Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin, Kamu İhale Kurulu kararlarının yargıyla olan ilişkisini ele almak gerektiğini belirterek, önemli projelerin tamamının yargıya götürülmekte olduğunu bunun sonucunda ise projelerin aksamakta olduğunu söyledi. Bilgin, "Katılımcılığın, şeffaflığın ve güvenin sağlanması bakımından ihale mevzuatında çok ciddi değişiklikler yapılmasının gerekli olduğunu düşünüyorum." dedi.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin ve Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raıser, Kamu İhale Kurumu (KİK) tarafından Meyra Palace Otel'de düzenlenen '3'üncü Uluslararası Kamu Alımları Sempozyumu'na katıldı.

Bakan Bilgin, burada yaptığı konuşmada Kamu İhale Kurulu kararlarının yargıyla olan ilişkisini mutlaka ele almak gerektiğini belirterek, önemli projelerin tamamının yargıya götürülmekte olduğunu bunun ise projelerin önemli ölçüde aksatmakta olduğunu dile getirdi. Bilgin, "Kurum olarak önemli bazı geri dönülmesi zor durumlarla karşı karşıya kalıyoruz. Katılımcılığın, şeffaflığın ve güvenin sağlanması bakımından ihale mevzuatında çok ciddi değişiklikler yapılmasının gerekli olduğunu düşünüyorum.’’ dedi.

Kalem bazlı aşırı düşük ve yüksek fiyatlandırmalar sonucu, ihalelerin sağlıklı yürümemesinin en önemli problemli alanlardan biri olduğuna dikkat çeken Bilgin, şöyle devam etti: "Aşırı düşük tekliflerin ihale süreci üzerindeki olumsuz etkilerini mutlaka kaldırmak zorundayız. Savunmaların yetersiz görülmesi halinde ilgili firmaca aksi takdirde diğer firmalarca şikayet ve itirazlar süreci uzatmakta, hizmetin kalitesini düşürmekte, yapım süresini uzatmaktadır. Yaklaşık maliyet hesaplanması ve gizlilik temel bir sorun olarak karşımızda duruyor. Bu durum çoğu defa ihalelerimizin güvenirliliğini, haksız veya haklı şüpheleri beraberinde getirmektedir. İhtiyaçların zamanında karşılanmasının, ihale mevzuatının temel önceliklerinden biri. Zamanında karşılanmayan her ihtiyaç kaynakların verimsiz kullanılmasını sonucunda beraberinde getiriyor. Bu yüzden uygulamadaki şekli esasın önüne geçilip küçük ve önemsiz şekli eksikliklerden kaynaklı ihale iptallerinin önlenmesinin tedbirlerini almamızda fayda olduğunu düşünüyorum.’’

TÜRKİYE KAMU ALIMLARINI İNOVASYONA TEŞVİK ETMEDE KULLANABİLİR

Türkiye Direktörü Martin Raıser ise, Türkiye kamu alımlarını inovasyonu teşvik etme ve KOBİ’lerin inovasyon faaliyetlerine ön ayak olmak maksadıyla kullanılabileceğine dikkat çekti. Martin Raıser, şunları kaydetti: "Devlet kamu işletmeleri su enerji ulaşım ve posta hizmetleri kuruluşları ile alakalıydı ki Avrupa Birliği (AB) direktiflerine göre aslında bunlar için daha ziyade ayrı bir mevzuatın kullanılması gerekiyor ve bu ayrı mevzuat henüz Türkiye’de yasalaşmış değil. Dolayısıyla da kamu ihale mevzuatından istisnalar talep edilmeye başlandı ki alımı gerçekleştirilen tüm mal hizmet ve yapım işleri arasında milyarlarca dolara denk düşen istisnai işlemler gerçekleştirildi. Dolayısıyla da sistemin verimliliğini daha da arttırmak ve normalde ayrı bir mevzuatla ele alınan bu süreçlerle ilgili Türkiye’de ne yapılabilir ve aradaki boşluklar nasıl giderilebilir buna bakmak içinde bugünkü sempozyumunda önemli bir rol taşıyacağını düşünüyoruz. Tabi kamu alımları inovasyonu teşvik etmek yeni teknolojilerin kabulünü sağlamak ve özellikle de KOBİ’lerin inovasyon faaliyetlerine ön ayak olmak maksadıyla da kullanılabilir. Tüm dünyada bunun örneklerini görüyoruz ve Türkiye’de de uluslararası alandaki bu gelişmelere paralel kamu alımlarında benzer gelişmeler yaşanıyor.’’

İNOVASYON DAHA FAZLA REKABETLE MÜMKÜN

İnovasyonun daha fazla rekabetle mümkün olacağını belirten Raıser, Türkiye’nin rekabetçi olmayan bir ortam oluşturmaktan kaçınması gerektiğini söyledi. Raıser, şu ifadeleri kullandı: "Yurtiçinde teknolojik gelişmenin desteklenmesi ve ulusal KOBİ’lerin daha iyi desteklenebilmesi için Türkiye’nin şunu yapması gerekiyor. Rekabetçi olmayan bir ortam oluşturmaktan kaçınmak rekabet önünde yeni engeller yaratıyor olmaktan kaçınmak lazım çünkü inovasyon daha fazla rekabetle mümkün olacaktır. Böylece Türkiye kendi teknolojilerini geliştirirken uluslararası küresel başarılı teknolojilerin kullanımını da engel getirmemeli ki böylece küresel şampiyonlar liginde Türkiye önemli bir yeri taşımaya devam etsin ve en iyi hayata geçirebilsin. Bu süreçlerde kamu alım çerçevesi çok önem taşıyor. AB’nin kamu alımları ile ilgili direktifleri önemli değişiklerden geçti ve geçen yıl bu değişiklikler onaylandı. Aslında AB mevzuatındaki bu değişiklik diğer AB ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de önemli fırsatlar yaratmakta çünkü en iyi uluslararası uygulamalar kullanılarak küresel ekonomideki eğilimlere uyumlu değişimler kamu alım çerçevesine getirilebilir. Türkiye’de halihazırda kamu alımları reformu anlamında var olan boşlukların giderilmesine yardımcı olabilir. Eğer, kalan reformlar AB direktiflerine uyumlu olarak Türkiye’de gerçekleştirilir ve kalan az sayıdaki boşluk giderilebilirse o zaman bu Türkiye’ye önemli faydalar sağlar."