Prof. Dr. Wolf-Dietrich Bukow ve Diyalog ve Eğitim Vakfı Başkanı Ercan Karakoyun, Türkiye'de rüşvet ve yolsuzluklara karşı çıkıp mücadele etmesinin Hizmet Hareketi'nin Almanya ve Avrupa'da daha iyi anlaşılmasını sağladığını kaydetti. Bukow, “Yolsuzluk ve rüşvetle mücadele Almanya ve Avrupa'nın mücadele ettiği bir alan. Yolsuzlukla mücadele anlayışı bizim de değerlerimiz. Gülen'in prensiplerinin güçlülüğü beni büyülüyor.” dedi.

Eğitim sosyoloğu Prof. Dr. Wolf-Dietrich Bukow ve Diyalog ve Eğitim Vakfı (SDB) Başkanı Ercan Karakoyun, Fethullah Gülen Hocaefendi ve Hizmet Hareketi üzerine Almanya'da son yayınlanan "Was ich denke, was Ich Glaube" (Düşündüklerim, İnandıklarım) kitabı hakkında düzenlenen panelde konuştu. Kültürler Arası Diyalog Derneği IKULT'un Köln'deki yeni yerinde düzenlenen programa Türk ve Alman seçkin davetliler katıldı. Ercan Karakoyun'un derlediği kitap ve Hizmet Hareketi'nin dünü ve bugününün masaya yatırıldığı etkinliğin moderatörlüğünü ise IKULT'tan Dr. Marc Hieronimus yaptı.

Sunumlardan sonra soruları cevaplandıran Ercan Karakoyun son dönemde Türkiye'de yaşananlara dikkat çekerek, “Son 12-14 ay içindeki tartışmalar doğru anlaşılmamız yönünde bize Almanya'da çok yardım etti. İnsanlar şu anda bizi, ‘siz Türkiye'de daha çok demokrasi ve insan hakları için çalışıyorsunuz' diye tanıyor. Eyalet ve yerel yönetimler ve konuyla ilgilenen kişiler Hizmet Hareketi'ni daha yakından tanıdı. Medyatik tartışma çoğunluk toplumunda daha çok bilgilenmeyi getirdi.” dedi. Prof. Dr. Bukow ise Türkiye'de yaşanan tartışmalarda kimlerin rüşvet ve yolsuzluk taraftarı, kimlerin ise karşıtı olduğunu ortaya koyduğuna dikkat çekti.

HİZMET, DİNİ DEĞERLERLE MODERNLİĞİ BAĞDAŞTIRIYOR

Etkinlikle ilk sunumu yapan Ercan Karakoyun, kitabın özellikle son yıllarda Hizmet Hareketi ve Hocaefendi ile ilgili öne çıkan sorular, Hizmet ve Hocaefendi'nin değerleri ve duruşu bağlamında doğduğuna dikkat çekti. Bazı sosyologların günümüz toplumunda dini değerlerin geri çekilip yerini başka şeylerin aldığını savunduğu hatırlatması yapan Karakoyun, Hizmet Hareketi'nin ise dini değerlerle modernliği bir bağdaştırdığına dikkat çekti

DİN ADINA TERÖR ASIL DİNE KARŞI CİNAYETTİR

Fethullah Gülen'in bir vaiz, entelektüel, diyalog insanı, dini ve sosyal konularda çözümler üreten çok yönlü biri olarak tanındığını hatırlatan Karakoyun, kitaptan alıntıları paylaştı. Fransa'da mizah dergisi Charlie Hebdo saldırısı gibi konulara Hocaefedi'nin bakışına değinen Karakoyun, ‘Ey inananlar, başkalarının ilah edindiklerine dil uzatmayın...' ayetini örnek veren Hocaefendi'nin, “Bir mü'minin diğer inançlarla ilgili değersiz gördüğü bir şeyi eleştirme veya küçük düşürme gibi bir görevi yoktur.” dediğini aktardı.

Kur'an yakan veya Peygamber karikatürü çizenlere gösterilecek reaksiyonlara deyinen Karakoyun Hocaefendi'nin “Bunlara gösterilecek reaksiyonlar çoğunluk toplumuyla birlikte hareket ederek pozitif bir tarzda olmalı, çirkinliği ortadan kaldırmak için bilim ve hukukla bağ kurulmalı. Mü'min hiç bir zaman iyi karakterini kurban etmemeli, tarzını bozmamalı. Tepki de uygarca olmalı.” dediğini aktardı. Hocaefendi'ye göre din adına terör ve cinayet işlenemeyeceğine vurgu yapan Karakoyun, onun bunları “aslında dine karşı cinayet” olarak nitelendirdiğinin kaydetti.

GÜLEN HAREKETİ OLDUKÇA BAŞARILI BİR SOSYAL HAREKETTİR

Kitabı okuyan ve oldukça beğendiğini aktaran Prof. Dr. Bukow ise tek eleştirisinin kitabın önyargılara reaksiyon görüntüsü vermesi olduğunu belirtti. Hizmet için, “Gülen Hareketi'nin modern, uygar toplumda çok normal bir sosyal hareket olduğunu savunuyorum. Oldukça da başarılı. Bir dini çerçevede hareket ediyor. Dini değerler milli devletlerin sınırlarının üzerindedir. Hareket, iletişim orijinli çalışıyor. Dini gelenekten günlük hayatla ilgili çözümler üretiyor. Bunlar kent toplumları için çok önemli, böylesi mekanizmalara ihtiyacı var.” dedi.

GÜLEN HAREKETİNE KARŞI KUŞKU, SEBEBİ KAVRAYAMAMALARI

Almanya'da bazı çevrelerin neden Gülen Hareketi'ne karşı kuşku duyduğunu analiz eden Prof. Dr. Bukow, “Çünkü onun eğitim teşviklerinin halk kültüründen doğduğunu kavrayamıyorlar. Dünya çapındaki Gülen Hareketi'nin çok taraftar bulmasının nedeni, birçok insanın bu değerleri kendine hitap ediyor bulmasıdır. Heyecanla bekliyorum; bakalım bizde resmi olarak ne zaman, yeni global bir hareket olduğu fark edilecek. Ki Gülen Hareketi de aynı ilgileri, heyecanları temsil ediyor.” dedi.

Hareketle ilgili Almanya'da gördüğü tek eksiği dile getiren Bukow, bununda Gülen Hareketi'nin Alman üniversitelerinde İslam ilahiyat eğitimi konusunda reformlar yapılmasına katkı yapmaması olarak aktardı.

GÜLEN'İN PRENSİPLERİNİN GÜÇLÜLÜĞÜ BENİ BÜYÜLÜYOR

Gülen'in çok kolay okunabilecek bir filozof, bir düşünür ve ilahiyatçı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Bukow, “Kitabı okuyunca, bu benim dilim değil, ben böyle yazmazdım ama hep güven buluyorum. Gülen'in prensiplerinin güçlülüğü beni büyülüyor. Bunların anlatılması da bir o kadar zor.” dedi.

AMACI TOPLUMSAL SORUNLARLA MÜCADELE, POLİTİKAYA KARIŞMAK DEĞİL

Moderatörün sorusu üzerine, Gülen'in savaşlar, israflar gibi ortak sorunlar konusunda görüşlerinin yerinde olduğunu kaydeden Bukow, Gülen'in batılı düşünürlerle global sorunları aynı göz seviyesinde tartışabilecek biri olduğunu kaydetti. Bukow, “Gülen toplumsal sorunlarla mücadele ediyor. Amacı politikaya karışmak değil. O, insanları nasıl yaşamaları gerektiği konusunda motive etmeye çalışıyor. Bir filozof, bir din bilgini, ilahiyatçı olarak eğitimi teşvik ediyor ama nasıl yapılacağını bize bırakıyor. Zaten o onun işi değil. Dinle siyaset yapılamaz. Ama dini motivasyonla eğitim teşvik edilir, hayat koşulları formüle edilebilir. Zaten bu tür hareketlerin böylesi konularda söyleyecek sözü olmalı.” dedi. Eğitim, ve iyi yetişmiş ahlaklı bir toplumun zincirleme olaylar olduğunu hatırlatan Bukow, Hareket'in okullarının sıradan okullar olmadığına, angajmanın sonucu olduklarına dikkat çekti.

TERÖRİSTLER DİNİ IRKÇILIK YAPANLARDIR

İslam adına aşırılık, terör yapanları analiz eden Bukow, “Dinler çok farklı grupları ortaya çıkarıyor. İslam adına şiddet kullanan, ırkçılık yapanlar var, tıpkı Hıristiyanlarda da olduğu gibi. Bu İslam veya Hıristiyanlıktan kaynaklanmıyor. İnsanların yetişme koşulları, ve politik hedefleri kaynaklı. Yapıcı, insancıl olan din mensupları buna karşı mücadele etmeli." diye konuştu.