Başarısız öğrenciler her zaman kaygılı bir öğretmenin, ebeveynin uykusunu kaçıran bir sorundur. Çoğu zaman bu başarısızlığın arkasında iletişimsizlik yatmaktadır. İletişim eksik olunca problemin kaynağının tespiti imkansız hale gelmektedir. Öğretmenlik hayatımda karşılaştığım bazı sorun ve çözüm yolları hakkında sizlerle paylaşımlarda bulunmak istiyorum. Belki burada kullanılan yöntemler bazı arkadaşların işlerine yararlı olur bizler de geleceğimiz için bir tuğla koymanın mutluluğunu tadarız. 7. sınıfta Zeynep adlı bir öğrencim oldu. Öğrencim çok yavaş, heceleyerek okuyor, yazamıyor ve sınıf etkinliklerine katılamıyordu. Öncelikle öğrencinin velisini çağırdım, durumdan haberdar ettim ve her hafta okula gelip değerlendirme yapacağımızı belirttim. Öncelikle ilk ödevim çocuğun okuduğunu anlama, yazma ve anlatım konularında takip etmekti. Veliye, Ömer Seyfettin ”˜in Diyet adlı kitabını almasını söyledim. ”˜Mermer Tezgah' adlı hikayeyi evde her gün yarım saat okutmasını, bir hafta boyunca istedim. Okuduğu eserin kahramanlarını, olay özetini, yer ve zaman bilgilerini özenlice bir kağıda not almasını istedim. Öğrenci hazır olduğunu, hikayeyi öğrendiğini ve yazdığını bana bildirdi. Dersin birinde Zeynep'i kaldırdım ve anlatmasını istedim. Eline kitabı alarak, arada bir özete bakarak hikayeyi anlattı. Arkadaşlarından Zeynep'e hikaye ile ilgili soru sormalarını istedim, Zeynep bir haftada uzmanı olmuştu hikayenin, bu yüzden sıkılmadan sevinerek özgüvenini kazanmış bir şekilde cevapladı soruları. İlk hafta sistemi kurana kadar zorlandım ama diğer haftalar çok kolay ve zevk alarak, büyük bir gururla devam ettirdim bu sistemi. Çocuk ilk sene arkadaşlarına yetişemedi, ikinci sene de seviyelerine yetişemedi ;ama bir seviyeden başladık ve artık en arka sırada oturmuyor konuda onun da fikirleri oluyor normalleşme belirtileri iyiden iyiye kendini gösteriyordu. Çok sevinmişti bana baktığında gözlerinin ışıltısı iki kat oluyordu, bana da azmin gücünü, inancın, kararlılığın eserlerini zevkle seyretmek kaldı. Aynı sınıfta Mehmet adlı öğrencim, normal sınıf seviyesinden ilerdeydi vermem gereken konular ona basit gelir, o konuları ben sezdirirken cevabını verir sıkılma hareketlerini sergilerdi. Baktım ilerde masal konusu var, masalın bölümleri özellikleri kavratılmalı ve kitaptaki masal metni işlenmeliydi. Mehmet tüm kitabı okuyup bitirdiğini, hepsini bildiğini söylüyordu. Mehmet'i yanıma çağırdım ve bir masalda olması gereken özellikleri bir bir sordum, eksikliklerini, masalın nasıl olması gerektiğini ayrıntılarıyla anlattım ve haftaya bir masal yazarak gelmesini istedim ama eksiksiz olması için birkaç masalı incelemesi gerektiğini, masalın bölümlerini, tek tek ayırarak, kavram haritasını, serim, düğüm, çözüm bölümlerinin tahlillerini de istedim. Haftaya Mehmet dersine tam olarak çalışıp gelmiş. Mehmet'in masalını fotokopi çektirip tüm sınıfa dağıttım ve ders metni olarak onu takip ettik, Mehmet kendinden bir parça olan masalı en iyi dinleyen, sorulara sıkılmadan cevap veren bir çocuktu o gün. Konunun değerlendirmesini Mehmet yaptı, masalı panoya astık, birkaç hafta sergiledik. Enerji gerektiren çalışmalarda ilk önce Mehmet gibi öğrencileri öne çıkarttım. Alt seviyedeki öğrenciler büyük harflerin kullanım yerlerini anlatırken, üst sevideki öğrenciler anlatım bozukluğunu anlattılar. Bazı öğrenciler her gün bir deyim ve atasözünün anlamını dersim başlamadan önce tahtanın üstüne yazarlar ve günün deyimini atasözünü belirlerlerdi. En iyi yazısı olan pano görevlisi ödev hastası olanlar ödev kontrol görevlisiydi. Her gün sınıfın yarısına yakını vazifeli idi sadece sıraya koymak ve akışı kontrol etmek bana düşüyordu bir de teşekkürlere gülümsemek”¦