Almanya'da kendine güvenen erkek öğrencilerde disiplinin daha az olması ve kendine az güvenen kız öğrencilerin sayısal dersleri daha az anlaması toplumun geleceğini tehdit ediyor. Uzmanlar dengenin korunması için çözümü mesleğine bağlı öğretmenler ve kızları sayısal mesleklere layık gören bir toplumda görüyor. Almanya’da okulda başarı kız öğrencilerden soruluyor. Erkek öğrenciler ise bundan yarım asır öncesinin tam aksine geriden geliyor. Eğitim sisteminin dengelemekte zorlandığı bu gelişme, erkeklerin mesleğinde yükselmesini engellediği gibi ülkeyi iktisadi yapısına da zarar veriyor.

Berlin Toplum ve İlerleme Enstitüsü’nün bir araştırmasına göre, aynı yaştaki kızların yarıdan fazlası üniversite okuma hakkına sahip olurken bu oran erkeklerde yüzde 41’de kalıyor. En fazla ortaokul mezuniyetine sahip olma konusunda da erkek öğrenciler dezavantajlı durumda. İstatistikler, erkeklerin yüzde 21’inin, kızların ise yüzde 14’ünün ortaokul diplomasıyla yetindiğini gösteriyor. Kızlar özellikle okuma konusunda erkeklerden önde.

Matematik dersinde erkeklerin daha iyi olması ise çok sevinilecek bir durum olarak değerlendirilmiyor. Sebebi ise bu durum yüzünden MINT olarak adlandırılan matematik, bilişim, fen bilimleri ve teknik bölümleri için yeterli sayıda potansiyeli olan öğrenci kuşağının yetiştirilememesi. Erkek öğrenciler bu derste genel olarak iyi olsalar da başarısızlıkta başı çektikleri için bu bölümlere yeterli sayıda mezun sağlanamıyor. Kız öğrenciler de bu derslerde kendilerine güvenemedikleri için MINT bölümleri fazlasıyla öksüz kalıyor.

Stephan Sievert ve Steffen Kröhnert’in ‘Mezuniyette Zayıf’ başlıklı araştırmasına göre, erkek öğrencilerdeki başarısızlık zekâ ile ilgili bir sorun olmaktan ziyade davranış tarzıyla alakalı. Erkek öğrenciler kız öğrencilere göre sınıfın huzurunu daha çok bozuyor, ev ödevlerini yapmıyor ve boş zamanlarında okumuyor. Araştırma, erkek öğrencilerde daha çok gözlemlenen disiplinsizliğin sebeplerine de yer veriyor. Buna göre sınıfın huzurunu bozmada kendini okulla alakalı hissetmeme duygusu ağır basıyor. Erkekler olarak sınıfa, dolayısıyla kız öğrencilere yön verme duygusu da bir diğer etken.

Bu sonuca bir OECD raporu dikkat çekmişti. Ev ödevlerini yapmama ve boş zamanları okuma ile değerlendirmeme ise erkek öğrencilerin kız öğrencilere göre kendine daha çok güvenmesi ile açıklanıyor. Erkek öğrencilerin kendine fazla güvenmesi, özellikle okuma kabiliyetlerini geliştirememelerine yol açtığı için diğer derslerde de başarısız olmalarını beraberinde getiriyor. Bu da kötü bir mezuniyet, dolayısıyla düşük kalifiyede bir meslek hayatı anlamına geliyor. Sievert ve Kröhnert bu yüzden erken yaşlarda okuma alışkanlığı kazandırmanın önemine dikkat çekiyor.

Araştırmacılar, erkek öğrencilerin erkek öğretmen istemesi veya kız ve erkeklerin ayrı sınıflarda okutulması talebine de değiniyor ve araştırmada bu yönde bir uygulamanın başarı getirdiğine dair bir bulguya rastlamadıklarını söylüyor. Bununla birlikte aynı sınıfta kız ve erkeklerden oluşan öğrenme gruplarının olmasına da soğuk bakmıyorlar.
Üzerinde en çok durduğu konu ise öğretmenler. Uzmanlara göre bu dengesizliğin ortadan kaldırılması mesleğine bağlı öğretmenlerin varlığına bağlı.

Derste net hedefler koyan ve bunların ulaşılmasını isteyen, farklı kişiliğe sahip öğrencilere nasıl yaklaşılacağını bilen öğretmenler olduğu takdirde erkek öğrencileri derse bağlamak mümkün. Bunun yanı sıra öğrencinin okul kadar evde de kitap okumaya teşvik edilmesini önemli bulan uzmanlar, bunun sadece Almanca dersini değil, bütün dersleri iyi anlamak için anahtar olduğunu vurguluyor. Uzmanların bir çağrısı da topluma yönelik: Toplum eğer sayısal meslekleri kızlara layık görmemeye devam ederse bu mesleklere gösterilen rağbet az olmaya devam edecek.