Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Bank Asya’nın polis baskınıyla yönetiminin değiştirilmesiyle ilgili, “BDDK böyle bir otoriteye sahip olmasa -bu otoriteyi de kanundan alıyor- bunu tabii ki kullanması, böyle bir adım atması mümkün olmazdı. Yapılan şey, teknik ve hukuki bir süreçtir. İşin özü budur.” dedi.

Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli ile birlikte THY’nin yeni kargo terminalinin açılışına katılan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, programın ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı.

Şimşek, Bank Asya’nın yönetiminin geçici olarak el değiştirilmesi yönündeki uygulamayı ‘el konuldu’ şeklindeki haber yapan basın kuruluşlarına Maliye Bakanı olarak yaptırım uygulayıp uygulamayacakları yönündeki soruyu, “Değerli arkadaşlar, değerli bakanımız konuşmasında değindiği için açık ve net olarak bu bir hukuki ve teknik bir süreçtir. Hukuki süreç olması demek, o bahsettiğiniz anlamda tabii ki kanun cevaz vermiyorsa…” şeklinde cevapladı. Araya giren basın mensubunun, “Bankacılık Kanunu’nun 18. Maddesi bankanın yönetimine el konulmasına cevaz veriyor mu?” sorusuna Şimşek, “Değerli arkadaşım! BDDK böyle bir otoriteye sahip olmasa -bu otoriteyi de kanundan alıyor- bunu tabii ki kullanması, böyle bir adım atması mümkün olmazdı. Yapılan şey, teknik ve hukuki bir süreçtir. İşin özü budur.” cevabını verdi.

BDDK’nın Bank Asya kararının siyasi değil ekonomik bir karar olduğunu savunan Bakan Nurettin Canikli de, “BDDK böyle bir karar verdi. Son birkaç gündür bunun ekonomik gerekçelerle alınmış bir karar olmadığı, tamamen siyasi olduğu şeklinde gerçekten çok haksız, tabanı olmayan ithamlarla karşı karşıyayız. Bu da bir ekonomik karardır, hukuki bir karardır ve alınması gereken bir karardır. Şimdi banka yüzde 63’lük bir paya isabet eden imtiyazlı pay sahiplerinin kanunun aradığı bu özellikleri taşıdığını ispat eden belgeleri sunamıyor. Bu gibi durumda kanun diyor ki BDDK’ya ‘sen bunların yönetimini ve bu sağlanana kadar fona devredeceksin’ diyor. Bu amir hüküm.” ifadelerini kullandı.

Canikli, konuşmasını şöyle sürdürdü: “5411 sayılı kanunun 18. Maddesinin 5. ve 8. fıkrası çok açık. Hukuki ve teknik bir süreç, böyle bir kararın alınması zorunlu. Bu noktaya geldikten sonra BDDK’nın imtiyaz paya sahip olanların yönetim hakkını TMSF’ye devretmemesi ya da böyle bir karar almaması suç olur, kanuna aykırılık olur. Bankacılık kanunu ne yapılacağını emrediyor amir hüküm. Eğer imtiyazlı paya sahip olan ortaklarda kurucularda olan şartlar aranıyor biliyorsunuz. Onların ispat edilmesi gerekir. Bunun banka tarafından yapılması gerekir. O şartları taşıdığının o banka tarafından belgelendirilmesi gerekir. Biliyorsunuz iki kez süre veriyor BDDK bu belgelerin sağlanması için fakat banka bunu yerine getiremiyor ve bu noktaya geldikten sonra 163 hisseye tekabül eden imtiyazlı paya sahip 122 ortağın sadece yönetim hakkının diğer bütün hakları onların üzerlerinde kalmaya devam ediyor kuşkusuz. Yönetim hakkının fon tarafından kullanılması kararını veriyor. Ve bu şekilde gerçekleşiyor. Onun dışında hiçbir sübjektif karar söz konusu değil. Eğer BDDK böyle bir karar almamış olsaydı haklarında soruşturma yapılırdı. Yani bankacılık kanunun 8. Maddesini ihlalden haklarında soruşturma başlatılırdı ve yargılanmaları gerekirdi. Bu şartlar nelerdir? bu kanunun aradığı şartlar belirli suçları işlememiş olmak yani iflas, hırsızlık, yüz kızartıcı suçlar işlememiş olmak. Ve ayrıca iyi bir yöneticide bulunmaması gereken fiilleri işlememiş olmaları gerekiyor. Ayrıca daha önce başka bir bankayı batırmamaları gerekiyor. Yani batan bir bankada hakim ortak ya da imtiyazlı paya sahip yada kurucu ortak olarak bulunmamaları gerekiyor. Bütün bu aranan şartlar dikkat ederseniz banka gibi çok hassas kritik kurumların daha iyi yönetilmesini sağlamak amacına matuf. Bunu sağlamaya çalışıyor kanun. Bu şartları taşımayan imtiyazlı paya sahip ortaklar ya da kurucu ortaklara da yönetim hakkı verilmemesi gerekir buda kanunun emridir yapılan budur. Hukukidir, tekniktir başka hiç bir şey yoktur. Bankanın yüzde 63'lük hissesinin yönetim hakkı TMSF tarafından kullanılıyor.”