Avcı, Yaşar Cevizli Mağazaları'nda, "Cemaat'in İflası/Hoca'nın Ayağının Kaydığı Yer" ile "Haliç'te Yaşayan Simonlar" isimli kitaplarının imza gününde, insanın kendi yazdığı kitabını imzalamasının çok güzel bir duygu olduğunu söyledi.

Hakkındaki tüm davaları "uydurma" şeklinde niteleyen Hanefi Avcı, Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin, "Devrimci Karargah Örgütü" davasında hakkında "örgüt üyelerine yardım" suçundan verilen hapis cezası kararını da bozduğunu anımsattı.

Davada, hakkındaki iddiaların "cemaat" çevresinin yarattığı suni olaylar olduğunu ileri süren Avcı, şunları söyledi:

"Yargılama safhasının başlangıcından sonuna kadar, görev alan savcı ve yargıçları, iddiaları ispata davet ediyorum. Belgelerin tamamı tam tersini gösteriyor. Ben bu davada sadece beraat etmek istemiyorum. Bana yapılan iftiranın ortaya çıkarılmasını ve iftira atanların da kamuoyunda teşhir edilerek, yaptıkları iftiraların belgelenmesini ve bunun karşılığı olarak hukuk önünde hesabını vermelerini istiyorum."

Dosyaya bakıldığında iftiraların ve iftira atanların tüm berraklığıyla görüleceğini aktaran Hanefi Avcı, bu konuda kendisinin herhangi bir şey söylemesine bile gerek olmadığını anlattı.

- Reyting yolsuzluğu

Avcı, herkesin cemaati muhatap olduğu olaylarla tarif etmeye kalktığını, kendisinin ise bütün olayları birleştirerek cemaatin devlet içinde neler yaptığını ve nasıl bir güç oluşturduğunu göstermeye çalıştığını söyledi.

"Reyting operasyonu" ile ilgili olayı 2010'da fark ettiğini ve cezaevinden çıktıktan sonra da araştırmaya devam ettiğini vurgulayan Henefi Avcı, şu bilgileri verdi:

"Cemaat 2010'da hazırlık safhasındaydı. Tutuklanmamdan önce, o zamanki AGB firmasının kendilerine ait televizyonları, gazeteleri veya benzeri kurumlara, reyting ölçümlerinde düşük değer verdiği gerekçesiyle bu şirkete yönelik bir hazırlıkları vardı. O şirketin bilgilerini almışlardı. Cezaevindeyken süreci gördüm. Çıktıktan sonra araştırdığımda da bu operasyonun baştan sona cemaat tarafından kullanılarak geliştirildiğini, asıl amacın o firmayı kaldırarak, yerine kendilerine daha farklı işlem yapabilecek, kendi televizyon ve basın kuruluşlarını reyting ölçümlerinde daha yüksek gösterecek bir firma kurma anlayışı içerisinde hareket ettiklerini, özet olarak kitapta yazmaya çalıştım."

- "Asla umutsuzluğa düşmeyeceğimiz bir noktadayız"

Avcı, "Paralel Yapı" ile ilgili mücadelede işin birinci basamağının aşıldığını, bundan sonra sürecin ilgili kurumların araştırması ve yargıda devam edeceğini dile getirdi.

Yapının, bu ülkenin menfaatlerine aykırı olduğunun, hükümet ve "aklı başında olan herkes" tarafından görüldüğünü ifade eden Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"2010'da bu görülmediği gibi tersine bir iddiada bulunduğumuz için biz suçlanmıştık. Ama bugün bunun görülmüş olması, zaten işin bence birinci basamağı, en önemli merhalesiydi. Bu birinci merhaleyi atlattık. Bundan sonraki süreç yargının ve ilgili kurumların araştırmasıyla devam edecek. Bu çok da kolay olmayacak. Belli bir süreyi kapsayacak ama asla umutsuzluğa düşmeyeceğimiz bir noktadayız."

- "Uzunca bir yoldayız"

Sahte belgeleri hazırlayanların da ortaya çıkarılması gerektiğini vurgulayan Avcı, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu komplo soruşturmalarını yapanlar ortaya çıkarılmadı. İşte bir AGB olayı ortaya çıkarılamadı. Balyoz olayında sahte belgelerle rapor hazırlanması ortaya çıkarılamadı. Ergenekon çıkarılmadı. Benimle ilgili sahte komploları yapanlar çıkarılamadı. Gidip emniyetin makam odasına sahte bantları koyanlar halen daha ortaya çıkarılamadı. Yani alacağımız çok mesafe var. Ama önemli bir yolu da katettik. Bir defa bu olayı anladık, bu yapının devlet içindeki varlığının zararlı olduğunu anladık. Onun kendi mecrasına çekilmesi gerektiğini anladık. Bundan sonrası işin daha kolay tarafıdır ama uzunca bir yolumuz var diye düşünüyorum."