BDDK’nın kurucu başkanı ve eski Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, Bank Asya’nın TMSF'ye devredilmesinin ciddi tereddütlere yol açtığını belirterek, yapılan işlemin mutlaka belgeleriyle izah edilmesi gerektiğini söyledi. Bankanın güçlü sermaye yapısına işaret eden Temizel, “El koyma gerekçesinin bütün bilgi ve belgeleriyle somut olarak ortaya koyulması gerekir.” dedi. Temizel, bankacılık tarihinde ilk defa bir bankaya ‘makul şüphe’ ile el koyulduğuna dikkat çekti.

Temizel, Türkiye’nin finans kurumlarının güvenilir olması gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin yabancı sermaye girişine ihtiyaç duyulan bir ülke olduğunu kaydeden Temizel, “Çünkü 40 milyar dolara ulaşan yıllık cari açığı, 80 milyar dolara ulaşan dış ticaret açığı var. Bu koşullarda Türkiye’nin yabancı sermayeye de, uluslararası yatırımcılara da güven vermesi lazım. Güven verecek kurumların başında da BDDK, TMSF ve Merkez Bankası gibi kurumların olması gerekir. Bu, Türkiye’nin olmazsa olmazıdır.” dedi. Bu kurumların sağlam ve sağlıklı kurulduğunu belirten Temizel, şöyle devam etti: “O nedenle de bu yaptıkları işlemlerin mutlaka bir izahının olması gerekir, çünkü şimdiye kadar gerçek anlamıyla ayrıntılı açıklamaları görmedik ama kesin olan bir olay varsa yapılan her iki işlemin de ciddi tereddütlere neden olduğu. Daha önce birinci aşamada Bank Asya’nın yönetimine el koyulurken hakim hissedarlar veya imtiyazlı ortaklar belirli bilgileri vermediğinden, dolayısıyla şüpheli durumlar ortaya çıkabilir endişesiyle el koyuldu, yani Türkiye de ilk defa olarak ‘makul şüphe’ ile bir bankanın yönetimine el koyuldu. Şimdi ikinci aşamaya geçildi. 71. maddeye göre sadece yönetimine değil, bankaya olduğu gibi el koyuluyor. Bankanın borçlarından ödemesi gerekenleri varsa ortakların hisselerinden ödenmesi gerekiyor. Artık bankanın hangi aşamaya doğru gideceği belli değil. Burada yeni sorular ortaya çıkıyor.”

‘EL KOYMA KUŞKULU’

Bankacılık tarihinde ilk defa, daha önce yönetimi devlete devredilmiş bir bankaya yine devlet tarafından el koyulduğuna dikkat çeken Zekeriya Temizel, bunun büyük bir soru işaretine yol açtığını dile getirdi. Temizel, “Yani bu, şu anlama geliyor: 71. maddeye göre el koyulması koşulları vardı da el koyulmadıysa bu büyük bir soru işareti. Eğer o koşullar yoktu da aradan geçen zaman içerisinde olduysa bu, yönetimin sorumluluğu. Ne oldu da, ne yapıldı da banka böyle bir duruma düştü? Bunlar kuşkulu olaylar.” ifadelerini kullandı. Bunun hem Türkiye kamuoyuna hem de uluslararası camiaya anlatılması gerektiğini ifade eden Temizel, bunun yapılmaması halinde Türkiye’de ciddi bir hukuk ihlalinden bahsedilebileceği ve güven kaybına yol açabileceği uyarısında bulundu.

‘TMSF BAŞKANI EL KOYMANIN FARKLI BİR NEDENLE OLDUĞUNU DOĞRULUYOR’

Temizel, makul şüpheyle bir bankaya el koyulmayacağının altını çizerek, şunları kaydetti: “Makul şüpheyle hissedarların, hissedarlık niteliğine sahip olup olmadıklarıyla ilgili bilgi için el koyuyorsunuz. Sonra 2014 yılı itibariyle sermaye yeterlilik rasyosuna bakıyorsunuz, yüzde 18’lerin üstünde. Böyle güçlü bir yapısı olan bir bankaya el koymanın farklı nedenleri olması lazım. Demek ki bu maddeden olmaz. Nitekim TMSF Başkanı'nın da söyledikleri, bunları çok büyük ölçüde doğruluyor, çünkü TMSF Başkanı da haklı olarak kendi yönetimindeki bir bankanın bu süreç içerisinde çok zor bir duruma düşürüldüğünün bir kanıtı olarak görüyor. Bunun doğuracağı sorumlulukları şimdiden kesmeye çalışıyor. Bunlar doğaldır. Hukuk herkese lazım. Hele uluslararası camia hukuk dışı, evrensel hukuk ilkeleriyle bağdaşmayan uygulamalara karşı inanılmaz derecede tepki verir. Bir ülkenin finansal yapısı da asla böyle bir kırılganlığa veya böyle bir olaya tahammül edemez. Türkiye’nin geleceği hukukun üstünlüğüne, bütün olayların hukuka bağlı olmasına bağlıdır.”