Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, finansal sektörde karışıklık olduğu zamanlarda merkez bankalarının hükümetler ile yakın çalıştıklarını ve ortak çözümler bulmaya odaklandıklarını belirtti. Babacan, “Gayet yetkin bir ekibimiz var ve Merkez Bankası’nda kendilerine güveniyoruz. İnanıyoruz ki doğru zamanda doğru şey yapacaklar. ” dedi.

Babacan, İstanbul’da düzenlenen Türkiye'nin G20 Dönem Başkanlığı kapsamında, 'G20 Bakanlar Ve Merkez Bankası Başkanları' toplantısında basın mensuplarının sorularına cevap verdi.

Bir gazetecinin “Her zaman Merkez Bankası'nın bağımsızlığını savundunuz. Galiba lira değer kaybetmekte. Seçilmiş politikacıların kendi fikirlerini merkez bankasına ifade etmeleri karşısında ne düşünüyorsunuz şeklindeki soruyu cevaplayan Babacan, değişik ülkelerin merkez bankalarının değişik fonksiyonları olabildiğini belirterek Türkiye’de Merkez Bankası'nın fonksiyonun çok net olduğunu anlattı. Babacan, “Merkez bankalarının nasıl fonksiyon gördüğü konusunda değişik ülkelerin değişik hukuki ve pratik çerçeveleri oluyor. Bizim merkez bankamızın objektif fonksiyonu çok nettir kanunda. Aynı zamanda AK Parti’nin seçim programında, seçim manifestosunda ve hükümet programlarında da vardır. Bu gerçekten çok net yazılmıştır. Bu bağlamda gayet yetkin bir ekibimiz var ve Merkez Bankası’nda kendilerine güveniyoruz. İnanıyoruz ki doğru zamanda doğru şey yapacaklar. 2008-2009 krizinden bu yana merkez bankaları ve hükümetler arasındaki ilişkiler değişik yönlere doğru evrim geçirdi. Sanıyorum daha yakın iletişim ve işbirliği söz konusu hükümetler ve merkez bankaları arasında. Her şeyin finansal sektörde karıştığı durumlarda merkez bankaları ve hükümetler çok yakın çalışıp ortak çözümler bulmaya çalışıyorlar. Bence daha fazla iletişim önemli, daha fazla etkileşim çok önemli. Ama kanunda bizim merkez bankamızın misyonu çok nettir.” dedi.

Toplantıya ilişkin değerlendirmelerinde Babacan, Türkiye’nin mali yönden güçlü olduğunu ve 2008-2009 krizi boyunca tek bir Türk bankasının problem yaşamadığını anlatarak şöyle devam etti: “G20 Masası etrafında her ne karar verirsek, düşük gelirli ülkelere olumlu etkileri olması için çalışacağız. Türk Başkanlığı olarak bizim gündemimiz aşağı yukarı bu. Türkiye olarak yapısal reformlara çok önem vermekteyiz. Mali yönden kuvvetliyiz, geçen yılki bütçe açığımız Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın yüzde 1.3’ü idi. Çok kuvvetli bir finansal sistemimiz var. 2008-09’da kriz boyunca tek bir Türk bankası her hangi bir problem yaşamadı. Çünkü krizden önce reformlarımızı yapmıştık. 2006 reformları son derece önemliydi. Kuvvetli bir mali konum, kuvvetli bir bankacılık sistemi genel makro ekonomik ve finansal istikrarın çok önemli sütunları. Fakat aynı zamanda kırılganlıklar da var. Bunlarla nasıl baş edeceğiz. Bu daha çok yapısal reformlarla alakalı bir şey. OECD’nin Türkiye’ye mükemmel politika önerileri oldu. Bunlar son zamanlarda anons ettiğimiz politika gündemiyle son derece örtüşüyor.“ dedi.

Ekonomi politikalarını değerlendirirken bazı sorular sorulduğunu belirten Babacan, şu tespitleri sıraladı: “Yetkili merciler problemlerin farkında mı? Zorlukları anlıyorlar mı? İkinci soru da şu. Bu sorunları nasıl çözeceklerini biliyorlar mı? Üçüncü soru da iradeleri ve güçleri var mı, gerekli olan şeyleri yapmaya? Bu soruların cevabı evet ise her hangi bir ülke için, o ülke muhtemelen iyi bir performans çıkaracak."