Yapılan yazılı açıklamada, "Milletin iradesinin tecelli ettiği TBMM iradesinin üzerinde hiçbir kişi, kurum ve organ olamaz" ifadesine yer verildi. AK Parti'nin kapatılmasıyla ilgili Anayasa Mahkemesi'ne yapılan başvuru hakkında Kayseri Barosu Başkanlığı tarafından, basın kuruluşlarına yazılı açıklama gönderildi. Ortak basın açıklamasında, Kayseri, Sivas, Malatya, Kahramanmaraş, Nevşehir, Rize, Karabük Baroları da imza koydu. '85 yıllık Cumhuriyet tarihinde ülkemiz; demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olma yolunda oldukça önemli mesafeler almıştır' şeklinde başlayan açıklamada; halkın, cumhuriyeti ve demokrasiyi özümsediğine dikkat çekildi. Cumhuriyetin en temel ilkesi hâkimiyetin millet iradesinde olması şeklinde devam edilen ortak basın açıklamasında, şu ifadelere yer verildi: "Çağdaş hukuk devletlerinde milli irade üzerinde hiçbir vesayet veya ipotek kabul edilemez. Bu ilke tüm kurum ve kuruluşların özenle koruması gereken en temel değerdir. Milletin iradesinin tecelli ettiği Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin iradesinin üzerinde kendisini vesayet makamı olarak gören hiçbir kişi, kurum ve organ olamaz. Türkiye Cumhuriyeti; bürokratik oligarşinin, egemenliğine dayalı, keyfi uygulamaların yapıldığı basit ve geri kalmış bir devlet değil, çağdaş bir hukuk devletidir. Ne var ki, ülkemizde yaşanan son gelişmeler Cumhuriyetin bu temel ilkeleri ile izah edilemez bir sürecin yaşandığını göstermektedir. Açıkça söylememiz gerekir ki bu süreç kaygı verici boyutlara ulaşmıştır." Ortak yapılan yazılı açıklamada, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının, bir siyasi partinin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesine yaptığı başvuru yaşanan bu kaygı verici gelişmelerin son halkası olarak değerlendirildi. Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurları olduğuna dikkat çekilerek, "Bir siyasi partiyi bir takım değerlendirme ve yorumlar ile kapatma tehdidi altında bulundurmak demokrasinin gelişip serpilmesine, güçlenmesine engel olmak anlamına gelir." Kapatılma girişiminin doğru olmadığına dikkat çekilen açıklamada, "Öncelikle vurgulamak isteriz ki; çağdaş ülkelerin hiç birinde parti kapatmaya yönelik bir mevzuat yoktur. Bizde de bir an önce bu yönde yasal düzenlemelerin yapılması gereği bir kez daha ortaya çıkmıştır. Milletin Meclise taşıdığı ve hatta iktidara getirdiği bir siyasi partinin bir kişi veya kurumun eli ile Meclis dışına çıkarılması makul olmadığı gibi doğru da değildir. Diğer taraftan, eğer bir parti içinde Anayasal ilkelere zıt eylem ve söylemler sergileyenler var ise suç ve cezanın şahsiliği ilkesi gereğince sadece bu şahıslar hakkında soruşturma yapılması ve kusurları bulunanların şahsen cezalandırılması hukukun en temel ilkesinin gereğidir. Bir partinin başkanı veya sair üyelerinin işledikleri suçlardan dolayı partinin tamamen kapatılması, hem milletin iradesinin tecellisinin engellenmesi ve hem de bu partinin suç işlememiş diğer üyelerinin cezalandırılması anlamına gelecektir ki bu durum kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesine ters düşmektedir" denildi. 'BAŞSAVCININ İDDİANAMESİ HABERLERDEN OLUŞMUŞTUR' Baroların yaptığı ortak açıklamada, başsavcının hazırladığı iddianameye karşılık şöyle denildi: "Bir hukukçu olarak değil sade bir vatandaş gözüyle dahi kapatma davası ile ilgili iddianame incelendiğinde açıkça anlaşılmaktadır ki Başsavcı iddianamesinin büyük bir bölümünü gazete ve televizyon haberlerinden oluşturmuştur. Bahsi geçen iddiaların çoğu resmi makamlarca daha önce incelenmiş ve gerçek dışı olduğu açıklanmıştır. Bir kısmın iddiaların ise bazı kişilerin sübjektif ve yanlı değerlendirmelerinden alıntılandığı anlaşılmaktadır. Bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde iddianamenin zorlama yorum ve kişisel değerlendirmelerle hazırlanmış olduğu izlenimi vermekte ve bu durum Başsavcının konumunu ve tarafsızlığını zedelemektedir. Başsavcılık, Başbakan, kimi bakanlar ve hatta en ücra bir memleket köşesindeki bir partilinin kimi uzun yıllar önce gerçekleşmiş olan eylem ve söylemlerinin hiç birini atlamayarak özel bir titizlikle kayıt altına almış ve bunları iddianamesine taşıyarak bu davayı açmıştır." BAROLARDAN İŞ DÜNYASINA DA TEPKİ GELDİ 7 ilin baro başkanlarının ortaklaşa yaptığı yazılı açıklamada, iş dünyasına da tepki var. Açılan dava ile ilgili iş dünyasının sessiz kaldığına dikkat çekilen açıklamada, şöyle denildi: "İlgili ilgisiz hemen her konuda fikir beyan eden bir kısım ekonomi patronlarının yaşanan bu gelişmeler karşısında sessizliğini koruması, bir kısım siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının ise yaşananları destekler nitelikteki açıklamaları ise yaşananlar kadar kaygı ve ibret vericidir. Doğru veya yanlış ortada açılmış bir dava bulunmaktadır. Bu saatten sonra herkese büyük sorumluluk düşmektedir. Aklı selimin galip gelmesini ve kaos peşinde koşanlara fırsat verilmemesini ve toplumu gerecek, sosyal barışımızı zedeleyecek eylem ve söylemlerden herkesin özenle kaçınması gerektiğini özellikle vurgulamak istiyoruz."