ailelerin çocuklarının eğitiminde odaklandıkları alanların farklı olduğunu ortaya çıkardı. Araştırmaya göre çocuklarını ellerinden geldiği kadar teşvik etmek bütün anne-babaların arzusu. Bu yönde gösterdikleri gayretten elde ettikleri başarı ise aileden aileye değişiyor. Anne-babaların yetiştirme hedefleri arasında yüzde 89’luk bir oranla nezaket ve edep, yüzde 85’lik bir oranla sorumluluk bilinci ve yüzde 84 ile dürüstlük ilk sıralarda yer alıyor.

Çocuklarının severek kitap okumasını isteyen anne-babaların sayısı yüzde 40’ta kalırken, siyasi ilgiyi hedefleyenler yüzde 25, dindarlığı hedefleyenler ise yüzde 22 ile azınlığı oluşturuyor. İyi örnek olmanın öğretmekten önce geldiğini düşünen anne-babalar da az değil. Buna göre anne-babaların yüzde 82’si çocuğuna iyi örnek olmayı eğitimde en iyi ölçü olarak görüyor. Katı eğitimden yana tavır koyanların oranı yüzde 13’te kalırken, çocuğunun eğitim görmemesini isteyenler ise yüzde 2 ile toplumda karşılığını buluyor.

'Anne-babalar ne istiyor?' başlığını taşıyan araştırmanın odak noktasını sosyal durumu iyi olan ve olmayan ailelerin yetiştirme tarzındaki farklılıklar oluşturuyor. Ortaya çıkarılan farklar ise oldukça dikkat çekici. Buna göre üst tabakaya mensup ailelerin yüzde 64’ü çocuklarının ilgisini mümkün olan her türlü alana çekmek ve ilgilerini uyandıracak bir alan seçmelerini sağlamak istiyor. Alt tabakaya mensup ailelerde ise bu oran yüzde 40’a düşüyor. Örneğin durumu iyi olan anne-babaların yüzde 53’ü çocukları ile birlikte kültürel faaliyetlere katılıyor.

Bunu gerçekleştirmeyi başaran sosyal durumu zayıf anne-babaların oranı ise sadece yüzde 17. Çocuğu müzik alanında teşvikte de aynı uçurum göze çarpıyor. Üst tabakaya mensup ailelerde bu oran yüzde 49 iken, alt tabakaya mensup ailelerde sadece yüzde 21.

Allensbach Enstitüsü proje sorumlusu Werner Süßlin’e göre bu sadece maddi imkânsızlıktan kaynaklanmıyor. Süßlin’e göre sosyal tabakalar arasında çocuk yetiştirmeye olan bakıştaki farklılık da bunda rol oynuyor.

Araştırmaya göre iki tabaka arasında çocuk yetiştirme ve eğitim konusunda kendini güven içinde hissetme bakımından da farklılıklar var. Buna göre dezavantajlı kesimden gelen ailelerin yüzde 54’ü bu güven sorununu yaşıyor. Avantajlı kesimde ise bu oran sadece yüzde 24. Bununla birlikte anne-babaların ekserisi, çocuklarının öğretmenlerine güveniyor. Ailelerin yüzde 70’i yetiştirme ve eğitim konusundaki meselelerde öğretmenlere güveniyor. Üçte ikisi ise fikrine başvurdukları öğretmenlerin tavsiyelerini yerinde buluyor.