Zonguldak'ın Ereğli İlçesine Bağlı Çaylıoğlu köyünde işlenen cinayette babası öldürülen Mesut Özdemir, ilk alınan ifadelerin mahkemede değiştirildiğini, bunun da nedeninin sanığın ağır tahrik indiriminden yararlanmasının sağlamak olduğunu iddia etti.

Ereğli'ye bağlı Çaylıoğlu köyünde 2 Eylül 2014 tarihinde işlenen cinayette, gece saatlerinde pişirici olarak çalıştığı fırına gelen Mehmet Özdemir(42) yolda Hidayet Erçin(30) ile karşılaşmış, Mehmet Özdemir'i marangoz atölyesine iten Hidayet Erçin, belindeki 9 milimetre çapındaki silahı çıkararak Mehmet Özdemir'e kurşun yağdırmaya başlamıştı. Silah sesini duyan Hidayet Erçin'in ağabeyi Adem Erçin(37) koşarak kardeşinin yanına gitmiş araya girerek olayı ayırmak isteyen Adem Erçin de kardeşinin silahından çıkan mermi ile ayağından vurmuştu. Bu sırada ekmek fırının önüne doğru kaçmaya çalışan Mehmet Özdemir, arkasından gelen Hidayet Erçin silahından çıkan mermilerden dördünün vücuduna isabet etmesi üzerine olay yerinde hayatını kaybetmişti.

Zanlının yakalanmasının ardından alına ilk ifadesinde ölen Mehmet Özdemir'in annesi Hanife Erçin ile yasak aşk yaşadığını, telefonla görüştüklerini ve cinayeti namus davası nedeniyle işlediğini iddia etmişti. Anne Hanife Erçin ise Mehmet Özdemir ile aralarında hiç bir ilişki olmadığı konusunda ifade vermişti. Mahkeme öncesinde ise savcılık tarafından incelenen HTS kayıtlarında Mehmet Özdemir ile Hanife Erçin arasında telefon görüşmesi yapılmadığı tespit edilmişti. İlk mahkemeye katılan Hidayet Erçin ve ağabey Adem Erçin için müebbet hapis talep edildi.

İlk mahkemesi 2 Nisan 2015 tarihinde görülen mahkemeye katılan öldürülen Mehmet Özdemir'in oğlu Mesut Özdemir(18) savcılıkta verilen ilk ifadelerin değiştirildiğini, bunun nedeninin de sanık Hidayet Erçin'in ağır tahrik indiriminden yararlanabilmesi için yapıldığını iddia etti.

Mesut Özdemir şunları söyledi: "Olay bundan 7 ay önce vuku buldu. İlk ifadeler ertesi gün alınmış. 7 ay süren iddianame hazırlık sürecinden sonra 2-3 gün önce 2 Nisan tarihinde ilk duruşmamız gerçekleşti. İlk ifadelerde, özellikle en önemli ifadeyi sanığın annesi Hanife Erçin verdi. Hanife Erçin olayların hiç bir şekilde gerçek olmadığını ara sıra babamla aralarında görüşmeler olduğunu, lakin akraba oldukları için bu görüşmelerin gayet olağan görüşmeler olduğunu kendisinin de, babamın da herhangi bir sıkıntılı ya da sorunlu olaylarının olmadığını aralarında yaşanan olayların akraba ilişkisi olduğunu beyan etmiş. Oğlu ise bunun tam tersi şekilde ifadelerde bulundu. Aynı şekilde mağdur sanık Adem Erçin de bu tür ifadelerde bulundu. Ancak avukatımızdan aldığımız bilgiye göre tanık Hanife Erçin ifadelerinin tam tersini söyledi. İlk ifade dikkat edilirse olaydan bir gün sonra alındı. 16 Mart tarihinde savcı yeniden ifade almak için tanıkları adliyeye çağırdı. İkinci verdiği ifadede bu ifadeleri tamamen değişmiş. Bunun da oğlunun 'Ağır tahrik indirimi'nden yararlanabilmesi için ifade değişikliğine gittiğini düşünüyoruz."

'TELEFONLA GÖRÜŞMELERİNE RASTLANAMADI'

Sanığın iddia ettiği gibi babasının sanığın annesi ile telefon görüşmelerine rastlanmadığını ifade eeden Mesut Özdemir, "Telefon görüşmesi hiç bir şekilde olmamıştır. Zaten savcılık mütalaasında da belirtildiği üzere yapılan HTS incelemelerinde herhangi bir görüşmeye rastlanmadı. Biz karşı tarafla uzaktan akraba olsak da içli dışlıydık. Sanığın babası ile benim babam kuzenler. Onların marangoz dükkanlarının yanında benim babamın çalıştığı ekmek fırını var. Babam zaten marangoz işlerinden anlayan insandı. O kadar içli dışlıydık ki babam onların marangoz dükkanına girer işini yapar çıkardı. Oğulları ile de hiç bir husumeti yoktu. Şimdiye kadar hiç bir olay duymadık. Aynı şekilde olay olduktan sonra çevredeki herkese sorduk. Sezdikleri, duydukları bir olay var mı diye. Hiç kimseden bir husumet olduğunu düşünmedik. Biz bu olayı ilk duyduğumuzda bize kaza olduğunu söylediler. Biz olayın namus cinayeti olduğunu ertesi gün öğrendik. Çok şaşırdık. Biz zaten inanamadık. Bunların da zaten tamamen düzmece olduğuna inanıyoruz" dedi.

Mesut Özdemir, adaletin tecelli edeceğine inandığını ancak kendisinin bu davanın peşini asla bırakmayacağını sözlerine ekledi. Mahkeme 21 Mayıs 2015 tarihine ertelendi.