Anayasa Mahkemesi (AYM), yüzde 10 seçim barajı ile ilgili olarak Büyük Birlik Partisi (BBP), Demokratik Sol Parti (DSP) ve Saadet Partisi’nin yapmış olduğu başvuruya vermiş olduğu ‘konu bakımından yetkisizlik’ karının gerekçesini açıkladı. AYM, Bireysel başvuru yolunun kamusal bir düzenlemenin soyut biçimde anayasaya aykırılığının ileri sürülmesini sağlayan bir yol olarak kabul edilemez olduğunu belirtti. Mahkemenin oyçokluğu ile aldığı karara bir üye farklı nedenle katılırken, iki üye ise alınan karar katılmadıklarını bildirdi.

BBP, Saadet Partisi ve DSP seçim barajının yüzde 10 gibi yüksek bir oranda olmasının ölçüsüz olduğunu, bu durumun temsilde adalet ve eşitlik ilkesine aykırı olduğunu siyasi partiler adına fırsat eşitsizliğine sebep olduğunu, 2015’de yapılacak olan seçimlerde de mağdur olacaklarını belirterek hükmün genel kurula sevki ile iptal edilmesi talebinde bulunmuşlardı.

Bireysel başvuru yolunun kamusal bir düzenlemenin soyut biçimde anayasaya aykırılığının ileri sürülmesini sağlayan bir yol olarak kabul edilemez olduğunu belirten AYM, bir yasama işleminin temel hak ve özgürlüğün ihlaline neden olması durumunda doğrudan yasma işlemi aleyhine değil ancak yasama işleminin uygulanması mahiyetindeki işlem, eylem ve ihmallere karşı bireysel başvuru yapılabileceğini kaydetti. AYM, bir yasama işlemi aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapıldığından başvuruların diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin ‘konu bakımından yetkisizlik’ nedeniyle kabul edilemez buldu.

Oy çokluğu ile alınan kararda başkanvekili Alpaslan Altan karara farklı bir gerekçe ile katılmış. Üyeler Osman Alifeyyaz Paksüt ve Erdal Tercan oyçokluğu ile alınan görüşe katılmadıklarını bildirdi.

Altan sunduğu farklı gerekçesinde başvurunun potansiyel mağdur sıfatıyla başvurulduğunu bu nedenle başvurunun ‘kişi bakımından yetkisizlik’ nedeni ile kabul edilemez bulunması gerektiğini kaydetti. Paksüt ise başvuru konusu kuralın kaynağı itibarı ile demokrasi ve hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğunu ve başvurunun bireysel başvuru yasağı kapsamında bir yasama işlemi olduğunu ifade etti. Başvurunun konu bakımından kabul edilemez bulunmadığını vurgulan Tercan ise, başvurunun diğer kabul edilebilirlik kriterleri acısından da incelenmesi gerektiğini ve çoğunluğun görüşüne katılmadığını kaydetti.