Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, dolardaki artışın enerji maliyetlerini ve kamu maliyetlerini zorlayan bir unsur olduğunu belirterek, dolar paritesinin artmasından çok hoşnut olmadıklarını ve bu olumsuzlukları vatandaşa yansıtmadan yürütmeyi düşündüklerini söyledi.

Bakan Taner Yıldız, Çelik Boru İmalatçıları Derneği üyelerini Bakanlıkta kabul etti. Kabul sonrasında basın mensuplarının sorularını cevaplayan Yıldız, doların yükselişinin enerji fiyatlarına yansıması ile ilgili olarak, "Doların artışı enerji maliyetlerini, özellikle kamu maliyetlerini zorlayan bir unsurdur. Biz o yüzden dolar paritesinin artmasından çok hoşnut olmayız. Ama bu olumsuzlukları vatandaşlarımıza yansıtmadan yürütmeyi düşünüyoruz." dedi. Enerji sektörünün kendi içinde balans edebilecek dengeleyebilecek bir takım unsurları olduğunu kaydeden Yıldız, şöyle konuştu:

"13 Ocak itibariyle günümüze kadar ham petrolün varili 46 dolardan 60 dolarlar seviyelerine çıktı. Doların paritesi 2,28’lerden şu anda 2,60'lar bandında devam ediyor. Bütün bunlar yüzde 30’luk ham petrolde yüzde 15’lik dolar paritesindeki artış bizi olumsuz manada etkiliyor. Ama bu olumsuzlukları vatandaşlarımıza yansıtmadan yürütmeyi düşünüyoruz. Bu tür dalgalanmaları kendi içimizde eritmeyi planlıyoruz. Bütün A ve B planlarımız bunun üzerine kurulu. Tabi ki biz dolarla alıp TL ile satan bir ülkeyiz. O yüzden bütün bunların her birisini parite farkları enerji sektöründe olumsuz olarak etkiliyor."

2015 yılında ilk 3 ayda yaklaşık bin megavatlık tesis kurulup devreye aldıklarını bildiren Yıldız, bunu çok sevindirici bir gelişme olduğunu kaydetti. Yıldız, "Bin megavatın yüzde 90'u rüzgâr su ve yerli kömür gibi öz kaynaklarımızdan kaynaklanıyor. Bu sevindirici bir gelişme. Her bir yerli kaynak üretimimiz tüm zorluklara bir kısım yargı kararlarına, bir kısım spekülatif çevreci arkadaşlara rağmen 1000 megavat civarında yalnızca 2015 yılında güç devreye aldık. Her devreye aldığımız güç bizim ithal doğalgazın azaldığı anlamına gelir. Burada yalnızca bizler değil vatandaşımızın tüm kesimlerinin bu konuya dikkat çekmesi lazım. Ben bir kısım sivil toplum örgütlerini de aynı hassasiyete davet ediyorum." dedi.

"KANDİL DAĞI’NDA PETROL ARAMA ÇALIŞMALARINA ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇTE BAŞLAYACAĞIZ"

Bir basın mensubunun "Çözüm süreci ile önemli bir aşamaya gelindi. Bölgede yeni enerji yatırımlarının yapılması muhtemel mi? Daha önceki süreçte terör nedeniyle yapılmayan yatırımlar önümüzdeki dönem de yapılabilecek mi?" sorusuna Yıldız, şöyle cevap verdi:

"Çözüm süreci başta siyasi ve sosyal olarak ülkemizin normalleşmesini içerdiği gibi aynı zamanda içinde bulunduğumuz enerji sektörünü de olumlu manada etkileyecek. Sayın Başbakanımızın açıkladığı yeni eylem planında özellikle hidroelektrik santrallerin ve yerli üretim santrallerinin mevcut güneş santrallerinin yapılacağı çok güzel yatırım alanları var. Bunların hazırlıklarının tamamını hemen hemen yapmış bulunuyoruz. 7 ayrı şirketimizin 8 tane arama kuyusu bu süreç içerisinde açılamadı. Bununda karşılığı 330 bin variller civarında bir petrol üretimi kaybına sebep oldu bu. Toplamda 188 milyon dolarlık bir yatırıma karşılık geliyordu. Bunların her birisini askıya almıştık şimdi bunları tekrar devreye koyacağız. Biz daha 15-16 ay önceden hazırlığını yaptığımız Kuzey Irak’ta sözleşmesini yaptığımız bloklar var. Bu blokların bir tanesi de Kandil Dağı eteklerinde bunlarında çalışmalarına önümüzdeki süreçte başlayacağız."

"Sanayi üretimi verilerine göre madencilik ve taşocağı sektörü yüzde 11,5 ile en fazla daralan sektör oldu. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Taner Yıldız, şu karşılığı verdi:

"Türkiye'de özellikle mevsimsel etkilere bağlı olarak bir kısım üretimlerin yükseldiğini ve düştüğünü görüyoruz. Madencilik ve sanayi üretimiyle de alakalı bunun daha üst şapkası olarak Türkiye'de arz güvenliğiyle ilgili bir problem kalmadı. Önceki yıl 7 bin megavatlar civarında geçtiğimiz yılda 3 bin megavatın üzerinde bu yılda bin megavatla başlayan yeni tesisler devreye alıyoruz. Ürettiğimiz tükettiğimizin yüzde 15 kadar fazlası olacak. Eskisi tesislerin bir kısmını da devreden çıkartmayı düşünüyoruz. Çevre şartlarına ve iklim şartlarına uygun bir yapılanmayı daha sağlıklı daha sürdürülebilir daha rekabet edici bir ortamda bir kısım yapılanmaları öngörüyoruz. Sanayi ve madencilik sektöründe büyüme hızından daha fazla büyümemiz lazım. Rekabet ortamını oluşturmuş olalım. Kapasitemizi daha fazla artıracağımız kanaatindeyim."