Petrol Sanayicileri Derneği’nden (PETDER) benzin ve motorin fiyatlarında tavan fiyat uygulamasına itiraz geldi. Dernekten yapılan açıklamada kararın tüketici ve ülke ekonomisini olumsuz etkileyeceği belirtildi.


Açıklamada şöyle denildi:

“Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) 20 Şubat 2015 Tarih ve 29273 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren kararı ile ülkemizde satılan benzin ve motorin türü ürünlerin satış fiyatlarında iki ay süreli tavan fiyat uygulamasına geçilmiştir. Basında geçen haberlerde şirketlerin toplantıya çağrılacağı belirtilmiş ise de bir toplantı yapılmadan karar alınmıştır.
Sektörümüz Ocak 2015 itibariyle 81 dağıtıcı, 112 depolama sahası, 13 bine yakın bayii ve binlerce çalışanları ile faaliyet yürütmektedir. Akaryakıt sektörü hemen hemen 60 milyar lirası ÖTV ve KDV tahsilâtı olan 120 milyar liralık bir büyüklüğe varmaktadır. Bu büyüklükte bir sektöre yapılan tavan fiyat müdahalesi; sektörün yanında tüketici ve ülke ekonomisini olumsuz etkileyecektir.

20 Şubat 2015 tarihli EPDK Tavan Fiyat Kararı, akaryakıt sektörüne yönelik 5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanunu’na ve serbest piyasa işleyişine uygun olmayan üçüncü doğrudan müdahaledir.
Yayımlanan kararda gerekçeye yer verilmemiş, hükmün Petrol Piyasası Kanunu’nun 10. maddesine dayandığı ifade edilmiştir. Ancak söz konusu maddede EPDK'ya tanınmış olan tavan fiyat belirleme yetkisinin kullanılabilmesi için petrol piyasasında faaliyetleri veya rekabeti engelleme, bozma veya kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran veya doğurabilecek nitelikte anlaşma veya eylemlerin piyasa düzenini bozucu etkiler oluşturması ve gerekli işlemlerin başlatılması gereklidir.

Hem daha önce verilmiş olan ve soruşturma açılmasına yer bulunmayan kararlar hem Rekabet Kurulu tarafından PETDER ve bu şirketlere tanınan muafiyetler göz önüne alınarak, bundan önce veya halihazırda piyasada rekabetin engellendiğini gösteren hiç bir bulgu olmadığı gibi, bu yönde başlatılmış bir işlem de yoktur. Karar sadece marjları değil, aynı zamanda dağıtıcılar ve bayiler arasındaki marj dağılım yüzdesini de belirlemiştir. Bu yönüyle karar, bayiler ve dağıtıcılar arasında özel hukuk yükümlerine göre yapılan mevcut sözleşmeler açısından da son derece olumsuz mali ve hukuki sonuçlara yol açacaktır. Bu durum dağıtım şirketleri üzerindeki olumsuz sonucu ağırlaştırmaktadır.

Karar, sadece akaryakıt sektöründe değil, iç ve dış piyasalarda başta enerji olmak üzere tüm sektörlere yönelik serbest piyasa yaklaşımına olan güveni derinden sarsmıştır. Petrol Piyasası Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte, serbest piyasa sisteminin oluşturulması sürecine inanarak petrol piyasasına çok büyük yatırımlar yapılmış, istihdam sağlanmış ve bunun sonucunda rekabet, kalite ve hizmet çeşitliliği açılarından ülkemiz birçok gelişmiş ülkeden çok daha iyi noktalara ulaşmıştır. EPDK’nın Kanun ile uyumlu olmayan ve üçüncü kez tekrarlanan doğrudan bu müdahalesinin, ülkemiz ve sektör açısından başta yatırımlar olmak üzere istihdam ve hizmet kalitesi açısından çok olumsuz sonuçlar doğuracağı açıktır.

Karar, esas itibarıyla halihazırda sektörde çok yoğun olan rekabeti, küçük işletmeler aleyhine olumsuz etkileyecektir. Bu işletmeler hizmet çeşitliliği ve üst düzey kalite yerine, bu tür maliyetlerden tasarruf ederek ürün fiyatlarıyla rekabet etmekteydi. Oysa tavan fiyat kararlarıyla marjların daraltılması bu rekabeti ortadan kaldıracak, bu işletmeler zaman içerisinde kapanmak durumunda kalacaktır.

Tavan Fiyat Kararı EPDK tarafından yayınlanan “3 Kasım 2014 Tarih ve 5291-1 Sayılı Akaryakıt Fiyatlarının Takibine İlişkin Kurul Kararı”na dayanarak alınmış ise, ki basında bu doğrultuda haberler yer almıştır, PETDER olarak Akaryakıt Fiyatlarının Takibine İlişkin Kurul Kararı’nın hem Kanuna hem serbest piyasa şartlarına aykırılığı nedeniyle iptali için Danıştay’a başvuruda bulunulmuştur. Karar, her ne kadar fiyatların takibine ilişkin olarak hazırlanmış olsa da, esasen sektör için bir fiyat oluşumunu dikte etmektedir.


Ülkemizde akaryakıt sektörünün marjlarının, belirlenen dört Avrupa ülkesinin marjlarının ortalamasıyla (İngiltere, İtalya, Fransa, Almanya) uyumlu olması beklenmektedir. Adı geçen dört ülke ile Türkiye arasında birçok farklılık bulunmaktadır. Bunların başında petrol piyasalarının yapıları, pazarlama yöntemleri, ikmal ve dağıtım altyapıları, yasal yükümlülüklere uyum maliyetleri, vergilerin ödenme zamanlamaları ve kıyaslanan fiyatların derlenme yöntemleri gelmektedir. Bunlara ek olarak ülkemizde özellikle kaçakçılığa/kayıtdışılığa karşı alınan önlemler, ulusal marker ve otomasyon sistemi gibi Türkiye’ye özgü ve büyük bir kısmı yasal zorunluluk olan birçok ilave maliyet unsuru da vardır. Ülkemizin ekonomisi için önem taşıyan büyük bir sektörün marjlarının başka ülkelerin marjlarının ortalamasıyla doğrudan ilişkilendirilmesi, ülkemizin ekonomik gerçekleriyle bağdaşmamaktadır.”

“TÜKETİCİ VE SEKTÖR LEHİNE KALICI FAYDA AKARYAKIT VERGİLERİNİN AZALTILMASIYLA MÜMKÜNDÜR”

2008’den itibaren reel olarak ortalama sektör marjlarının ciddi gerilediğine işaret edilen açıklamada ayrıca şu ifadelere yer verildi:

“2008 sabit fiyatlarıyla (enflasyondan arındırılmış) son yedi yılda akaryakıt ürünlerindeki ortalama marjlar artmak bir yana azalmıştır. Kaldı ki o tarihten bu güne kanuni zorunluluklardan kaynaklanan pek çok zorunlu ilave maliyet unsuru ortaya çıkmıştır. 2008’de 39 kuruş olan marjlar, reel olarak bugün 22 kuruşa kadar düşmüştür.

Geçtiğimiz son bir yıl içerisinde akaryakıt fiyatları üzerinden yanlış bilgiler ve analizler ile kamuoyu yanıltılmıştır. Son günlerde basında ham petrol fiyatlarındaki düşüşün akaryakıt fiyatlarına yansımadığı ve vergi hariç akaryakıt fiyatlarının Avrupa’daki ülkelerin bazılarına kıyasla daha az düştüğü yönünde yanıltıcı değerlendirmeler yer almıştır. Dizel ve Benzin ürün fiyatları dünyada da ham petrol fiyatına bağlı olarak bire bir aynı düzeyde değişmemektedir. Ham petrol bu ürünlerin hammaddesidir ve ürünler bir üretim işleminden geçerek (rafinasyon) benzin ve dizel haline gelmektedir. Akaryakıt ürünlerinin kendi piyasaları vardır ve fiyat o piyasalarda oluşmaktadır. Ülkemizde ayrıca bu ürünler dolarla alınıp lira ile satılmaktadır. Bu nedenle bir döviz etkisi vardır. Ülkemizde döviz etkisi dikkate alınarak vergisiz ürün fiyatlarına bakıldığında uluslararası piyasalarla aynı oranda değiştiği görülecektir.

Tüketici ve sektör lehine kalıcı bir fayda, ancak akaryakıt üzerindeki vergilerin azaltılmasıyla mümkündür. EPDK tarafından yayınlanan ‘Ocak 2015 Petrol Piyasası Fiyatlandırma Raporu’ incelendiğinde benzinde 4,13 lira/litre düzeyindeki nihai fiyatın büyük kısmının vergi olduğu (yüzde 68), kalan kısmın ise ürün maliyeti (yüzde 21) ve piyasada faaliyet gösteren şirketlerin brüt kar marjı olduğu (yüzde 11) görülmektedir. Yüzde 11’lik bir paya sahip olarak, dağıtıcı ve bayilerin fiyatlar üzerinde anlamlı ve kalıcı bir düşüş sağlamasının mümkün olmadığı düşünülmektedir.

EPDK ve Akaryakıt Sektörü işbirliği içinde çalışmalıdır. PETDER üyesi akaryakıt dağıtım şirketleri, müşteriye sunulan hizmet ve kalitede, bundan daha da önemlisi iş sağlığı emniyet ve çevre konularında her zaman en üst seviyeyi hedeflemekte, birçok ülkeye kıyasla daha rekabetçi ve titiz bir tutum sergilemektedir. Sektörde, sürdürülebilir ve etkinlik sağlayacak uygulamaların yürürlüğe konulmasının ancak EPDK ve sektörün ortak çalışmalarıyla mümkün olacağına inanmaktayız. PETDER ve üyeleri olarak, tavan fiyat kararı öncesi birçok kez ifade ve talep ettiğimiz gibi, bu yönde düzenlenecek tüm toplantılara ve çalışmalara katılmaktan memnuniyet duyacağımızı bir kez daha belirtmek isteriz.”