Aynes AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Serin, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na gerekli müracaatları yaptıklarını süt ve süt mamullerinde ihracat hedeflerinin Çin olduğunu söyledi.

Nevzat Serin, Antalya Manavgat'ta Girişimci İşadamları Derneği'nin (MAGİAD) Atatürk Kültür Merkezi(AKM) düzenlediği 'İşletmelerde İnovasyon ve Ortaklık Kültürü' konferansında konuştu. Türkiye'de ilk Avrupa Birliği'ne(AB) süt ve süt ürünleri satan firma unvanına sahip olduklarını belirten Serin, AB ve Rusya dışında firmalarının dünyada 20 ülkeye süt ve süt mamulleri ihracatı yaptıklarını söyledi. Dünyada süt ve süt mamulleri üretimi ve pazarlamasında lider ülkenin Yeni Zelanda olduğunun altını çizen Serin, AB bir litre çiğ sütteki bakteri oranı kriterinin 100 bin olduğunu bunu da yakalamak için uzun süreli süt üreticisine eğitim seminerleri verdiklerini kaydetti.

Firmalarının toplanan sütün korunmasına yönelik 400 adet süt soğutma tankının bulunduğunu vurgulayan Serin, Denizli'deki işletmelerinde bin 300 kişiyi istihdam ettirdiklerini, işletmelerinde bütün süt süt ve mamullerinin el değmeden paketlenerek tüketiciye hijyen bir şekilde ulaştığını ifade etti. AB ülkelerinin Türkiye'den süt ve süt mamulleri ürünü almada kendilerinin belirledikleri çiftliklerle yapılan anlaşmalar neticesinde yapıldığını anlatan Serin, ülke genelinde hastalıktan ari 300 çiftliğinin bulunduğunu bununda 16'sının Denizli'de olduğunu söyledi.

Çiğ sütteki bakteri oranının önemli olduğunu bunun içinde ülkede süt hijyeni noktasında üreticiyi eğitiminde rol model olan firma olduğunu dile getiren Serin, "Bir litre sütteki bakteri oranını 100 bine çekmek için firma olarak çok çaba gösterdik. Süt aldığımız yerlerden bilgilendirme toplantılarını kahvelerden yaptık. Kahvehane toplantılarında yaptığımız bilgilendirmelerde toplantılarından verimli sonuç alamadık. Bu sefer evlere ulaşarak sütün inekten sağımını yapan kadınlara ulaştık. Uzun vadeli uygulamalı eğitimler verdik. Veteriner hekimlerimiz ineklerden süt yoluyla bulaşabilecek hastalıklarla ilgili bütün süt alımı yaptığımız kişilere tek tek ulaşarak bilgi verdi. Yerinde uygulamalı eğitimle sütte bakteri oranını aşağıya çekmede başarılı olduk. AB ülkelerine süt ve süt mamulleri ihracatı yaparak, bu alanda AB ihracat yapamayız anlayışı yıktık." diye konuştu.

Sütte hijyen konusunda ünlü süt üreticisi Sadık Yılmaz'ın 'Cenaze bekler, süt beklemez' sözünün doğru ve yerinde bir söz olduğunun altını çizen Serin, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na gerekli müracaatları yaptıklarını süt ve süt mamullerinde ihracat hedefinin Çin olduğunu vurguladı. Ülkede yıllık 12 milyon ton süt üretimi olduğunu ve yıllara göre bunun artışta gösterebileceğini dile getiren Serin, markette yoğurt satımın ise ülkede 20 yıllık geçmişinin olduğunu, sağlık ve süt ve süt ürünleri tüketmek için her toplanan sütün mutlaka sanayiye girerek hijyen hale getirilmesi gerektiğini aktardı.
Ülke topraklarının yüzde 36'nın tarıma elverişli olduğunu bununda ancak; yüzde 20'nın su ile buluştuğuna dikkat çeken Serin, hayvancılık girdi maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle üreticinin sütte kazandığı paranın önemli bir kısmını ithal gelen ürünlere vermek zorunda kaldığını söyledi.

GIDA MÜHENDİSLERİ MÜHENDİSLİĞİ FİRMALARDA ÖĞRENİYOR

Ülkede üniversite eğitiminde başta gıda mühendislerinin teorik bilgi donanımıyla mezun olduklarına dikkat çeken Serin, okul sonrası mühendisleri işletmelerde 3 yıl çalıştıktan sonra uygulamayla tanıtıktan sonra AB ülkelerinde gıda mühendisleri konumuna geldiğinin altını çizdi. Gıda mühendislerinin ufkunu açma ve işletmelerde ileri noktaya taşımada ustaları engel gördükleri için firmalarında usta çalıştırmadıklarını ifade eden Serin, işletmelerinde ustaların yapacağı tüm işlemleri ve takipleri gıda mühendislerine yaptırdıklarını kaydetti. İşletmelerde gıda mühendislerinin uygulama ile tanışmasıyla ilgili şu bilgileri veren Serin, şöyle devam etti: "Okuldan mezun olduktan sonra sütün kaç derecede kaynatılması gerektiğini bilmeyen gıda mühendisleri var. Bunun sebebi de okulda teorik bilgiye yönelik bilgi verilmesinden kaynaklanıyor. Firmamızda usta çalıştırmıyoruz. Sebebi de baktık ki ustalar işletmelere aldığımız gıda mühendislerine bir süre sonra iş yeri hakimine bağlı gıda mühendislerine peynir, süt ve yoğurt kolileri taşıtmaya başlatıyorlar. Bizde firmamızda bunun önüne geçmek için usta çalıştırmama kararı verdik."

UZUN SÜRELİ ORTAKLIKLAR GÜVENE BAĞLI

Şirketlerde uzun süreli ortaklıkların karşılıklı güvene bağlı olduğunu belirten Nevzat Serin, ortakların birbirine karşı güvenin olmadığı sürece işletmelerin ayakta kalma şansının olmadığını kaydetti. İş disiplini bakımında dünyada en titiz milletin Almanlar olduğunu ifade eden Serin, iş ortaklarının Almanlarda olduğu gibi iş yerinde olduğu bir sorunu kesinlikle eve girdiği andan itibaren eve taşımamasının hayati öneme sahip olduğunu vurguladı. Ortaklık işletmelerinde uzun mesafeli maraton için kurumsallaşmanın şart olduğunu anlatan Serin, kurumsallaşmanın bir işletmenin anayasası olduğunu ifade etti. Günümüz Türkiyesi'nde aile şirketlerini bekleyen en büyük tehlikenin işin eve taşınması olduğunun altını çizen Serin, "Maalesef ülkemizde aile ortaklığa bağlı şirketler eltilere feda ediliyor. Eltilerin çekişmesi şirketleri felakete sürüklüyor. " ifadesini kullandı.

Konferans sonunda MAGİAD Başkanı Mehmet Kaba, Serin'e ülke ekonomisine katkısı için plaket takdimi yaptı.